"benim babam, dedi marius, kahraman bir adamdı. ülkesine şerefle hizmet etti, yaşamının yirmi beş yılını kar altında, güneş altında, yağmur altında, kurşun altında geçirdi, yirmi kez yaralandı asla sızlanmadı tek başına, yoksulluk içinde öldü. onun tek hatası da sonuna kadar iki nankörü sevmesi oldu: vatanını ve beni!"
tom hooper tarafından (the king speech'in yönetmeni) yeni bir uyarlamasının çekilmesi planlanan başyapıt. filmin castı için adı geçen ilk isimler arasında hugh jackman ve anne hathaway yer alıyor. hathaway'in fontaine rolü için ismi geçmekte. hugh jackman'da jan valjan olsa gerek.
insanlık demek kimlik demektir. insanoğlu hep aynı hamurdan yoğrulmustur. insan dünyaya geldiğinde bir başkasından farksız değildir. aynı et, aynı ten ve en sonra aynı kül.ne yazık ki, kişinin hamuruna katılan bilgisizlik onu karartır. bu koyu karanlık kişinin içine dolar ve işte orada kötülüğü oluşturur.
"kadınların, çocukların, hizmetçilerin, güçsüzlerin, yoksulların ve bilgisizlerin günahları; eşlerinin, babalarının, efendilerinin, güçlülerin zenginlerin ve bilgililerin suçlarından kaynaklanır."
günah işleyebilirsiniz; ancak doğruluktan asla ayrılmayın. adaletli kişi olun, insanoğlunun yasası, en az günah işlemektir. hiç günah işlememek meleklere özgüdür. yeryüzüne yaşayan her canlı, günaha boyun eğebilir, bu bir çeşit yerçekimir.
denizin görüntüsünden bile daha engin bir görüntü vardır, bu da göklerin görüntüsüdür. ancak insanoğlunun ruhu denizlerden ve göklerden bile daha engin, daha gizemlidir.
küçük yalan, masum yalan, böyle bir şey olabilirmi?yalan söylemek, salt kötülüktür. az yalan söylemek olanaksızdır: yalan söyleyen her yalanı söyler. yalan söylemek şeytanın ta kendisidir.
şeytanın iki adı vardı: biri şeytan, öbürü yalan. *
thenardier'in durdurulamaz kötülükleri ve ruhsuzlukları ile cosetteye çektirdikleri
javertin körü körüne bağlandığı görev idealini
cosette ve mariusun aşkı
fransız ayaklanmaları(abc derneği)
westerlo savaşı ve napelyonun çöküşü
ve roman kahramanı yani tam bu olayların odağındaki kürek mahkumu jean valjenin erdemlilik savaşı
avrupanın aydınlanmadan önceki karanlığını, insanların nasıl bir sefalet ve umutsuzluk içinde kıvrandıklarını cumhuriyetle monarşinin savaşını anlatıyor.
kısaca sefaletin romanı, bu romanı okuyupta sefalet üstüne başkaca birşey yazabilmek çok kolay değil.
yaprak dökümü, öyle bir geçer zamanki dizilerini onla çarp gene sefiller kitabındaki bunalımlığa erişemezler. * abartılı kısımları geçersek, kesinlikle insanı düşündüren kitaplardandır. böylede hayatlar var dedirtir. mutlu olmanın para değilde iyi insan olmaktan geçtiğini ve zaman zaman başımıza gelen kötü olayları bizi olgunlaştırmak adına yaşadığımızı, dolayısıyla şikayet etmememiz gerektiğini evrendeki tüm canlıların görünmez iplerle birbirine bağlı olduğu durumlarını vurguluyor.
victor hugo nun fenerbahçe yi tanımadan yazdığı kitap. fenerbahçe taraftarının bu ezikliğini görseydi, daha çarpıcı bir eser çıkarması işten bile değil.
orta okul yıllarında edebiyat öğretmenimizin zorlamasıyla okumak zorunda kaldığım, yazarı victor hugo olan fransız edebiyatının başyapıtlarından bir eser. ilk elime aldiğimda bitmez bu kitap arkadaş dedirtmişti bana. ama kitabı yaklaşık 3 gün içinde bitirmiştim. kitabın ana karakteri jean vaeljan'ın başından geçen olaylar hayat adına bize çok önemli dersler vermektedir. mutlaka okunması gereken kitaplar arasında ilk sıralarda yer alması gereken romandır.
sefiller "les miserables" insanlik tarihini özetlemesi acisindan cok kisa, ama bir insan elinden ciktigi düsünülürse cok büyük bir romandir.
-spoiler-
ismi bile enterasandir. sefil kimdir? ekmek calan serseri mi? yoksa onu oraya sürükleyen sartlari yaratanlar mi?...kanunlari bile elestirir bu kitap, ve "egemen güclerin yaptiklari kanunlar onlari gözeten kanunlardir" mesaji verir. jean, sonucta bir kanun kacagidir, ve yakalanip cezasini tamamlamasi gerekiyordur, bir aspekte göre, ancak bir baska aspekte göreyse jean bir komplo kurbanidir. ancak ilk aspektin devamina göre, komplo kurbani bile olsa, bunu "yasalarin tasdik etmesi olmadan bir adam kanun kacagidir"...
-spoiler-
sonucta les miserables mutlaka okunmalidir. ben bu kitabi fransizca okuyabilmek isterdim. belki birgün beceririm.
nickime ilham veren; ayrıca amcamın "okurken birçok kez yere çarptım,böyle kitap mı olur?!,diye" gibi bi cümle kurarak tavsiye etmesi üzerine okuyacağım klasiktir.
hayatımda okuduğum en iyi romanlardan biri şahsen. victor hugo romanı öyle bir hale getirmişki bir tarafta sürükleyici bir macera diğer tarafta topluma mesajlar veren kelime oyunları. okuyunca çoğu insana birşeyler kattığına inandığım bir roman. kürek mahkûmu jan valjean yaptığı hatalara rağmen ne kadar mükemmel bir insan olduğunu hayatta kimse için önyargılı olmamız gerektiğinin mesajlarını veriyor. hayatın herkese adil davranmadığı kesin ve net. bu romanda da öyle birşey var. jan valjean zor hayatına rağmen insanlara karşı gösterdiği lütuflar, yaptığı yararlı işlere rağmen kendini cezalandırması. eskiden işlediği suçları affedememesi gibi mükemmel bir insanın zorluk ve çelişkilerle sürdüğü yaşamı konu ediniyor.