en az 3o yaşında olan bayan yazar. kendisiyle hiç muhabbetimiz olmadı fakat nickaltı belli ediyor olgun biri olduğunu. zaten ben yaşlarda olup da olgunlukta zirve yapmış kadın olamaz. hayırlı yazmalar ablacım.
"bir kulağından girip öbüründen çıkmak" diye. ingilizler buna "pass over someone's head" diyorlar, italyanlarsa önce bir kulağını gösterip inserire, sonra diğerini gösterip uscita diyorlar. ben en çok italyanların gösterimini seviyorum ancak ülke ve kültürden bağımsız olarak hepsi aynı anlama geliyor.
konuya girmeden önce teknik altyapıyı oluşturdum şimdi erkekleri anlamak üzerine düşüncelerime geçiyorum.
evet azizim, erkekler anlaşılmaz. hakkaten bak. bir şey varsa yokluğunu, yoksa varlığını savunur dururlar. kemal kılıçdaroğlu siyaseti gibidir erkekler. maksat sadece muhalefettir.
ama biz ne yapmalıyız ona değinmeliyim burada.
birincisi bunu kabullenmeliyiz.
yapacak bir şey yok ne yazık ki. yani neticede olan olmuş, şimdi evladın babasız mı büyüsün tabi ki hayır. *
peki kabullenmek dışında ne yapacağız.
inserire-uscita yöntemini kullanarak tehlikenin geçmesini bekleyeceğiz. moral bozmak yok, zaten erkek milleti her şeyden sıkılmaya çok müsait. şikayetçi tavrının üzerine gitmezsen, zamanla o hallerinden kendisi bile sıkılacaktır.
ha, şunu da söylemeden geçemeyeceğim sevgili kardeşim, o yemekleri bana yapsan, keyifli bir sohbet eşliğinde hepsini yerdim. sen mutlu ben mutlu. hatta erkekleri çekiştirir, canlarına okurduk hepsinin.
senin hatan, beni çağırmadan gidip onca güzelim yemeği eşine yapmış olman. adama ekmek arası sucuk versen daha mutlu olurdu. bir daha böyle bir hata yapmamanı temenni eder gözlerinden öperim. *
o anlayamadıysa benim durumum gayet normalmiş o zaman.
erkek 'kısmısı' hep aynı.
kendimden misalle bu tezi destekleyecek olursam:
bizim oturduğumuz ev 4+1 ve afedersin hayvan gibiydi. temizlikti, yemekti, çamaşırdı yetişemiyor ve şikayet ediyordum haliyle. eşim de benim kadın olmadığımı ima ediyordu. erkek haliyle beni bin kere alıp satacağını iddia ediyordu. şimdi ayrıyız , malum şahıs o evde oturmaya devam ediyor. tahmin edersiniz ki evi b*k götürüyor.
-ne oldu, zormuş değil mi bu evin işi?
+yok olm, sen gittiğinden beri ben neler çekiyorum haberin var mı?
-e depresyondasın diye kumanda mutfakta, tencere oturma odasında, kıyafetlerin yatağın üzerinde ve şampuanın misafir odasında tabii. haklısın.
+ben depresyonda olmasam senden fazla avrat olurum şu evin işinde.
can çıkar huy çıkmaz işte.
madem pis değilsin, o evin hali ne?
madem pissin, benimle zorun ne?
madem depresyondasın, gel barışalım?
madem barışmazsın, depresyonun lüzumu ne?
o yüzden erkek milletini anlamayı bıraktım ben.
ablacığım sen o yemekleri bize hazırla. takılalım hatun hatuna.
sarışın, mavi gözlü, vücut ölçüleri oldukça iyi olan, baba tarafından ispanya, anne tarafından italyalı, kültür yanardağı gibi güzel bir yazar arkadaşımız. ismi de betül.
nick altında altın günü düzenlenen yazar. abi şu yazıların uzunluğuna bak. dedikodu yapıyolar, yemeklerden bahsediyolar, erkekleri çekiştiriyolar. ne ayıp bir şey. teessüf ettim ya. ben bi' patates salatası alırım varsa. bi' iki mercimek köftesi de fena olmazdı.
astrolojiden yararlanarak muhteşem karakter tespitleri yapan,
hoş sohbet, yardımsever, öğrenmeye meraklı..
dertleşmesini ve dinlemesini çok iyi bilen..
ileride gerçekleştireceği hayalleri olan..
iyi bir anne ve eş..
kısacası sözlüğün kalitesine katkıda bulunan muhterem yazardır kendileri..
Yüzünde gülücüklerin eksik olmamasını temenni ettiğim güzel insan. Bu ortamda yazdıkları okunacak az sayıdaki kullanıcılardan biri.
Kızı apayrı bir şirinlik Zaten.