Her şeyin hayatının ind-i ilâhîde yazılması. ilm-i ilâhînin bir ünvanı.
Herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhası, Allah'ın ilminin bir adı.
Allah yanında her şeyin yazılı bulunduğu manevî levha.
Kader levhası.
Ufacık ışıklı bir levhadır. Öyle kocaman bir yapısı yok. Bir küçük duvar aynası kadar yer kaplıyor ancak.
Sistemin anakartıdır. Benim gördüğüm versiyonunda Arabi harfler ve rakamlar yer almaktaydı ama tabi bu Quantum bir sistem o yüzden asıl yapısı bundan çok daha farklı bir şeydir eminim. Benim gördüğüm kıyamet sürecinin başlaması için yeter olacak şekilde bilgi ihtiva eden versiyonuydu sanırım.
Tabi bu bundan 13 yıl kadar önceydi şimdi nasıl bir şablon çiziyordur bilmiyorum.
burak özdemir tarafından yazılmış muhteşem bir kitaptır,
islamiyet'in bugünkü haline bakıp ve mevcut yorumlardaki eksiklik ve yanlışları fark etmiş,sormuş sorgulamış bünyeleri,kuran'ı kerim'e hayran bırakacaktır.
alemin yaratılmasından bu yana olmuş ve bundan sonra olacak herşeyin üzerinde yazılı olduğu, alın yazısı diye tabir ettiğimiz tüm olayların üzerinde yazılı olduğu, göğün bir katında gizli olan "korunmuş levha"'dır. Zamanın göreceliğinide bir manada anlatan, zamanın göreceli olduğunu insanlar ancak 20.yy'da anlayabilmişken bu kuran'da 14 yüzyıl evvel iletilmiştir. ne dün ne bugün ne yarın vardır, sadece an vardır.
Levh-i mahfuz,
olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir ilahî muhafaza levhası; ilahi ilmin aynası, kaderin defteri, kainatın programıdır.
Levh-i mahfuzun insandaki küçük örneği, "hafıza"dır. Hafıza, başımızdan geçen olayları, gördüğümüz yerleri, tanıdığımız insanları, duyduğumuz sesleri, tattığımız tatları, hayatımız boyunca edindiğimiz bütün intibaları, öğrendiğimiz bütün bilgileri içine alır, ama yine de dolmaz.
Hafıza, zekanın hazinesi, tefekkürün sermayesi, benliğimizin tarihidir. Ruhumuza takılan en değerli cihazlardan biridir. Hafızasız bir zeka işimize yaramaz. Çünkü biz, eskiden öğrendiklerimize dayanarak düşünürüz. Hafızanın bir de ebedi hayatımıza bakan yönü vardır. Hafıza, bir senet, bir vesika, bir belgedir. Ahiretteki muhasebe vaktinde, dünyada işlediğimiz sevapları ve günahları göstererek bize şahitlik eder.
Nasıl insanın başından geçen bütün olaylar hafızasında yazılıyorsa, kainattaki bütün olmuş, olan ve olacak olaylar da o büyük hafızada yazılıdır. Her iki "levha"da da Rabbimizin "Hafiz" (koruyan, muhafaza eden) ismi tecelli eder. Her şeyin levh-i mahfuzda yazılmış olduğu gerçeğini bazı kimseler akıllarına sığıştıramazlar. "Yazılma" denilince "harf harf kaleme alınmayı" anlamak eksik olur. Genlerin dizilişi yazı yazmadan çok farklı. Hafızanın bir şeyi kaydetmesi de daktiloyla yazmaya benzemiyor. Bir teyp bandında yahut video kasetinde de sözler ve olaylar kalemle kaydedilmiyorlar. işte her şeyin ve her hadisenin, levh-i mahfuzun defterleri olan imam-ı mübin ve kitab-ı mübınde yazılması bunların çok ötesinde bir keyfiyetledir. Bu kaydın da harflerle, kelimelerle alakası yoktur.
levh levha kelimesi manasındadır
mahfuz da hıfz - muhafaza - muhafız kelimeleriyle aynı köktentir.
"korunmuş levha" manasına gelir.
islam da olmuş ve olacak her şeyin yazılmış olduğu manevi levhayı dile getirir. Olmuş ve olacak şeyler Allah'ın bilgisine bağlı olduğundan Levh-i Mahfuz doğrudan Allah'ın ilim sıfatı ile ilgilidir. Korunmuş (mahfuz) olarak nitelenmesinin nedeni, burada yazılı olan şeylerin herhangi bir müdahale ile değiştirilmekten, bozulmaktan uzak olmasıdır. Kur'an'da Ümmü'l-Kitap (Kitapların Anası, Ana Kitap), Kitabun Hafiz (Koruyan Kitap), Kitabun Mübin (Apaçık Kitap), Kitabın Meknun (Saklanmış Kitap), imamun Mubin (Apaçık inen Kitap) ve sadece kitap olarak da anılır. insanların başlarına gelecek şeyleri de ihtiva ettiği için Kitabul-Kader (Kader Kitabı) da denir.