Kürek mahkûmu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanm öyküsüdür. Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma girişiminde bulunduğundan, cezası katlanmış ve on dokuz senelik hapisten sonra inançlarını yitirmiş, topluma öfke ve kin duyarak tahliye olmuştur. Sefil bir halde geldiği "D" kasabasında, kasabanın piskoposundan gördüğü iyilikle ruhu aydınlanmıştır. Hayata ahlak ve fazilet sahibi, iyiliksever bir insan olarak yeniden başlayan Valjean, şimdi; Fransa'nın kuzeyinde ucuz mücevher imalatçılığı yaparak yaşamaktadır. Geçmişini gizlemiş, zenginleşmiş ve herkesin sevgisini kazanıp kasabanın belediye başkanı olmuştur. Javert burada da Jean Valjean'ın peşini bırakmaz.
while through the working of laws and customs there continues to exist a condition of social condemnation which artificially creates a human hell within civilization, and complicates with human fatality a destiny that is divine; while the three great problems of this century, the degradation of man in the proletariat, the subjection of women through hunger, the atrophy of the child by darkness, continue unresolved; while in some regions social asphyxia remains possible; in other words, and in still wider terms, while ignorance and poverty persist on earth, books such as this cannot fail to be of value.*
okuduktan sonraki birkaç hafta sürekli üstünde düşünmeme sebep olmuş şaheser. bir kitaptaki kahraman şöyle der: ''beyin bir makine gibidir, arasına birşeyler koymazsan kendi kendini yer bitirir.'' bu kitabı okuduktan sonra beyninizde işlenecek o kadar çok malzeme vardır ki...
ve jean valjean, zaten onun gibi bir adama rastlansa rastlansa romantizm akımına bağlı bir yazarın satır aralarında rastlanır.
fedakarlık üzerine yazılmış görkemli bir destan. bir de kurgu olayına değinmeden edemeyeceğim; bu kadar mükemmel olabilir. ayrıca victor hugo, çoğu senariste nasıl diyalog yazılacağına dair ders veriyor, hem de bir romanda; saygıyla eğiliyorum önünde.
son söz: sevgili zall, viktor değil victor; adama hakettiği saygıyı vermek gerek, sen yapma bari.
Victor Hugo'nun kaleme aldıı meşhur romanı.
Romanın başlıca karakterleri:
Jean valjean:fakir kürek mahkumu.
La pere madeleine(madeleine baba):Jean valjean adını değiştirip bu ismi kullanır ve belediye başkanı seçilir.
Cosette:fakir ve sefil haldeki küçük kız.
Javert:Jean valjean'ın peşindeki komiser.
hayattayken muhakkak okunması gereken bir victor hugo klasiği. fransız ihtilali olaylarını başka açıdan gözlemlememizi sağlayan ve detaycılığıyla zihinlere kazanan olağanüstü bir yazı harikası.
romantizm akımını etkisinde yazılmış bir roman olduğu için kötüler şeytan, iyiler melektir, ortası yoktur.buna rağmen aşırı derecede sikik bir akım olan romantizm akımını sevdirebilir.
tek cilt olan özetini okuyup hayatıma yön veren en önemli klasiklerdendir, belki de en iyisi. ırkçı, aşırı dinci kesimleri sarsabilecek hikayeye sahiptir. insanlığın ve dinin sadece bizde değil her ırkta olduğunu, aslında hepimizin 'insan' olduğu anlatan eser.
Bir kitap okudum hayatım değişti lafının en uygun olduğu kitaplardan biridir. içinde yer alan her bir karakter, hayatımızdaki farklı tipleri mükemmel anlatır.
Jean Valjean'ın iyiliği, Javer'in kuru kuruna idealistliği, Maryüs ve Kozet'in temiz aşkı hepsi bize çok önemli şeyler anlatır.
victor hugo'nun yazdığı en iyi klasik sayılabilecek eserdir.içinde insana insanlığını sorgulatacak kadar bilge bir karakter vardır ki,adı jean valjean'dır.
roman ailesini doyurmak için çaldığı ekmek nedeniyle kürek cezasına çarptırılan, defalarca kaçma girişiminde bulunduğu için de cezası on dokuz yıla çıkan jean valjean'ın trajik hayatını anlatır. sefiller, döneminin adalet anlayışını, sosyal ve politik hayatını tasvir etmesiyle önemli bir tarihi belge niteliği de taşımaktadır.
klasik edebiyatın en parlak örneklerinden biri olan, okuyanlara 'şaheser' kelimesinin anlamını öğreten, sonunda hüngür hüngür ağlatan başyapıt.sefiller bir klasik roman olmasıyla birlikte en eski polisiye eserlerdendir aynı zamanda. roman boyunca çarpık bir sorumluluk anlayışı olan javert'in nefesini ensenizde hissetmemeniz mümkün değil. jean valjean'ın evlatlığı cosette'ye olan sevgisinden dolayı çocukluk giysilerini bir sandıkta özenle saklaması,kızını evlendirdikten sonra onu görebilmek için kızıyla soğuk ve izbe mekanlarda buluşmaya razı oluşu kitabın en hüzünlü anlarındandır.piyasa da sefillerin çok sayıda kalitesiz çevirisi dolaşmaktadır.nesrin altınova'nın çevirisi en sağlam çevirilerdendir. eseri tam çeviri olarak okuyabilmek için bu çeviyi tavsiye ederim.
jean valjevan'in rahibin gümüs samdanlarini tirtiklayip sonra ona insanlik yapip kazikladiği rahibe rahibe vicdan azabi cekerek geri götürdügü bölümde, rahibin o gümüs samdanlari ona hediye ettiği ve nedametini kabul ettiği bölümün aklimdan cikmadiği bölüme malik kitaptir.
kürek mahkumluğundan kaçarak, adaleti sağlama görevini üstlenen jean valjean' ın hikayesini, arayıştaki yan karakterler eşliğinde anlatan victor hugo başyapıtı. sinemaya da uyarlanan eserde, en akılda kalan jean valjean rollerinden birini gerard depardieu ortaya koymuştur.
basit bir roman olmaktan çok daha fazla şey ifade eden bir başyapıt. konusundan esinlenerek çekilen filmler görsel olarak güzel olmasına karşın, kitabın yüzde onunu bile perdeye yansıtamamıştır. anlamak, sindirmek için mutlaka kitabının okunması gereken, victor hugo'yu dünyanın en önemli edebiyatçıları ve düşünürleri arasına sokmuş eserdir. makaslanmamış hali okunmalıdır.
gereksiz bulanlara şahit oldukça şaşırmaktan kendimi alıkoyamadığım,kendi görüşüdür saygı duymak lazım dediğim ama aynı zamanda başkalarına "tiktir et o kitabı" msjı veren talihsiz açıklamaları görüncede saygım kadar sinirlendiğim mükemmel kitaplardan biri.