--spoiler--
boğulmaktan korkmayanlar ise gerçek sonsuzluğa yol alırmış, gerçek yaşamın en derinlerine...
--spoiler--
lethe nehri'ni okumama vesile olan iyi bir insan. kendisine okumaktan keyif aldığım ve okuyunca keyif alacağı son derece yararlı bir siteyi ikram ediyorum;
Yunan mitolojisinde lethe, hades'in cehenneminde yılan gibi kıvrak ve acı suyla dolu bir nehirdir. Bu dünyanın insanları acılarını, çilelerini, harikatlerini unutmak için şarap içer, kanlarını bu kutsal üzüm suyu ile seyrelterek unutmayı denerlerdi. Ancak Ne yazık ki Ertesi gün kaldıkları yerden acı çekmeye devam ettiklerini gördüler, insanoğlunun acısı hiçbir zaman dinmezdi. Acısından arınıp kurtulmak isteyen insanoğlu Istırap ve çamurdan yoğrulmuş bedenini bu dünyada bırakacak, yani ölecekti. Ölümün karanlık soluğunu hissedip karanlıklar ülkesine inen ruhlar komşu Styx nehrine yaklaşıp kayıkçının gelmesini beklerlerdi. Karşıya geçip letheye ulaşmak için yıllar geçirir, cehnenmin ateşli kıyılarını acılarıyla beslerlerdi. Ruhların kaçmaması için cehennemin kapısında üç başlı köpek bekçilik ederdi. Bu harikulade uzun ıstırap sonrası hak edecekti ruhlar acılarından arınmayı, unutmayı. Ruhlar lethenin kıyısına dizilir ve ağlarlardı. acı çeken ruhlar Lethe'nin suyundan çığlıklar eşliğinde yudumlar alırlar ve unuturlardı geçmişlerini. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, tertemiz, berrak ve yenidoğan kadar masum. Suya baktıkları vakit acılarının akıp gittiğini izlerlerdi. isyan ve çığlıklar nehir sularıyla birlikte cehennemin karanlık kuyularına yol alır ve herkes arınırdı ıstırabından. Ölümden sonra yeniden dirilecek, yeniden acı çekecek, yeniden öleceklerdi.
Lethe'ye girme cesaret gösterip kendilerini unutanlar aslında sonlu bir sonsuzluğun içine girer ve ölümsüzlüğün sonlu bir sonsuzluktan geldiğini idrak etmiş cesur, Erdem sahibi insanlardı. Her dirilişte lethe'ye Özlem duyar ve ölür, her ölüm sonrası ise önce kaybettiği kendini, lethe de bırakıp yeniden doğarak sonlu bir sonsuzluk döngüsünde ölümsüzleşirlerdi.
Antik çağın döngüsel tarih anlaşının büyük ölçüde şekillendirdiği bu mit birçok yazara, sanatçıya ilham oldu. Örneğin Dante'nin ilahi Komedyasında Araf'ta bulunan bir ırmağın adı lethedir. 136. Sayfada lethe sorulduğunda ''lethe’yi göreceksin, ama bu uçurumun dışında arafta, onun sularında yıkanır ruhlar, pişmanlık getirip de günahları bağışlanınca dek" diyor dante. Keza Charles Baudelaire "le lethe"adlı şiirinde uzun uzun bahseder efsunlu unutturan Sudan. Türkçeye Sait maden ve Erdoğan Alkan tarafından çevrilmiş olup Alkan'ın çevirisi nispeten daha ahenk sahibidir.
Le Lethe
Göğsüme gel, sen acıma bilmez, sağır can,
Tapılası kaplan, aldırışsız ifrit, gel;
Gönül ister ki titrek ellerim şu tel tel,
Derin yelenin içine dalsın bir zaman;
Senin rayihanla dolu eteklerine
Acılı başım gömülüp kalsın isterim,
Yok olup giden sevgimin koklasam derim
Tatlı küf kokusunu derinden derine.
**
Ölümden daha tatlı bir uykuya varsam !
Uyuyuversem ! benim neyime yaşamak
Yüreğim titremeden, bakır gibi parlak,
Pürüzsüz tenini öpüşlerimle sarsam,
Dingin hıçkırıklarımı boğup yutacak
Tek yer senin kucağının uçurumudur ;
Ağzında hep o yaman unutuş durur
Ve öpüşlerinden Lete boşanır ancak.
Yazgıma, ki bütün zevkim oldu şimdiden,
Boyun eğeceğim sonuna dek saygılı;
Uysal kurban, işlenmemiş suçtan yargılı,
işkencesi coşkusuyla daha artan ben,
Kurtulurum elbet çektiğim bu azaptan,
Nepentes*ler, baldıranlar emerek bütün
O güzelim uçlarından dimdik göğsünün,
Ki altında yürek olmadı hiçbir zaman.