--alıntı--
"bay kruşçev birleşmiş milletlerde ayakkabısını salladığında ve yumruğunu masaya vurduğunda azgelişmiş ülkelerin tek bir temsilcisi, tek bir sömürge insanı gülmez. çünkü bay kruşçev, onu izlemekte olan sömürge ülkelere, füze sahibi bir mujik olan kendisinin bu zavallı kapitalistlere hak ettikleri şekilde davrandığını göstermektedir."
--alıntı--
kitabın başlarında yaptığı şiddete karşı şiddet önerisi, temelini uzun yıllardır hakim olan sömürgeci iktidarına yönelen ve asker, polis gibi baskı unsurları yüzünden açığa çıkamayan büyük nefret birikiminin geleneksel anlaşma yollarıyla boşaltılamayacağı öngörüsünden alır.
ona göre çok büyük soykırımlar, aç bırakmalar ve işkence gibi ancak sömürgenin isyan ettiği dönemlerde rastlanan sömürgeci tepkileri olmasa da klasik bir sömürge iktidarının sömürülen halkın sırtından kazandıkları ve bu kazanımları sömürge halkını sefaletten gebertmek pahasına elde etmesi, kazanımlarını kaybetmemek içinde silaha başvurarak oluşturduğu baskı ortamı, sömürge halkı üzerinde yoğun bir duygusal tahribata ve toplumsal boyutta psikiyatrik sorunlara yol açmıştır.
fanon bu nevrotik toplumsal durumun ancak sömürgeciye karşı girişilecek ve zaferle sonuçlanacak silahlı bir mücadele yoluyla tedavi edilebileceğini iddia eder ve ancak ondan sonra yeni ulusun inşa sürecinin başlaması gerektiğini söyler. bunun tam tersinin olması durumunda yani sömürgecinin ülkeden atılması 20. yüzyılın ikinci yarısında bazı afrika ülkelerinde olduğu gibi sömürgecinin göstermelik lütfuyla, şiddetsiz bir biçimde gerçekleşirse eski sömürgenin aydın ve burjuva kesimi yüzyılların verdiği eziklik yüzünden asla sömürgeciyle olan çıkar bağlarını koparamayacak ve sömürgeci gizli iktidarını başka dolaylı yollardan sürdürmeye devam edecektir.