laz fıkrası

    1.
  1. Sirke Vergisi
    istanbul'da, Padişah sarayındaki mutfakta sirke küpleri devrilmiş, sirkeler dökülüp ziyan olmuş. Padişah bu nedenle buyruk çıkarmış:
    "- Halka sirke vergisi yükleyin. Zararı böylece giderelim" demiş. Çhala köylüsü Laz'dan vergi istenince çok gücüne gitmiş bu. Doğruca istanbul'a gitmiş. Saray bahçesine girip cins köpeklerden birini yakalamış. Basmış odunu köpeğe. Köpeğin cıyaklamasını işiten padişah balkondan bakmış. Bakmış ki ne görsün? Adamın biri habire köpeği sopalıyor.
    "- Bre herif ne istersin o masum hayvancağızdan" diye azarlamış onu. Laz da lafını geciktirmemiş:
    "- Çhala'daki ayılar bağımızı bostanımızı mahvettiler. Bu burada yan gelmiş yatıyor" demiş. Buna sinirlenen padişah:
    "- Bre zındık, senin Çhala'nda ayılar zarar açtı diye istanbul'daki köpeğin ne suçu var" demiş. Laz taşı gediğine koymuş hemen:
    "- Peki senin istanbul'daki sarayında sirke küpü devrildi diye Çhalalı Laz'dan sirke vergisi alıyorsun. Onun ne suçu var?" demiş.
    1 ...
  2. 2.
  3. --spoiler--
    bugün bi arkadaş anlattı, çok hoşuma gitti. bi laz fıkrası anlattı. laz hep diyormuş ki çevresine, "bak ben hastayım, ben hastayım, ben hastayım" diyormuş, kimse dinlemiyomuş kendisini. "ben hastayım, ben ölecem, bana bakın"...

    sonra demiş, "ben ölürsem mezar taşıma böyle yazın." mezar taşına yazmışlar: ben hastayım dedim dedim bana inanmadınız, bak ne oldu şimdi?

    heheh. ha? yani, bizim lazın mezar taşında öyle yazıyormuş. ben hastayım dedim dedim bana inanmadınız ne oldu şimdi? gördünüz mü?
    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük