j c g 'ın 4 kitaplık serisinin belki de en kötü kitabı..ama ne kadar durum böle de olsa belli biyerden sonra insanı öyle bi sürüklüyo ki yemeden içmeden kesiliyosunuz..adam öyle de bi adamdır yani..*
bir bireyin kendisiyle ilgili gerçeklerin peşine düşmesini, cinayetler ve yasadışı ticaretin ön planda yer aldığı bir kurguyla anlatan jean christophe grange romanı. grange' nin diğer romanlarında olduğu gibi, sınır tanımayan gerçekçilik ve temposu hiç düşmeyen gerilim bu yapıtta da yer bulmaktadır.
jean christohe grange in resmen döktürdüğü muhteşem kitaptır. bir olayın kurgusu bu kadar mı güzel anlatılır. kitaplarla arası iyi olmayan insanlara bile okuma alışkanlığı kazandırabilcek şaheser*.
asmis kitaptir.baslarda turkiyeden,istanbuldan sozederken duyulan sevinc,kahraminin bir anda izmire gelmesi,burdan taksiyle adaya gecmesi sonucunda katlanarak artmistir lakin bu kitabin kucucuk bir ayrintisidir.sahane kurgusuyla bayilirak okudugum,iki gunde bitirdigim kitaptir.
bir jean-christophe grange kitabıdır. kitapta orta afrikadan avrupa ya yapılan sıradışı bir elmas kaçakçılığı anlatılıyor.
elmasların her göç mevsiminde leyleklerin bacaklarındaki torbalarla gümrük sıkıntısı olmadan elden çıkarılması fikri gayet normal işlerken kuşbilimcinin ölmesi işlerin bozulmasına neden olur ve hikaye böylece başlar.
Jean Christophe Grange tarafından yazılmış bir kitaptır. Kitabın kahramanı; Louise adında, 32 yaşında, tarih ve felsefe eğitimi almış, anne baba ve abisini bir trafik kazasında kaybettikten sonra diplomat bir çift tarafından büyütülmüş genç bir adamdır. Ailesi Max adında bir kuşbilimciye oğullarından söz ederek araştırmalarına yardımcı olması için onu düşünmesini söyler. Max bu teklifi kabul eder, Louise ile görüşür ve ondan leyleklerin göç yollarını takip etmesini ve her yıl düzenli olarak göç yollarını takip eden leyleklerin neden bu sene bir bölümünün gelmediğini öğrenmesini ister...
acaba böyle bir kaçakçılık işi olmuş mudur diye düşünmeme sebebiyet veren kitap. grange in sadistliği zirve yapmıştır.yine de şeytan yemininden sonra su ana kadar okudugum en güzel kitabıdır.
grange'nin insanı afrika'da sanki dolaşıyorsunuz hissi veren kitabı. bu kitap, gariptir ki benimle hiç bir alakası olmadığı halde bilinçaltımda yer etmiştir. ne zaman leylek görsem aklıma afrika geliyor. yaktın beni granje. *
kurgusu ve de olayların iç içe geçmiş yapısı sayesinde sonuna kadar soluk soluğa okunan, okurken okur içinde leyleklere karşı içten içe bir saygı oluşmasını sağlayan polisiye, psikolojik gerilim türü kitaplar arasında en başarılı örneklerinden biri.kitabın sonlarına doğru grange'ın zekasına hayran olmamak içten değil hikayenin akıcılığı içinde önemsiz gibi gözüken bir çok ayrıntı maceranın nihayete ermesine yaklaşmasıyla birlikte adeta bir puzzleın parçaları gibi birbirini tamamlıyor.
yazar bu kitabı yazarken sanki ordaymış gibi. hatta sankisi fazla, böyle bi hayal gücü olamaz, kesinlikle kitapta anlatılan çetenin bi üyesidir bu yazar.