davul ve zurnayla ve aynı zamanda halay çektirerek sitem ettiren türküdür.
yazar turkude lé hanımdan yüz bulamadığından yakınmaktadır ve o kadar caresizdir ki artık en üst merciiye
basvurmayı dusunur durumdadır. koskoca pasa degil mi o kadar memleket meselesini cozuyor benim derdim ona cıtır cerez gelir diye dusunmektedir. simdi yazar asık üstelik karsılık da bulamamamış, haliyle kafasına odunla vurulmus bir balık kadar anca düşünebiliryor o yüzden hor gormemek lazım sayın okuyucu.
tamam gideyim de hangi vakitte gitmek lazım pasa da mesgul adam sonucta der kendi kendine.
tüm bunları dusunurken efkarından bir yandan da göğsune vurmaktadır ancak ne var ki yine de sevmek güzel olsa gerek; üzülürken bir yandan da halay çekmektedir.
ayrıca yüz bin beş yüz elli kez lé Lé lé lé lé lé hanım demesinden de anlıyoruz ki sevdiceğinin ismini telefuz etmek bile yazarı mutlu etmeye yetmiştir.
iste bir edebiyat sınavı sorusu edasıyla acıkladığım su turku bende bu cağrısımları yapmıştır sozluk daha da bir diyeceğim yok.*
iç yakan bir ezginin günlüğü&hakan yılmaz çalışması. düğünlerde çalınan versiyonuyla kesinlikle karıştırılmamalıdır..
hani olur, bu türküyle uyandım ben sabah, loop'a aldım daha da yaksın diye..
mardin kapı şen olur
dibi değirmen olur
buralarda yar seven
vallahi verem olur
le hanım ley hanım ey
sormirsen heç halım ey
göğsüme vura vura
çürüttüm sol yanım ey
mardin kapı bahçalar
yar oturmuş saz çalar
o yarın kaşı gözü,
ciğerimi parçalar
le hanım ley hanım ey
sormirsen heç halım ey
göğsüme vura vura
çürüttüm sol yanım ey