-uyku umrumda değil leon. ben aşk istiyorum ya da ölüm-
sinema tarihinin en kaliteli yapımlarından biri. başladığı andan beri sizi içine çeker. hep koltukta oturur gibi uyuyan leon'un yatakta uyumasına sevinirsiniz. hatta bir seri katil olan leon operasyonu başarıyla tamamladığında bile sevinirsiniz. yeri gelir üzülürsünüz. anlatılmaz, sadece izlenir bu film. film boyunca duygu seli yaşarsınız ve finalde shape of my heart eşliğinde gözyaşlarınız akar hafiften. öyle bir filmdir.
leon: the professional izlemeyin sübyancı olursunuz... ağlamamak, veya gözlerin dolmaması... hayır, elde değil... ayrıca bu zamana kadar izlemeyen aklımı sikeyim ahali.
matilda : leon sanırım sana aşık oluyorum. bu basıma ilk defa geliyor.
leon : daha önce hiç aşık olmadıysan bunun aşk olduğunu nereden biliyorsun?
matilda : çünkü hissediyorum.
leon : nerde?
matilda : karnımda. sıcacık... daha önce hep bir yumru olurdu. ama, artık geçti.
leon : matilda, artık karnının ağrımadığına sevindim. ama bunun bir anlama geldiğini sanmıyorum. işe geç kaldım. işe geç kalmaktan nefret ederim.
resmen ağzıma sıçmış olan filmdir. 94 yapımı başyapıt eseri 2011 de izlemek beni ziyadesiyle utandırdı. yalnız bir insansanız filmin vurucu etkisi 5 le çarpılıyor ve canınızı daha çok acıtıyor.
mükemmel filmdir. içimden çok şeyler alıp götürmüştür. bütün film boyunca ağlama kıvamına gelinir, nitekim filmin sonunda shape of my heart şarkısının girmesiyle kopulur. öylece bakakalıp düşünürsün. ayrıca jean reno'nun performansının tavan yaptığı, kendine hayran bıraktığı harikuladeliktir.
Jean Reno'nun ve Natalie Portmand'ın başrollerini paylaştığı film. Filmde Natalie Portmand daha küçücüktür(13 yaş). izlemenizi tavsiye ederim. Zira çok film izleyen birisi olarak Leon'u listenin başına hiç düşünmeden yerleştirmekteyim...
güzel insanlar ile dolu film .
eski yapımların kalitesini çok güzel göstermiş .
filmin sonunda sevgili sting abimizin nacizane şarkısı ayrı bir kıvama getirir insanı .
Hakkında ne yazarsam yazayım filmi izlediğimde oluşan duygularımı anlatamam. Kimsenin de anlatabileceğini düşünmüyorum şahsen. Ama gene de deneyeceğim:
Mathilda'ya aşık olursunuz. Léon'un yerine koyarsınız kendinizi. Stansfield'a durup durup söversiniz.
Müzikler, görüntü yönetimi, senaryo... Her şeyiyle sinema filmi ne demekmiş gösterir Luc Besson efendi. son sahnesinde çalan shape of my heart şarkısı insanı alır uzaklara götürür.
Sürekli koltuklarda uyuyan, delilercesine süt içen, saksıda yetiştirdiği çiçeğinden ayrılamayan sosyopat bir kiralık katilin küçük kızımız mathildayla birlikte gönüllere taht kurduğu film.
ay inanamıyorum... filmin 1994 yılında çekilmiş olduğunu filmi izlemeden bile biliyordum..
ama küçük kızın natalie portman olduğunu bilmiyodum. hatta tüm film boyunca natalie'nin ortaya çıkmasını bekledim lan.
küçük kız hakkında "vaay be... benzerliğe bak. hakkaten aynı natalie'nin küçüklüğü gibi" diyordum...
sonra film bitti natalie ortada yok!
entryleri okurken farkettim ki o küçük kız natalie'ymiş...
bazen şeftaliyi pazar tezgahında gören insan vajina yı düşünürse bu onun saplantıları veya psikolojik sorunları olduğu için dir. mathilda nın durumu, estetik veya natural bir hal olarak film içinde bir enstante olarak algılama yapma yerine tabir i caiz ise sübyancılık damarımız kabarması bizim hatamız olmalı.
harikulade bir baş yapıttır. oyunculuklarıyla, döneme baş kaldırıysa ve özellikle son sahnede ki soundtrack shape of my heart'la.
lakin kimse kendini kandırmasın ki filmde pedofiliye açıkça göndermeler var. Leon o yapı da bir adam değildir, kabul. kızın ki herkesin başından geçebilecek masum bir çocukluk aşkıdır, kabul ama yönetmen bilerek ve isteyerek buraya göndermeler yapmaktadır. ilk sahnede zoom outun mathilda'nın bacaklarından yapılması, beraber uyudukları gecenin sabahında kameranın mathilda'nın kalçasını çekmesi, mathilda'nın sürekli yaşıtlarına göre fazlaca dekolte giyinmesi vs. vs.
Belki amaç pedofiliye dikkat çekmektir yada filmin konuşulmasını sağlamaktır bunları bilemiyoruz ama filmde açıkça göndermeler mevcut.
içinizde ki sübyancılık duygularına gem vurursanız matilda'nın ne olduğunu, leon'a neyi anlattığını, leon'nun ne olduğunu matilda'ya ne anlattığını gözlemlersiniz.
iki kişilik ve iki yaşanamamışlık-çocukluk,
aşkları,
mutlulukları,
önemsenmeleri,
tüm saflıkla.
hani bazen grip oluruz da,
bize verilen bir bardak ıhlamur,
doğum günümüzde alınan bir hediye,
sevdiğimiz için yapılan bir yemek,
üşüdüğümüzde yada uyurken üstümüzü örten birisi.
bazen bir iyilik isteriz. ihtiyacımız olmasa bile. yap da denize at denir ya, öyle bir şey.
diz kapağı ile göbeği arasında yaşayan insanımsıların anlayamayacağı bir şey.