en beğendiğim özelliklerinden biri, romanda devrimci bir örgüt için çalışan isyan'ın, aslında içten içe yaptıklarının bireysel bazda anlamsız olduğunu farketmesiydi. çünkü devamında şans yoluyla kendisi büyük devrim liderleri arasında sayılacaktır ama buna rağmen hayat hikayesini romana çeviren yazara bu olayları tüm çıplaklığıyla anlatması çok ilgincime gitmişti.
Eğer kitabı daha önce okumuş olsaydım şimdi bi üç dört defa okumuş olacaktım ve daha rahat edecektim kitabı biraz da olsa anlayabildiğim için. Kendime çok kızmama sebep olan kitap.
herşeyden önce hüzünlü bir aşk hikayesi. zaten hikayenin bir kısmının türkiyede geçmesi ve baş kahraman isyan ın bir osmanlı şehzadesi olması kitabı baştan sahiplenmeme neden oldu . yormayan cümleler, basit ve kronolojik olay akışı, uzun tasvirlerden uzak durulması ve üsluptan ziyade hikayenin ön plana çıkması romanın en büyük artıları. benim için amin maalouf külliyatına esaslı bir giriş oldu ve sanırım gerisi gelecek.
okurken duygularınızı amin maalouf'un ellerine bıraktığınız ve içinde derin bir hüzünle, göz yaşartıcı bir vuslatı içeren mükemmel kitap.
"insan, özlemini duyduğu sevinçlere ulaşamadığı zaman sıkılır" diyerek en ummadık yerde sizi vururken,
"aşk, el değmemiş olarak kalabilir, heyecan da öyle. aylar da geçse, yıllar da geçse! hayat bıkılacak kadar uzun değil! "diyerek içinizdeki masum, çocuksu tebessümü yaşatır ve aşkı hep baki kılar.