Truva kralı Priamos'un oğlunun prenses helenayı kaçırmadan bir gece önceki stressinden mütevellit oluşan gaz sancısı. sabahı zor etmiş ve çok sıkıntılı bir gece geçirmiştir.
edit: başlık başıma kalmış yapılır mı bu?
tamam tamam 19. yüzyılın en önemli fransız şairlerinden Charles Baudelaire in elli parçadan oluşan düzyazı şiirlerini barındıran eseridir.
charles baudelaire'in düzyazı şiirleri eserlerini kapsayan çalışması. "petits poemes en prose" olarak da bilinir. ilk başlarda le figaro'da yayımlanmıştır. le figaro, 4 bölüm yayımladıktan sonra baudelaire'in çalışmasını, adında "sıkıntı" kelimesi geçtiği için yayımlamayı durdurmuştur. sanki baudelaire'in çok da umrumdaydı. neymiş sosyal hayatın fazlaca dikkatini çekiyormuş? ki sonradan seri olarak yayımlandı.
'öyle hoş duyular vardır ki, dalgaları yoğınluklarını önlemez.'
'bir düellodur, güzeli incelemek; sanatçıyı yere sermeden önce dehşetten haykırtan bir düello.'
sanatçının duası-paris sıkıntısı
'yalnızlığı kalabalıkla doldurmasını bilmeyen kişi, telaşlı bir kalabalık içinde yalnız olmasını da bilmez.'
'yalnız ve düşünceli gezgin, karşısına çıkan tüm uğraşları, tüm sevinçleri, tüm yoksunlukları, kendininmiş gibi benimser.'
kalabalıklar-paris sıkıntısı
'ruh ne denli hırslı, ne denli inceyse, düşler de gerçekleşebilecek olandan o denli uzaklaşır. her insan kendine yetecek ölçüde afyon taşır içinde, durmamacasına yenilenen bir afyon.'
yolculuğa çağrı-paris sıkıntısı
-kendi kendimden de, başka hiç kimseden de hoşnut değilken, gecenin sessizliğinde, yalnızlığında, kendimi bağışlamak, biraz da gururlanmak isterdim.
-her yanda sevinç, kazanç, eğlence; her yanda ertesi gün de bir ekmek yeme güveni;her yanda canlılığın taşkın patlayışı. burada salt yoksunluk, dehşet tam olsun diye de karşıtlığı sanattan çok yoksulluktan kaynaklanan, gülünç paçavralarla gülünç bir kılığa girmiş yoksunluk. gülmüyordu düşkün adam! ağlamıyordu, oynamıyor, el kol sallamıyor, bağırmıyor, yalvarmıyordu, sevinçli ta da acılı hiçbir şarkı söylemiyordu. dilsiz ve kımıltısızdı. her şeyden el çekmiş, her şeyden vazgeçmişti. yazgısını tamamlamıştı.