durup durup mutluluk elinizde siz bulamıyorsunuz, hayat şahane siz göremiyorsunuz diye kitaplar yazan ama ölümünden sonra 15 gün kimsenin bunu farketmediği ve cenazesinde kimse olmadığı için burnunun ucundaki hayatı yakalayamadığı anlaşılan yazarımsı
Gülmek; "SAF" denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; "DUYGUSAL" görünme riskini...
Birine yakınlaşmak; "KENDiNi KAPTIRMA" riskini,
Duygularını açmak; "KENDiNi ORTAYA KOYMA" riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; "ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA" riskini göze almaktır.
Sevmek; "KARŞILIK GÖREMEME" riskini...
Yaşamak ise; "ÖLME" riskini göze almaktır.
Umutlanmak; "HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA" riskini,
Çabalamak ise; "BAŞARISIZ OLMA" riskini göze almaktır...
Ama riskler yaşanmalıdır, çünkü; hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden konunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.
Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür.
kafasına sıkan sevgi kelebeği. ne oldu hayat güzeldi, kuşlar böcekler falan... demek ki mutlaklarla yaşayınca balatayı sıyırıyor insan, o kadar çok istisna var ki hayatta; her sabitin sonuna bi' virgül atan, her mutlağın aksini tokat gibi yüzüne çarpan. velhasıl son olarak yine de hocanın dediğini yap yaptığını yapma opsiyonunu da bir cebinde bulundurmalı insan diyeyim ki kendimle hafiften çelişerek aslında bu konuları fazla da takmadığımı açık edeyim. çok ta fi fi.
"Anımsıyor musun yeni arabanı
Ödünç alıp çarptığım günü
Öldüreceğini sanmıştım beni öldürmedin oysa
Anımsıyor musun seni zorla sahile götürdüğüm
Yağmur yağacağını söylediğin ve yağdığı günü
"Söylemiştim sana" demeni bekledim, demedin oysa
Anımsıyor musun kıskandırmak için seni
Başka oğlanlarla oynaştığım ve senin kıskandığın günleri
Terk edeceğini sanmıştım terk etmedin oysa
Anımsıyor musun; çilekli pasta düşürüp
Arabanın paspasını kirlettiğim günü
Tokatlayacağını sanmıştım beni, tokatlamadın oysa
Anımsıyor musun; dansın resmi giysili olduğu
Ve benim söylemeyi unuttuğum
Senin de kot pantolonla geldiğin günü
Bırakacağını sanmıştım beni, bırakmadın oysa
Evet yapmadığın çok şey vardı.
Ama dayandığın, sevdiğin, koruduğun beni
Çok şey vardı;
Benim de senin için yapmak istediğim
Vietnamdan döndüğünde
Dönmedin oysa..."
Gülmek ''saf'' denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise ''Duygusal'' görünme riskini.
Birine yakınlaşmak''Kendini kaptırma'' riskini,
Duygularını açmak ''Kendini ortaya koyma'' riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;
''Onları başkalarına kaptırma'' riskini göze almaktır.
Sevmek ''Karşılık görememe''riskini
Yaşamak ise ''Ölme'' riskini göze almaktır.
Umutlanmak;''Hayal kırıklığına uğrama'' riskini
Çabalamak ise''Başarısız olma'' riskini göze almaktır...
Ama riskler yaşanmalıdır.
Çünkü hayatımızın en büyük riski, hiç risk almamaktır.
Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir;
Ama Büyüyemez, Sevemez, Değişemez, Hissedemez, Öğrenemez.
Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,
Bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.
Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür...
Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyler gördü. Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları. iyi öğrenim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar. Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen bebekler. Bu nedenle öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum.
Sizden tek dileğim şu: Öğrencilerinize insan olmayı öğretin. Çabalarınız; bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş Eichmann’lar yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarlarsa önem kazanırlar.