Bu tartışmada fatih altaylıya doğrudan yandaş gözüyle bakıldı genel kanaat de rezil olduğu yönündeydi. Ben de levent kırca tarafındaydim o yıllarda.
Akpnin kemalist vesayetin üzerine gittiği yıllardı.
Aradan geçen yıllarda akp, mhp eliyle kemalistleşirildi.
Fatih altaylı akpnin em ceberrut zamanlarında yapmadığı eleştirileri üstelik artık akpnin bir sorunu olmadığı anlaşılan atatürk ü sürekli kullanarak şu an yapıp en baba muhalif rolünü oynuyor.
Kendisi gibi bir diğeri de ertuğrul özkök.
Akp nin akp olduğu zamanlarda neredeydiniz arkadaşlar?
Yerel seçimde bi umut doğunca muhaliflikleriniz aklınıza gelmiş gibi oluyor böyle.
Levent kırca bundan 2.5 sene sonra vefat etti. Fatih altaylı ise hâlâ bildiğini okumaya devam ediyor.
Ülkemiz hatta dünya maalesef böyle. yalakalar hiçbir vasıfları olmadığı halde rahat bir hayat sürerken duruşu olan idealist kişiler eziyet çekip deli yerine konmaktadırlar.
eğlenceli bir ilkokul münazarasıdır. canım sıkıldığında açıp izlerim.
ancak işin ilginç tarafı, fatih altaylı "yalakayım ya ben", "evet salağım" gibi sözlerle ironi yaparken levent kırca'nın ironiyi anlamayıp "bak kendi ağzınla söylüyorsun ehohoehoho" diyerek laf sokmaya çalışmasıdır.
millet ya fatih altaylı'nın ya da levent kırca'nın tarafında. ben utandım bunu izlerken. koskoca iki adamın çocukça, seviyesiz ve kalitesiz tartışmasına tanık oldum. yazık size.
Satılmış-kiralık beyinlerin ,kalemlerin düştüğü ve düşecekleri durumu gösteren iyi bir örnek.Yalakalığın sonu yok .Silivriyi ziyaret etsen ne olur etmesen ne olur?Onlarda çok dert etmişlerdir.Sonuçta onlar gazetecilikten içerde değil hepsi bombacı terörist.
az liberalizm bol kemalizm, kibrit kutusu kadar anarşizm
ve dostlar alışverişte görsün diye sosyalizm kombosu yapan
makbul küfürbaz levent kırcayı adam yerine koyup programa çağırırsan
sonuçlarına da katlanacaksın fatih efendi.
fatih altaylının yerinde olsaydım. yayını kaptırdım. sonra istifamı verirdim. ardından biletimi alıp amerikaya kaçardım. ölürsemde gelmezdim türkiyeye. çok pis harcadı adamı.
Bir taraf tutmuyorum ama Ah be Fatih Altaylı sen Levent Kırca'yı sıkıştıracağını mı sandın oğlum? Senin gibi bir ne olduğu belirsiz ve yeterli araştırmayı yapmamış olan kişinin programa Levent Kırca'yı çağırması ne kadar doğru? Levent Kırca nın en azından neyi savunduğu ne tarafta durduğu bellidir ya sen kimsin nesin ? yerler seni kendi programında.
çocuk muhabbetinden pek bir farkı olmayan bağırışmalar
bütünü. ortada ne kavga ne tartışma nede hoş bir muhabbet
vardı. karşılıklı olarak soruya soruyla cevap veriyolar
anlamsızca, sözlük yazarlarıda bunu ayar verdi şeklinde algılıyor.
izlerken resmen sesini kıstım. faith altaylı zaten normal zamanlarda bile aykırı bir soru
gelse ses tonunu yükselten bir yapıya sahip. levent kırca
tiyayrodaki yeteneğini masaya iyi yansıttı ancak kendisininde
karşıt görüşlere saygısının ne kadar az olduğunu bizlere
gösterdi. tek doğrunun kendi düşünceleri olduğunu düşünen biri.
bide o laf sokma yarışı beni bile güldürdü. sokak çocukları
gibi davranışlar falan yaşlarına başlarına bakmadan.
çok güzel fikir alışverişi yapılabilecek bir programken bir
anda yumurcak tv ye döndü.
daha kendiniz oturup konuşamıyorsunuz ki milletin huzur
bulmasını nasıl bekliyonuz.
son olarak partinin ideolojisi nasıl değişir. geçmişte
yaptıkları, öğrettikleri, savundukları şeyler, nasıl
farklılaşır. bu kadar kolaymı. o eski fikirleri, yaklaşımı
benimseyen insanlar koyun gibi (bu lafı hiç sevmem ama burda
gerekli gözüktü sanki) hemen yeni fikirlerin peşinden mi
gitmeye başladı. bu çıkarcılık değilde, menfaatçilik değilde nedir?
Bu ülkede düşüncemize, idealimize, siyasi yapımıza uygun olmayan birinin her yaptığını kötülemek insanımızın hobisidir, alışkanlığıdır.
Her ne kadar tasvip etmesem de Recep Tayyip Erdoğan Davos'ta Şimon Perez'e ağzına geleni söylediğinde bir Yunan gazetesi şu yorumu yapmıştı: "Her ne kadar siyasi literatüre ters de düşse bütün dünyanın bildiği ve söylemek istediği şeyleri söyledi." ister o zamanlar yaklaşmakta olan seçimlere yönelik bir siyasi şov olsun ister de şarlatanlık olarak nitelensin ister de kendini kaybetti olarak bilinsin fark etmez, başbakan orada sadece Türk halkının değil milyonlarca insanın da yüreğine bir "oooooh" çektirmiştir. Elbette ki sonrasında devamı gelmemiş hatta Mavi Marmara olayı yaşamış olsak da israil'e o gün tüm yüklenmesinde haklıydı ve bunu bir Türk başbakanı yaptığı için de gurur duymuştum...
Şimdi de durum aynı... Yiğidi öldür hakkını yeme deyişimiz var değil mi?
Levent Kırca söylediklerinin hemen hepsinde haklı değil miydi? Bu ülkede sağlıklı, rasyonel, tarafsız düşünen bir sürü insanın yüreğine su serpmedi mi? Fatih Altaylı ezildiği için, içten içe kendi durumunu aynaya bakar gibi karşısında cesurca, hiç birşeyden çekinmeden söyleyen bu insana karşı ne diyeceğini şaşırmadı mı, bocalamadı mı? Hepsine kocaman bir EVET...
Bu ülkede olan biten bu kadar aşikar iken illa Ajda Pekkan gibi sahnelerden bakanların gözünün içine bakıp "Kurban olurum size" mi demek gerek...
Daha ne için hücrelerde tutulduğu bile bilinmeyen insanlara, gazetecilere "terörist" demek ancak basiretsiz, cahil, korkak ve körlerin işidir. Bu ülkede biraz önce içimizi coşturduğunu söylediğim aynı başbakan "Ya taraf olursunuz ya da bertaraf" olursunuz derken ne hissettiniz. iliklerimize yayılan "ileri demokrasi" yi mi? Levent Kırca'nın söylediklerinde dikkat çekmesi gereken bir konu atlanıyor... Bu ülkede siyasi otorite artık eleştiriye o kadar tahammülsüz ki bir televizyon programının kaldırılması için ilgili kanalı tehdit edebiliyor. Sadece bu örnek bile ayağa kalkmamızı gerektiren ne kadar rezil bir durumda olduğumuzu göstermiyor mu?
Atatürk'çüyüm diyen Fatih Altaylı aynı program içinde bazı kesimleri "ulusalcı" olarak değerlendiriyor ve düpedüz küçümseyerek yapıyor bunu. Beş para etmez bir kavrammış gibi. Levent Kırca'nın o an Fatih Altaylı'ya Atatürk'ün ilkelerini hatırlatmasını beklerdim açıkçası. Bu ülkede askerlerin hapislere düşmesi önemli değil... Elbette önemli ama hükümeti eleştiren, muhalefet yapan gazetecilerin ve hatta öğrencilerin bile hapise girebilmesinden dolayı önemli değil. Bu ülkenin, bu cumhuriyetin kurucusunun milli bayramlarda bile anısına binaen anıtlarına çelenk koymak bile polis müdehalesiyle karşılanırken işte bugün de görüyoruz ki gerçek teröristlerin cenazeleri ülkeye terör örgütünün bayraklarıyla gidiyor, o bayraklarla götürülüyor ve kimsenin gıkı çıkmıyor. Hala bu ülkede cumhuriyet değerlerinin yıpranmadığını söyleyenler varsa ya yalancı, ya kör ya da en azılısından taraf'tır!
Ama Levent Kırca bazı konularda da puan toplamak için bizzat Fatih Altaylı'nın üzerine oynuyor. Fatih Altaylı'nın Silivri'ye gitmediğini de gitmeyeceğini de biliyor. Çünkü Fatih Altaylı'Nın genel yayın yönetmenliği yaptığı dönemde sadece yazıları için işten çıkarılan Ece Temelkuran, Bekir Coşkun için bile sesini çıkarmadığını biliyor. Fatih Altaylı o kalibrede değil çünkü. Silivri'ye gitmek onun için aynaya bakmak gibi. Oraya gitse sadece iktidarın ters düştüğü isimlere destek vermiş olmakla kalmayacak geçmişinde yaşadıklarının bir aynasına da bakacak, kendisiyle yüzleşecek. Belki bir gün o kadar yürekli olabilir ama henüz değil. Haksız insan karşısındaki bastırmak için sesini yükseltir, bağırır. ikisi arasındaki tartışmada da konu bu noktaya gelince Fatih Altaylı ne diyeceğini şaşırdı, bocaladı... Sonunda birisi "kral çıplak" demişti. Bu yüzden de sesini yükseltti.
Nihayetinde bu başlık altında Levent Kırca'ya takdirlerini sunan bir çok yazara gönlüm ferah ferah artıyı taktım... Levent Kırca'yı seviyesizlikle v.b. şeylerle suçlayanları da tek bir tanesi hariç kişisel görüşleridir diyerek değerlendirdim. O tek bir tane bence kantarın topuzunu fazla kaçırmıştı, taktım eksiyi...