bizzat okuyup anlamayı zor da olsa başardığım ütopik bir kitap. incil'de geçen bir ejderhadır. Bireyler anarşik ortamdan kurtulmak için sınırsız özgürlüklerinden birer parçasını Leviathana devreder. Leviathan da toplanan bu güç (kral) toplum bireylerini birer evladı gibi kucaklayıp, idare etmeyi zorunlu kılar.
thomas hobbes'un sunduğu argümanlarla siyaset felsefesini çağının çok ötesinde bir rasyonellikle ele aldığı önemli bir eseridir. bazı kitapların yazıldığı tarihler insana mantığın ve düşüncenin tarihten ve modernizmden bağımsız tamamen insanın kendi gelişimi ve düşünce sistemiyle alakalı olduğunu farkettiriyor. ilk defa 1651 yılında yayınlanmış olan leviathan da kesinlikle bu tür kitaplardan biri.
aslında iyi okunup sindirilirse kitapta hiç de öyle derin olaylara girilmediği görülebilir. bunun için orijinal kitabın okunması orijinal bir fikre sahip olabilmek için zaruridir.
bir de öyle bir kitap ki bu her nedense insanoğlunun anlaşılamayana duyduğu sempati ve yüceltme duygusunun en gerçekçi örneklerinden biri olmuştur. oysa ki thomas hobbes'un diğer yapıtları ve iç dünyası incelenirse cahit sıtkı tarancı ile bile ortak noktaları bulunabilir. daha doğrusu jean jacques rousseau asıllı bir mizansen ortaya konulmuştur.
bununla birlikte görüyorzu ki daha kimsenin leviathan'ın ne olduğu konusunda bir fikri yok. evet kara ejder ya da deniz gogosu olabilir leviathan. ama thomas hobbes için leviathan bir liderdir. insanların karamsarlıktan ibaret canlılar olduğunu düşünen hobbes kendi iç dünyasının sıkıntılarını işte bu dev ile güvencede tutabileceği fikrini savunmuştur.
pek çok eski yapıtta olduğu gibi bunda da bir sürü geleceğe ait alamet benzerlik çıkarılmaya çalışılmıştır. bence alakası bile yoktur. tabii ki bu benim kendi fikrim. ama düşünülürse eğer tarih ile eşdeş olan düşünceler gösteriyor ki insanoğlu hep savaşmış ve öldürmüştür. devletler ve ırklar henüz karakalem ile çizilmemişken tekil savunmasını yapmak zorunda olanlar doğa savaşı içinde her an ölümle burun buruna korku içindeydiler. en nihayetinde bir devi başlarına getirip ona asıldılar. yok emperyalizm falan, bildiğin göt korkusu. doğal insan içgüdüsü.
" Devletin toplumun güvenliğini sağlama ve muhafaza etme niyetine rağmen, onun sahip olduğu gücü kötüye kullanmaya eğilimli bir kurum olduğuna tarihin hemen her sayfasında şahit olunabilir. "
sanıldığı gibi gücünü, saldığı ölüm korkusundan değil kendini halka benimsetmesinden almaktadır. sürekliliğini sağlamayı salt güçle başaramayacağı belirtilmiştir hobbes tarafından. yurttaşlarına düşmanca davranmaz. ayrıca kitabın kapak resmi gerçekten içeriği çok iyi göstermektedir. vucudü tebasından oluşur, elinde savaşın ve adaletin kılıcını tutar. ölümlü tanrı'dır.
bilkent üniversitesinde siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler gibi bölümlerde verilen sophomore academic english ve philosophy derslerinde bolca okutulmaktadır. öğrenciden kitabı iyi anlayıp essay yazmaıs beklenir tavsiyem kendi yazmayıp ii bilen birine yazdırmaktır yakalanmamak esas meseledir tabii
Thomas Hobbes'un politik bilime kazandırdığu bu muhteşem eser,kelime anlamı olarak çeşitli spekülasyonlara konu olmuş olsa da süleyman seyfi öğün tarafından hocası ali yaşar sarıbay ile birlikte yazdığı politikbilim kitabında ; incilde adı geçen kudret simgesi bir ejderha olarak açıklanmıştır.