1994 yapımı olan filmin baş rollerini Jean Reno, Natalie portman ve gary oldman üstleniyor.
Leon karakterine bürünen Jean Reno bir kez daha rolünün hakkını vermiş.
Mathilda ile tanışması ile bir nebze hayatı değişiyor.
Kendisinin sübyancı olduğu sanılmaktadır aslen değildir.**
kocaman kalpli bir tetikçi var, bir de yaşına göre fazla akıllı bir kız. sonra acayip şeyler oluyor, beraber takılıyorlar bir süre. kız tetikçiye aşık oluyor, tetikçi de bir çocuğun kalbini kırmadan geçiştirmeye çalışıyor.daha sonra tetikçi adam kızın intikamını almak onu mutlu etmek için canını veriyor. sonra gözleriniz doluyor, kızı kurtardığı sahnede hıçkırıyorsunuz(elinizde değil),"leon yaşamalısın" diyorsunuz, ama o ölümü tercih ediyor. ve sonra küçük kız kendine "köklü" bir hayat seçiyor, leon'a söz verdiği gibi. sonra bir de "shape of my heart"ı dinliyorsunuz ki film o aralar son buluyor zaten. yine gözleriniz doluyor...
müthiş!
filmin sonunu bilsende her izlediğinde insanda başka duygular uyandıran yapıttır. matilda' nın aşkını ve isteklerini bu kadar yalın söylemesi çocuk mu olmak gerekir? yoksa bu saflığı hep korumak mı gerekir? düşündürüyor insana.
taraflar arasında en az 5 yas bulunan, ve bu yasların 5 yılın onemli bir fark olusturdugu (16-21, 15-23, 17-25, 18-30 gibi) donemlerde gecen cogu kız-erkek iliskisinde , taraflardan birinin azıcık bir film bilgisi, birazcık da romantizm merakı varsa mutlaka iliskilerini özdeslestirdigi film, ki genelde bu dingiliyet abidesi cok asık bi mal kız olur.
her sübyan mathilda, her sübyancı da leon oldu .. 3 aylık iliskinizi onların sevgisiyle kıyaslamayın, cok pis sinir oluyorum.
bıraktığı duygularla, aksiyonuyla, hikayesiyle gerçekten harika bir filmdir.
yalnız film her nedense tam anlaşılamamış. leon bir kiralık katildir ve okuma-yazma bile bilmeyen leonun (otel kiraladıkları zaman mathilda'nın formu doldurmasını ve mathilda'nın leon'a okuma-yazma öğretmeye çalıştığı sahneleri hatırlayın) hayatta yapmayı bildiği tek şey süikast işidir. sosyal yönü çok zayıf olan, hayatta 2-3 insanla konuşan leon karakteri, içindeki iyi adamı ve sevgiyi yönlendirecek bir yer aramaktadır. bu adam, her insanda bir yerlere yönlendirilerek açığa çıkan bir şeyi sevme ve değer verme duygusunu çiçeğine vermiştir. bu nedenle kurşun yağmuru altında, hayatını tehlikeye atarak çiçeğini kurtarmıştır. mathilda'ya olan sevgisi de bu şekilde bir sevgidir. ona bir evlat gibi bakmış ve hatta suikastçilikten kazandıklarını verdiği o aşağılık barmene, kendisine birşey olduğu taktirde tüm parasını bu kıza vermesini söylemiştir. bir nevi evladına miras bırakmak ister gibidir burada.
filmde asla bir sübyan aşkı yoktur. tabii herşey bakan göze göre değişir. muppet show'a bakıp erotizm görmek kadar sağlıksız bir bakış açısı bu.
aşkı en saf haliyle anlatan bir filmdir.
kaç yıl geçti ardından bilmiyorum, bu fimi ilk kez izlediğimden bu yana. çokta küçüktüm, o zamanlar dünyayı daha bir sevimli görme, hep mutlu sonlar yazmaktan olsa gerek, filmin herkesin bildiği o patlama sahnesiyle bitmesi trajik geldi bana.
sonra daha çok anlıyor insan, hayat istediğimiz sonlara programlanmış değil.
yinede ne zaman izlesem bu filmi, sanki jean reno o evden sağ salim çıkacakmış gibi gelir bana. kızla mutlu bir hayata adımlayacakmış gibi.
son on dakikasıyla insanın beyin hücrelerini öldüren film. neden beyin hücreleri ölüyor derseniz bilmiyorum. ama sanki uyuşmuş gibi olmuştu lan. tuhaf. nokta koymayı da çok seviyorum bu arada. neyse entrymi bitireyim bari. ...
jean reno ve natalie portman' ın 12 yaşındaki bir kızla yaşanacak aşkı bile kabullendirecek oyunculuklarına şahit olduğumuz film. özellikle daha 12 yaşındaki natalie portman, efsane bir oyunculuk çıkarmıştır. izlediğim en iyi filmdir ve odamda 2 adet film afişi asılıdır.
(bkz: this is from mathilda)
başarılı fransız yönetmen luc besson'un başyapıtlarından biri.1995 yapımı olan filmde ailesi öldürülen küçük sorunlu bir kızın ailesinin katillerinden intikam almak istemesi ve bunun için bir kiralık katilden yardım isteyip, onunla birlikte yaşaması üzerine geçen bir konusu vardır.kesinlikle baştan sona insanı esir alan bir film, özellikle mathilda ile leon'un aşktan bahsettiği ve utanma ile karışık o masum başarılı roller insanın aklını baştan almakta.leon karakteri ise bambaşka, gaddar ve başarılı bir tetikçinin hayat tarzı işine oldukça zıt, sakin , yalnız ve çiçeğiyle bir ev hanımı gibi tarzı... sting'in shape of my heart parçasına hiç bir şey demiyorum.göz yaşlarınıza hakim olamıyorsunuz , öyle noktalarda giriyor ki.
izleyicilere 12 yaşındaki bir kız ile eşşek kadar adamın aşkını masum gösterebilmesinden dolayı hayatımın filmidir şu anlık. senaryosu, çekimleri, oyunculuklar ile tam bir başyapıt. natalie portman' ın ilk göründüğü sahnede
--spoiler--
mathilda apartmanda merdiven boşluğuna ayaklarını bacak bacak üstüne atarak uzatmış, elinde sigarası ile oturmaktadır ve kamera aşağıdan başlayarak yukarıya devam eder. bu sırada tüm abazan izleyicilerden " ohh, ahh, üüff " nidaları yükselir, en sonunda hatun kişisi görülür ki 12 yaşında bir çocuk ve tüm abazan izleyicilerimizin suratında bir kızarmışlık ifadesi malûm.
ayrıca filmin en çarpıcı sahnesi, léon' un ölmeden önceki son sözlerini elinde el bombasının pimiyle " this is from mathilda" diyerek kurmasıdır bence.
--spoiler--
filmin soundtrack i sting-shape of my heart öylesine uyumlu ki filmle filmin son sahnesinde en duygusuz adamı bile duygulandırır.
insanın ölmeden önce izlemesi gerekn filmler arasındadır. bu filmi izleyipte duygu hormonlarında bir kıpraşma olmayan insanlar doktora görünsünler. yok böyle bir oyunculuk. herşeyi ile 10 numara bir film. hayatımda iki saati aşkın olupta soluksuz izlediğim başka film yok. yer yer komik sahnelerde göze çarpıyor mutlaka izlenmesi gerekiyor bu filmin.
öncelikle süt konusunda fikir değiştirmeye yarayan bir film olduğunu belirtmek istiyorum.
hala anlamış değilim o sütün o sahnelerde ne işi var, sütün filme kattığı ne ne için çizilmiş o imaj? gerçekten garip. gerçi mathilda' yı o cani katillerin elinden kurtaran da markete gidip leon'a süt almasıydı, evet güzel bir bağlantı olmuş. süt içilmeli diyorum burdan kısa bir mesaj vermek gerekirse.
bir diğer ayrıntı o minik kızın gücü... sevginin gücü bir yana, filmde güç unsurunu damarlarıma kadar hissettim resmen. leon' un hayat hikayesi ile minik mathilda'nın yaşadıkları, bu ikilinin birbirlerini bu kadar güzel tamamlamaları ve mathilda'nın masum aşkı * tüylerimi diken diken etmiştir.leon mathilda' ya aşık mıdır?
sanki öyledir, ama sanki değildir de ama mutludur onunla bu kesin.
küçücük bir pimin o derece anlamlandırılması ve kendine bu kadar hayran bıraktıran bir ölüm...
leon' un canından bile sakındığı çiçeğinin hep mathilda'nın istediği gibi toprağa dikilişi ve shape of my heart isimli şaheserin kulağınızda bıraktığı etki ile tadı damağınızda kalmış bir filmi bitirmiş olursunuz.
yok böyle bir film dedirtecek türden bir filmdir.böyle içinizi ısıtır. finaline üzülürsünüz shape of my heart la. filmde unutulmayacak sürüyle replik vardır. 94 yapımı olmasına rağmen daha demin izledim. ve izlediğim her dakika için ışıkçısından figüranına alayına teşekkürlerimi sunduğun başyapıtlar arasına girmiş filmdir. bazı şeyler anlatılmaz yaşanır ya bu da öyle bıraksan sabaha kadar anlatırım ancak en iyi tavsiye herkesin ölmeden önce bu filmi en az 3 kez izlemesi olacaktır. çocukluğunuzda 30 ların ortasında ve ölmeden önceki 130 dakikanızda.