abd üssü değildir. afganistan'a giden abd uçaklarının lojistik destek almlarına izin verilmesi düşünülen rus üssüdür. ancak, abd üssü olmasa bile, lenin'in doğduğu kentte abd'ye böyle bir imkan sağlanması sosyalistlerin tepkilerini çekeceği gib, asıl tepki lenin'le ilgileri olmayan taliban'ın ve diğer radikal islamcı örgütlerin tepkilerine neden olacaktır.
eğer doğruysa devrim kazanımlarının kaybedildiğini, sovyetlerin yıkılmasının sadece amerika ve bazı amerika köpeklerine yaradığını gösteren olaydır. aynı şey bizim ülkemizde de olmakta amerikan üsleri tek bir şehrimizde değil bir sürü noktada bulunmakta. tabi bazı amerika itlerini ulyanovsk'da abd üssü olması mutlu edebilir sevindirebilir tabi kendi ülkesindeki üsse de ses çıkarmaz bu itler bu amerikan seviciliği ile.
mescid-i aksa'nın (kudüs) israil tarafından işgal edilmiş olması islamiyetin ne kadar bittiğini gösteriyorsa, lenin'in doğduğu şehirde amerikan üssü bulunması da komünizmin o kadar bittiğini gösterir!
günümüz rusya'sının amerika'dan çok da farklı olmadığını komünistler iyi bilmektedir. bu nedenle şaşırtmamaktadır. stalin bürokrasi (!) olarak tabir edilen şey yıkılalı en az 25 yıldan fazla bir süre olmaktadır.
türkiye zaten yaraklara gelmiş, kürt islam sentezi ile abd ve israil'in kuklası olmuş bir ülke.
50 milyon koyunu ile zaten bir umut vermiyor bizlere.
lakin ülkemizde kendilerini halktan soyutlayan, nerde ne kadar yavşak terörist varsa onlarla kanki olan tkp'lilerin toz kondurmadığı, yerlere göklere sığdıramadığı komunizm var ya. işte dikkat çekilmek istenen budur.
bizim tkp'lilerin mekkesidir ulyanovsk. ve abd'nin üssü bulunmaktadır burada.
lan ipneler.
önce gidin kabenizdeki amerikalıları temizleyin, sonra türkiye için birşeyler yaparsınız demezler mi insana.
hadi diyelim ki hepimiz komunizmi kabul ettik, tkp'ye oy verdik.
içinize sinecek mi bu durum.
ne diyeceğiz türkiye'deki abd'lilere.
"siktirin gidin" diyeceğiz.
peki bu abd'liler bizlere demezler mi "lan ipneler bizim ulyanovsk'ta bile üssümüz var" diye.
tkp türkiye'de iktidara gelmek istiyorsa, iktidar yürüyüşüne ulyanovsk'tan başlamalıdır. ancak bu şekilde samimiyetlerine inanabiliriz.
stalin bürokrasisinin yıkılmasının üstünden en az 25 yıl geçtiğini bizlerde biliyoruz tabi. örnek olarak gösterilen bürokrasi daha çok bugünkü olayların sebebini anlatabilmek adına söylenmiştir. yoksa 50 yıl öncede yaşadığımızdan değil tabii.
tkp'nin kabesinin rusya olduğunu sananlarca atılan iddia. sovyetlerin yıkıldığından sanırım bunların haberi yok. tkp'liler sovyetçidir ki o sovyetçi olan tkp de bugün tkp olarak bilinen sip grubuyla alakasız bir partidir. o partinin devamı şu an igd'dir. bilmeden atıp tutmak doğru bir davranış değildir.
islamiyetin bitişiyle komünizmin bitişini birbiriyle kıyaslamak da emin olun bir çok komünisti amacından çevirecek bir uyanıklıktır. zaten bilimsel olmayanları elemiş oluruz, iyi bir şey bu lan.
komünizmin özü diyalektiktir. diyalektik bilimdir; çünkü birtakım bilimsel buluşlardan yola çıkarılarak ortaya çıkmış kuralların bütünüdür.
örneğin diyalektik, quantumdan yüzyıldan fazla bir süre önce "maddenin hareketsiz, hareketin de maddesiz olamayacağını, belirtmiştir. bugün bilimsel bilgisi olan herkes atomların uzay boşluğunda tam olarak yerinin saptanamayacağını bilir.
bu nedenle komünizmin bitişi ancak bilimin bitişiyle mümkün olabilir. bilimin diyalektik kuralları bırakmasıyla çürütülebilir.
dinin bilimsel olmadığını iddia etmek de doğru değildir. din sosyal bilimler içerisinde önemli yer tutar. sadece sosyoloji alanında değil, psikoloji, felsefe gibi alanlara da sıçrar. dinin bilimsel olmadığı, bu yüzden doğru olmadığı ve yok olmaya mahkum olduğu fikri; yalnız onun bağlı bulunduğu öznel koşulların varlığında bunu gerçekleşebileceği gerçeğini yadsır. yani din, baskıcı toplumlarda gelişiyor, refah toplumlarda azalma eğilimi gösteriyorsa; bu, dinin de sosyal bilimler dalında birtakım etkenlere bağlı olduğunu gösterir.
bize diyalektik dersi vermeye çalışanlar biraz daha çalışsınlar(!) kaldı ki öncelikli sorunumuz din değil de sınıf sorunudur, bunun temeli de denildiği üzere diyalektiğe dayanır, yani çelişkiye. dinin ortaya çıkış koşulları bellidir, tarihi baştan yazmanın anlamı yok, neyse odur. kaldı ki herkes istediği dine inanmakta özgürdür, sosyalistlerin her konuda olduğu gibi bu onuda da bir despotizmi söz konusu değildir. zaten sosyalizm dediğiniz şey tüm baskıları ortadan kaldırmak için tasarlanıp uygulamaya geçirilen bir ideolojidir. sosyalistlerin iddia ettikleri,; sınıflar ortadan kalkınca dine zaten gerek kalmayacağıdır. yoksa ''sen herhangi bir dine inanamazsın kalleş'' diyerekten kimseyi katletmişliği yoktur, varsa da onlar sosyalist değil oportünisttir.
---
- MARKSiSTLER DiN SORUNUNA NASIL YAKLAŞIRLAR -
Marksistler, herhangi bir doğaüstü varlığın olmadığını kanıtlayan felsefi materyalizme dayanırlar. Kural olarak her marksist ateisttir. Yaşam ve evren için bu türden ilahi açıklamalara gerek yoktur, özellikle de günümüzde. Bilim, insanın milyonlarca yılda geliştiğini ve yaşamın kendisinin inorganik maddelerden evrildiğini ispatlamış durumdadır.
Felsefi bakış açısından Marksizm dinle bağdaşmaz olsa da, bizler dini bastıran veya yasaklayan her düşünceye karşı çıkarız. Bireyin herhangi bir dinsel inanca sahip olma ya da inanmama özgürlüğünü savunuruz. Bizim söylediğimiz, dinle devlet arasında köklü bir ayrılık olması gerektiğidir. imamlar devlet görevlisi olmaktan çıkarılmalı, dinsel kurumlar devlete bağlı olmamalı, Diyanet işleri Başkanlığı lağvedilmeli, devlet dini eğitim vermemeli, kimlik kartlarından din hanesi kaldırılmalıdır. insanlar eğer dinsel etkinliklerini yürütmek istiyorlarsa, ibadet yerlerini yalnızca cemaatin katkılarıyla desteklemelidirler. Herkes istediği dini savunmakta ya da dinsiz olduğunu açıklamakta özgür olmalıdır.
Dinin çağımızın temel sorununu gizlemesine izin verilmemelidir. Bizim ilk ve en önemli görevimiz, insanı köle haline getiren sermaye diktatörlüğüne son vermek isteyen herkesi mücadele içinde birleştirmektir. Marksistler, dindar olanlar da dahil tüm işçileri kapitalizme karşı mücadeleye katmak için uğraş vermelidirler. Bizler bu işçilerle aramıza engeller dikmeyiz, aksine sınıf mücadelesine etkin bir şekilde katılmaları için onları teşvik ederiz. inanan bir işçinin, sosyalizm için mücadele vermeye istekli olduğu ama dini terk etmek istemediği durumlarda kesinlikle onu dışlayıcı bir tavır almayız. Leninin de açıkladığı gibi Marksistler, işçilerin dinsel inançlarına karşı yapılan en küçük hakaretin dahi kesinlikle karşısındadırlar.
Felsefi materyalizmin gerçek simgesi olan yaşam sevgisinin, yaşadığımız dünyayı değiştirmek ve insanların yaşamlarını iyileştirmek için tutkulu bir arzuya yol açması gerekir. Din bizlere gözlerimizi göklere dikmemizi öğretirken, Marksizm yeryüzünde daha iyi bir yaşam için mücadele etmemizi söyler. Marksizm, insanların kendi yaşamlarını dönüştürmek ve insanlığı gerçek itibarına ulaştıracak bir toplum yaratmak için mücadele etmeleri gerektiğine inanır. Bizler, insanların sadece bir hayatı olduğuna ve kendilerini bireysel olarak değil tüm bir insan toplumu olarak bu hayatı güzel ve tatmin edici kılmaya adamaları gerektiğine inanıyoruz. Yeryüzünde (ve belki gelecekte uzak yıldızlarda da) cenneti kendi ellerimizle kurmak ve tatmak mümkünken, bir öteki dünya cenneti hayaliyle kendimizi avutmak niye?
islam mescid-i aksa'nın işgaliyle tabi ki bitmeyecektir, tıpkı lenin'in doğduğu şehirde abd üssünün kurulmasıyla komünizmin bitmeyeceği gibi... buradaki örnek kıt kafalı bazı ülkücülerin kendinden çıkarım yaparak daha kolay anlamalarını sağlamak için kullanılmıştır. fakat bu sefer de troçkistlerin kafası karışmış!
sözlerine "lan ipneler" diye başlayan hiç kimse komünistler hakkında genel geçer yargılarda bulunmamalıdır.
din hakkındaki fikirler içinse söz lenin'e bırakılmalıdır, lenin'in deyimiyle oportünist olan troçkistlere değil:
''buradaki örnek kıt kafalı bazı ülkücülerin kendinden çıkarım yaparak daha kolay anlamalarını sağlamak için kullanılmıştır.''
bu cümleden sonra kafamızın karıştığını kabul etmekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor hakikaten. tabi tanışıklık olmayınca söylenilen şeyleri marksizme karşı bir söylem olarak görmemiz de doğaldır, tabiidir, yadırganmamlı. fazla saldırganlaştık belli ki.
lenin bir taşra çocuğuydu. abd'nin dünya üzerinde birçok ülkede veya stratejik alanda üssü olmasına rağmen özelikle lenin doğduğu şehirde yada taşrada üst kurmasının koministleri yada rusyayı takmıyorum demesi değildir. abd bence lenin doğduğu taşrada üss kurmasının siyasi meil vermek amaçlı değildir. rusya sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinin yıkılmasıyla bağlılığının olmadığını gösteren politika yürütmeyi tercih etti. lenin heykelleri yıkıldı orakla çekiç kaldırıldı bu defteri kapatmak istediler çünkü sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği yıkılınca 1970 ten sonraki hükümetin süuçu olmasına rağmen onlar kominizimi suçlamayı tercih ettiler. hınçlarını kominizimden çıkardılar. halk kominizim yüzünden yok olduğunu düşünürken sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği kurucusu olan lenini önemsediklerini gösteremezlerdi. rusyanın bir ideali vardı bu asyanın hakimi olmak. rus hükümetinin cevap veremeyeceği eyer veririse bir iç sorun yaşayacağını bilmesinden dolayı sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği kurucusu olan yoldaş leninin doğduğu taşrada üskurmuşlardır. budurum bir kominist olarak beni çok üzmektedir.
piskominist değilim, ama dün gece bu başlığı görme hatası ettiğimden beri üs ile lenin arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışıyorum, ama olmuyor sayın seyirciler. "uludağ sözlük'tür, olur böyle şeyler" diyorum. alıştım nitekim.
Dunyanin degisiyor olduguna dair onemli kanitlarindan biri diyebiliriz bu durum icin. Obamanin dogdugu yerlerde de var abd ussu, ama belki birgun amerikanin gobeginde de rus ussu cin ussu gorebiliriz. bunu kim bilebilir.?