Gözü bozuk her insanın kullanması gereken nesnedir. Takması da çıkarması da bakımı da çok kolaydır. Göz rengini değiştirmek için kimse kullanmamlıdır , insanın suratına ölü bir hava verir bu.
(bkz: kankanın bihter yeşili lens kullanması)
numaralısını* kullandığımdır. aylık olan lenslerde, olur da bir gün zil zurna sarhoş gelip çıkarmadan uyursanız; ertesi sabah uyandığınızda lensin kuruduğunu, adeta göz bebeğinize yapıştığını hissedebilirsiniz. paniğe gerek yok. lens solusyonundan damlatın gözünüze ve o şekilde çıkarın.
Bugün takmaya başladığım nesne. Doktor bugün ilk deneme lensini sağ gözüme taktığında müthiş bir mutluluk yaşadım. Çok netti her taraf. Üstelik gözlükteki gibi sınırlı bir alan değil gözün görebildiği tüm alanı görebiliyorum artık. Ama çok çok ince olduğundan şuan nasıl çıkartırım onu düşünüyorum. Aylık lensmiş bunlar. Hergün yatmadan evvel çıkartmalıymış.
Lens takan yazar arkadaşların lens takma-çıkarma konusunda tecrübelerine danışılmasına..
1659'da fransa'ya geçmeden önce 1191-1237 arsında bu ülkenin parçası olan, ayrıca 862-1191 arasında flandre kontluğunun, 1237-1384 arasında artois kontluğunun, 1384-1482 arasında burgonya düklüğünün, 1482-1576 ve 1579-1659 * arası ispanya'ya, 1576-1579 arasında da ispanya'ya isyan eden ve daha sonra felemenk cumhuriyetine dönüşen birleşik eyaletlerin egemenliğinde kalmış kent.
gözü bozuk insanın mecburiyetten taktığı nesnedir. ancak sırf renk değiştirmek için takanlar, yav yapmayın etmeyin. her gün her gün tak çıkar, kabını yıka, yok takarken elini yıka, suyu değiştir, lensi temizle hedelerine 2006 senesinden beri illallah getiriyorum yav. göz numarasının ilerlemesi dursa da bir çizdirsek hayırlısıyla. kurtulsak şu beladan...
gözü bozuk olanlar için kutsallık taşıyan ancak gözü bozuk olmayıp sadece renk olsun diye takanların arkadaşları için tam bir eziyet olan minnacık şeyler.
amerika'daki kornea nakli ameliyatlarının yarısının hatalı kontakt lens kullanımı ile ilişkili olduğu bilgisi akılda tutularak, mecbur kalmadıkça takılmayan zımbırtı.
(bkz: gözüme bir şey kaçtı)
iğrenç anılarınız olmasına sebep olabilen ürün. eğer yanınızda lens solüsyonu yoksa ve lens gözünüze batıp gözyaşları içersinde kalmanıza sebep olduysa, aynı zamanda da 5 dakika sonra sınavınız varsa yapılacak tek şey lensi çıkarıp tükürüğünüzle temizlemektir. lensi tekrar göze takma aşamasında uzayan yapış yapış tükürük midenizi kaldıracaktır ama anlık bir kararla tekrar gözünüze taktığınız an tüm sorunlarınızın çözülmüş olduğunuzu görürsünüz.
bir genç kızın gizli defteri adlı edebiyatımızın temel taşı olan romanda serra, lens taktırmak üzere doktora gider. bundan sonrası bir yanlışlar silsilesidir. o zamanlar da gözlüklü olan ben bu kitabı okur ve optiğe gittiğimde kitaptan öğrendiğim bilgiler yüzünden rezil olurum. neden mi? haydi bakalım nedenlere:
1)serra doktora gözünün numarasının neden ölçüldüğünü, zaten gözlük numarası olduğunu sorar. doktorun cevabı, gözlükle göz arasında mesafenin olduğu, lensin gözün üstüne yapıştığı--aynen yapıştığı der--ve bunun önemli bir fark yarattığıdır. yalan söylüyorsun ipek abla, numara değişmiyor.
2)lense alışabilmek için yeşil cübbe giyip oturduğun, dört saate kadar uzatılabilen seansların olduğu ifade edilir. külliyen yalan ipek abla, ne seansı? şak diye takıyorsun.
3)lensten mercek diye bahsedilir. ulan hiç mi fizik bilmiyorsun, duymadın yahu? lens ne mercek ne, sağolsun bir yazarımız bahsetmiş kontakt lense kim mercek dedi şimdiye kadar?
4)lensin sürekli düştüğü, araman gerektiği ifade edilir. haydi bu olabilir, kitabı 1989 da yazmışsın, ki o zamanlar yumuşak değil sert lensler vardı ve bunlar düşebiliyordu. ama yeşil cübbeyi hiç duymadım yoksa cübbeli ahmet hocadan mı bahsediyorsun?
farklı fokal uzunluklarda ve farklı görüş açılarına sahip oldukları üzre; bazı lensler sabit odak uzaklığına sahipken, zoom lensler değişken odak uzaklığına ve görüş açısına sahiptirler. lensin kalitesindeki en belirleyici özellik, keskinlik ve ışık algılama hassasiyetidir, bilen bilir. hassasiyeti/kalitesi arttıkça, ücreti de artıyor bu meretin. ışık algılama hassasiyeti 1:1 olan bi lens satın alıyorsun misal, akabinde de küsküyü yiyosun maddi olarak, eheehe. bunun gibi yani. "bu kadar paraya değer mi?" dersen, "değer" derim abi, imza attığı işlere bakıp "mına bile kor hatta" diye amiyane ama tatlı bi tespitte bile bulunurum. lens önemli. önemli.
(bkz: suni göz)
göz rengini değiştirmek için takılan lensler, insanı yaratığa dönüştürme çabasından başka bir şey değildir.
yeminlen bakamıyorum gözlerine. kızlardaki zaten berbat, takan erkeklerin de gay olduklarına dair söylentiler var.
ilk defa takacaksanız; arka fon müziği barış manço'dan gülpembe'dir. biraz korkar biraz da heyecanlanırsınız. "ulan nasıl bunu gözümün üstüne koyacam?" dersiniz. daha sonra; tersini düzünü keşfedersiniz lensin. beyninize laf geçiremezsiniz, göz kapakları sürekli oynar. insanın kendi beyninin; kendi gözüne kendi parmağı* ile bir şey yapmayacağını anlatamaması da ilginç tabi. denersiniz, denersiniz. 1. lensi takarsınız bir gözünüze. garip bir görüntü oluşmuştur. bir göz görür, diğeri aynıdır. aynadan görmeyen gözünü kapatırsınız, sonra; "anaa, bizim şofben arçelik'miş" dersiniz. sonra diğeri için biraz daha kolaydır işiniz. ev ahaliainin karşısına çıktığınızda; gözleri yeni açılmış türk filmi karakterlerine benzetirler sizi. lensi ilk çıkardığınızda da gözlerinizin bozuk olduğuna inanamazsınız. ha derseniz ki; "ulan it kaç defa taktın, kaç defa çıkardın?" . taktım da henüz çıkarmadım.
bugün ben de girdim bu lens olayına hafız. o bana girmesin diye nasıl dua ediyorum bir bilseniz. (girmesin derken gözüme batmasın mealinde ahaha, ne fesatsın lan osman abi) ibne meredi gözümden çıkarıcam diye kıçımı yırttım resmen. bir ara "kızım sok parmağını gözüne kör ol bitsin bu çile gözlükmüş lensmiş lazermiş ko g*tüne" dedim, lakin sonra josh holloway'i ve gamzelerini canlı canlı görmediğimi hatırlayıp, "görülecek ve yaşanacak daha çok şey var ceni" diye kendime tokat attım. işte öyle.
ha, lensleri de çıkardım bu arada. şimdi özel solusyonlarının içinde dinlenip muhtemelen "yarın naapsam da ceninin gözüne batsam" diye plan yapıyorlardır. olsun lan. kör olmadan o meretleri gözümden çıkarmanın verdiği mutluluk sebebiyle osman abiyle birleşip bi sığıra girmeyi düşünüyoruz, maksat kurban olsun, maksat sevincimizi belli edelim. hem bayram da geliyor, sevaba gireriz fena mı.
ortalama 3-4 yıldır kullandığım ancak başlarda kullanmakta baya bir zorlandığım hededir.
aynayla bütünleşiyordum yahu ilk takacağım zaman, insanın içi bir garip oluyor. düşünsene abi, gözüne sokuysun incecik bişeyi; bir de tam gözbebeğine denk getireceksin yoksa batıyor filan. gece yataken çıkarıcaksın, yoksa gözüne yapışıyor, çıkarırken zorlanıyorsun.
gözlük kullanmak yerine lensi tercih eden bir bünye olarak memnunum ama ben lensten. belli zaman sonra alışıyosunuz takıp çıkarmaya, hem otobüse/dolmuşa bindiğinizde de buharlanmıyor. *