- 2004 yılında 54 maçta 43 gol attı.
- 2005 yılında 56 maçta 33 gol attı.
- 2004 yılında Copa America Altın Top ve Altın Ayakkabı.
- 2005 FIFA Konfederasyonlar Kupası Altın Top ve Altın Ayakkabı.
Depresyona girmemiş bir Adriano henüz 22 yaşındayken bunları yapabiliyordu.
cm 03/04 te bonservisinin yarısı parma'da yarısı inter'de olarak başlayan futbolcu , ulan o parma da ne takımdı be , frey bonera p.cannavaro m.ferrari gilardino adriano zaten her takımda 11 oynayabilecek adamlardı , bunlara bir de morten gamst pedersen falan alırdık canavar gibi takım olurdu sonra gelsin serie a kupası , kovulsun inter'in milan'ın juve'nin hocaları falan , peeh ne günlerdi be.
brezilya forvetleri içerisinde ronaldo ile beraber benim gördüğüm en iyisiydi. inter'de bir dönem tartışmasız dünyanın en iyi topçusuydu. sonra zirvedeyken bir şeyler olmaya başladı bu adama, kayboldu gitti... kendisini harcadığına en çok üzüldüğüm adamlardan biridir. bunun parma'daki kankası adrian mutu da kendini harcayanlardan...
Tüm zamanların en troll golcülerinden biriydi, fernandao gücünde bruma hızında hamit altıntop şutları çeken bir abimizdi birde dribling yeteneği vardı ama ona ligimizden örnek gösteremiyorum malesef. özetle adamda genellikle birbiriyle çelişen her türlü özellik vardı sonra kafayı birşeylerle bozdu alkol, uyuşturucu derken göbek oldu bebek reyiz oldu tosun paşa.
Edit: early grey dribling için gökhan töre dedi çok da iyi dedi.
tüm zamanların en komple forvetlerinden biriydi. gel gelelim o efsane olmak dururken güzel bir anı olarak kaldı hafızalarda. çok teknik ve güçlüydü. o zamanlar ondan daha sert topa vuran forvet yoktu. inanılmaz güçlü fiziğine rağmen ağır da değildi ve çok iyi adam geçerdi. şut çeker gibi kafa vururdu. süper frikik atardı. kendini bitirmeseydi de efsane olsaydı keşke diyor insan kendi kendine.
Bi aralar kalaşnikof tüfeklerle poz verdiği bir fotoğrafı yayımlanmıştı. Kariyerinin zirve yıllarını gördüğü 22-23 yaşlarında gerçekten çok tehlikeli bir forvetti. Sakatlıktan sonraki Ronaldo ayarında futbol oynuyordu. Ama kariyeri yıldırım hızıyla dibi gördü.
tabi ki 2005 konfederasyon kupasında çakma avrupa şampiyonu yunanistan'ı fena marizledikleri(3-0 bitmişti) bir maç vardı ki adriano'nun sağ çaprazdan hiç beklenmedik bir anda güm diye koyup nikopolidis'i o dar açıdan fena avlamasıyla hatırlanır, bir de juninho'nun harikulade frikik golüyle tabi. ha 4-1'lik unutulmaz finalde arjantin'e çok fena itelediği açılış golü de unutulmasın tabi, vurdu mu bayılıttığı zamanlardı.
şimdi bu adriano kardeşimizi severdim ben de 2004 senesinde san siro'da golsüz biten internazionale-valencia şampiyonlar ligi maçında caneira'yı şöyle güzel bir çift yumrukla komaya sokup kırmızı kartı yemesi bende derin nefret uyandırmıştı. pozisyonda haklıydı aslında bizim cj. caneira'yı günahım kadar sevmem, aç gelse kapıma bir tas çorba vermem ona da bir inter antipatisi ve valencia taraftarlığı bunlara yol açtı. tabi bunun evvelinde 2001-2002 ve 2002-2003 sezonlarında sırasıyla uefa kupası çeyrek finalinde ve şampiyonlar ligi çeyrek finalindeki elenmeler var ki yarasaların özellikle ilkinde mestalla'da vitaminsiz ventola'dan yediği golle elenmesi ağrıma gitti. 2007'deki o herkes tarafından malum maçlarda olanlardan sonra da avrupa'nın iki güzide kulübünün kendi arasındaki rekabetin karagümrük-kasımpaşa rekabetine dönmesinin haklı gururunu yaşıyorduk, neyse.
adriano diyorduk, valencia inter dövüşüne döndü bu yazı. adriano'yu sevelim, sayalım, unesco mirası sayalım ama caneira'ya vurmayacaktın thug boy, öyle işte.