son on dakikasıyla insanın beyin hücrelerini öldüren film. neden beyin hücreleri ölüyor derseniz bilmiyorum. ama sanki uyuşmuş gibi olmuştu lan. tuhaf. nokta koymayı da çok seviyorum bu arada. neyse entrymi bitireyim bari. ...
aşkı en saf haliyle anlatan bir filmdir.
kaç yıl geçti ardından bilmiyorum, bu fimi ilk kez izlediğimden bu yana. çokta küçüktüm, o zamanlar dünyayı daha bir sevimli görme, hep mutlu sonlar yazmaktan olsa gerek, filmin herkesin bildiği o patlama sahnesiyle bitmesi trajik geldi bana.
sonra daha çok anlıyor insan, hayat istediğimiz sonlara programlanmış değil.
yinede ne zaman izlesem bu filmi, sanki jean reno o evden sağ salim çıkacakmış gibi gelir bana. kızla mutlu bir hayata adımlayacakmış gibi.
bıraktığı duygularla, aksiyonuyla, hikayesiyle gerçekten harika bir filmdir.
yalnız film her nedense tam anlaşılamamış. leon bir kiralık katildir ve okuma-yazma bile bilmeyen leonun (otel kiraladıkları zaman mathilda'nın formu doldurmasını ve mathilda'nın leon'a okuma-yazma öğretmeye çalıştığı sahneleri hatırlayın) hayatta yapmayı bildiği tek şey süikast işidir. sosyal yönü çok zayıf olan, hayatta 2-3 insanla konuşan leon karakteri, içindeki iyi adamı ve sevgiyi yönlendirecek bir yer aramaktadır. bu adam, her insanda bir yerlere yönlendirilerek açığa çıkan bir şeyi sevme ve değer verme duygusunu çiçeğine vermiştir. bu nedenle kurşun yağmuru altında, hayatını tehlikeye atarak çiçeğini kurtarmıştır. mathilda'ya olan sevgisi de bu şekilde bir sevgidir. ona bir evlat gibi bakmış ve hatta suikastçilikten kazandıklarını verdiği o aşağılık barmene, kendisine birşey olduğu taktirde tüm parasını bu kıza vermesini söylemiştir. bir nevi evladına miras bırakmak ister gibidir burada.
filmde asla bir sübyan aşkı yoktur. tabii herşey bakan göze göre değişir. muppet show'a bakıp erotizm görmek kadar sağlıksız bir bakış açısı bu.
taraflar arasında en az 5 yas bulunan, ve bu yasların 5 yılın onemli bir fark olusturdugu (16-21, 15-23, 17-25, 18-30 gibi) donemlerde gecen cogu kız-erkek iliskisinde , taraflardan birinin azıcık bir film bilgisi, birazcık da romantizm merakı varsa mutlaka iliskilerini özdeslestirdigi film, ki genelde bu dingiliyet abidesi cok asık bi mal kız olur.
her sübyan mathilda, her sübyancı da leon oldu .. 3 aylık iliskinizi onların sevgisiyle kıyaslamayın, cok pis sinir oluyorum.
filmin sonunu bilsende her izlediğinde insanda başka duygular uyandıran yapıttır. matilda' nın aşkını ve isteklerini bu kadar yalın söylemesi çocuk mu olmak gerekir? yoksa bu saflığı hep korumak mı gerekir? düşündürüyor insana.
kocaman kalpli bir tetikçi var, bir de yaşına göre fazla akıllı bir kız. sonra acayip şeyler oluyor, beraber takılıyorlar bir süre. kız tetikçiye aşık oluyor, tetikçi de bir çocuğun kalbini kırmadan geçiştirmeye çalışıyor.daha sonra tetikçi adam kızın intikamını almak onu mutlu etmek için canını veriyor. sonra gözleriniz doluyor, kızı kurtardığı sahnede hıçkırıyorsunuz(elinizde değil),"leon yaşamalısın" diyorsunuz, ama o ölümü tercih ediyor. ve sonra küçük kız kendine "köklü" bir hayat seçiyor, leon'a söz verdiği gibi. sonra bir de "shape of my heart"ı dinliyorsunuz ki film o aralar son buluyor zaten. yine gözleriniz doluyor...
müthiş!
1994 yapımı olan filmin baş rollerini Jean Reno, Natalie portman ve gary oldman üstleniyor.
Leon karakterine bürünen Jean Reno bir kez daha rolünün hakkını vermiş.
Mathilda ile tanışması ile bir nebze hayatı değişiyor.
Kendisinin sübyancı olduğu sanılmaktadır aslen değildir.**
bugün itibariyle 32. kez izlediğim alışkanlık yaratan film. hergün ikindi saatlerinde vucüttan izlemek için bir salgı salınır ve karşı koyamazsınız...ya süt içer yada bir an önce filmi izlersiniz..sonu hep aynı bitsede herzaman aynı zevki ve tarifi zor duyguları bünyenizde depolarsınız.
natalie portmanı ağzım bir karış açık izlediğim film.tamam jean reno,gary oldman eşşek kadar adamlar bi zahmet oynasınlar -ki kusursuz oynamışlar filmde- ama natalie'ye ne demeli. 12 yaşında bu kadar aklı başında bu kadar kusursuz oyunculuk. aşık oldum diyecem ama adım sübyancıya çıkacak diye korkuyorum*. kusursuz bir senaryo, on numara müzikler, oyunculuk müthiş. etkisinden bir süre kurtulamıyor insan.bakıp kalıyorsun öyle ekrana outup düşünüyorsun filmi. bir katil ama en yakın dostu bir bitki, sürekli süt içiyor, küçük kızı mutlu etmek için domuz kuklası oynatıp onunla oyunlar oynatıyor. psikopat bir polis. beethoven hastası ve klasik müzik eşliğinde adam öldürüyor.yine narkotikte çalışan hippiler ilginç tipler.beyne kazınan sahneler.şapka çıkaracaksınız şapka...
ulan düşündüm de koca leon bile aşık oldu kıza. ben niye olmayayım. hem filmde 18 yaşındayım dedi ve ekledi:
-artık büyümüyorum.yaşlanıyorum.
neyse ben yine götü kollayayım.tamam bu filmdeki haline aşık olmadım. v'deki haline* aşık oldum natalie.
"öyle bir film söyle ki kusur bulmak imkansız olsun" diye sorulsa ilk akla gelecek filmlerdendir sanırım. oyuncular, senaryo, kurgu, müzikler çok az filmde bu derece kusursuzdur. kaç tane film var ki bu derece, bilmem kaçıncı kez izlenmesine rağmen ilk kez izleniyormuş gibi izlenebilir? leon çok başkadır kesinlikle, iz bırakır insanda.
1 hafta etkisinde kaldığım bir filmdir. hala aklıma geldikçe uykum kaçar. öyle, öyle bir filmdir ki insan izlerken seviginin gerçek gücünü anlayabiliyor cidden. mükemmel bir başyapıt. babalık, arkadaşlık gibi kavramlara çok yabancı gelen leon'un (jean reno), mathilda'ya (Natalie Portman) karşı soğuk kanlılığına yenililerek ona içten bir sevgi besleyip ve onu hayatı pahasına mafyadan korumasını konu edinmiştir.