"Insanların artık bir şeyi anlamak için vakti yok. Onlar her şeyi hazır alarak satın alıyor. Dost satan dükkanlar olmadığı için, insanların dostları da yok."
Küçük Prens
Excerpt
"Çölü güzel yapan dedi Küçük Prens bir yerlerde bir kuyuyu gizliyor olması."
"En iyi, yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez."
A.d.S.E.
Birçok dilde çevirisi olan, dünyada en çok satılan kitaplar arasında yer alan Saint-Exupéry eseri Küçük Prens.
--spoiler--
“Yaşam, bize bütün kitapların öğrettiğinden daha çoğunu öğretir. Çünkü yaşam, bize karşı direnir. insan, ancak engellerle karşılaşıp onları aşmaya çalıştıkça kendini tanıyabilir.” Saint-Exupéry
--spoiler--
ilk önce sadece Mavi Bulut yayınlarından çıkan, daha sonra telif süresi bittikten sonra diğer yayınevlerinin bunu fırsat bilerek bastıkları, neredeyse her yayınevi tarafından basılan mükemmel ötesi kitap.
En iyi çevirisi Can Yayınları'ndan olup, Cemal Süreya ve Tomris Uyar gibi iki önde gelen isim tarafından çevrilmiştir.
“(…)’Ama yargılanacak kimse yok ki burada!’ dedi Küçük Prens. ‘O halde, kendi kendini yargılarsın sen de’ diye yanıt verdi kral. En zoru budur. Kişinin kendi kendini yargılaması, başkalarını yargılamasından çok daha güçtür. Kendi kendini yargılamayı beceriyorsan, hakikaten bilge bir kişisin demektir.
‘Ne tuhaf bir gezegen bu!’ diye düşündü bunun üzerine Küçük Prens. Kupkuru, sipsivri ve çok tuzlu. insanlarda da hayal gücü yok.
Bütün tavuklar birbirine benzer, bütün insanlar da birbirine benzer. Ama dost satan bir satıcı olmadığından, insanların dostları da yok artık. En iyi, yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.”
Büyüklere, “Kırmızı tuğlalı bir ev gördüm. Pencerelerinde sardunyalar, çatısında güvercinler vardı” derseniz, bu evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara denilmesi gereken şey şudur “Milyonluk bir ev gördüm.” işte o zaman “Ah ne kadar güzel” derler.
Bu akşam annemin ısrarı ile okumak başladığım ve bitirdiğim; sanırım sosyal medya popülaritesi sebebiyle önyargılı olduğum öyle aman aman da sevmediğim ama keşke 15li yaşlarımda okusaydım çok bayılırdım dediğim kitap. duyar sahibi olmayan insanlar için ders verici niteliği var evet, bazı cümleler tokat gibi gelip kulağınızda çınlayabilir evet ama sanırım bunun için ya yeni yetme olmalısınız ya da sığ bir kalbiniz olmalı.
''insanların hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yok. her şeyi dükkandan hazır alıyorlar. ve arkadaşlar dükkanda satılmadığı için de hiç arkadaşları olmuyor.''
hükmetme delisi kral, görevini sorgulamayan lamba yakan adam, herşeye sahip olmak isteyen iş adamı gibi örneklerle inceden inceye günümüz insanların potre ve eleştrisi sunan çocuk kitabına görünümlü yetişkinlere yönelik kitaptır.
Milyonlarca, ama milyonlarca yıldızdan yalnızca birinde bulunan eşsiz bir çiçeği seven bir insan varsa bu insanın yıldızlara bakarken mutlu olması yeterlidir.
önce kitabı okuyup sonra filmi de izlemenizi tavsiye ederim. çünkü filmde birçok şey eksik. ayrıca kitabı okuduktan sonra yazarın hayatını da okumak kitabı benim için daha da ilginç kıldı. çünkü yazar bir pilot ve uçak kazasında ölüyor. bu da hikayesini daha da gerçekçi kılıyor. insan tüm bunlar gerçekten oldu mu acaba diye şüpheye düşüyor bir nevi.
ben filmi de beğendim. filmin kurgusu asıl hikayeden biraz farklı ama ilginç ve bana çekici geldi.kısacası küçük prensi film olarak da izlemek hoşuma gitti, tavsiye ederim.
"bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seviyorsanız, geceleyin yıldızlara bakmak hoştur. ve geceleri gökyüzüne bakarsın. herşeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana.. belki böylesi daha iyi. yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin.."
"büyükler sayılara bayılırlar. diyelim, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız; asıl sorulacak şeyleri sormazlar. sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. kaç yaşında, derler, kaç kardeşi var? kaç kilo? babası kaç para kazanıyor? bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
deseniz ki: "kırmızı kiremitli, güzel bir ev gördüm. pencerelerde saksılar, çatısında kumrular vardı." bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. ama "yüzbin liralık bir ev gördüm" deyin, bakın nasıl: "aman ne güzel ev" diye haykıracaklardır."
diyerek gerçekleri yüzümüze vuran kitap.. hala en sevdiğim..