irmik: yani o evde olanlara akıl sır ermiyor..
laz bakkal: hangi ev?
irmik: lütfiye'lerin evi.
laz bakkal: hangi Lütfiye?
irmik: yahu terbiye hanım'ın kızı yok mu?..
laz bakkal: var mı?
irmik: var tabii yahu.. lütfiye, hani abisi var mükremin..
laz bakkal: lütfiye mükremin'in bacısı mı?
irmik: evet..
laz bakkal: hangi mükremin?
irmik: yahu bizim belalı kuru mükremin var ya.. senin çırak devamlı onların evinde ya.. hangi çırak deme indiririm kafana bir şey!..
laz bakkal: haa, sen benim tombalak çırağı diyisin..
irmik: hah.. işte o da, postacı da herkes lütfiye'nin evinde..
laz bakkal: hangi lütfiye?
irmik: yani laz bakkal ettin güzelim dedikodunun içine!.. **
defter ciltlemek için para bandı olarak bilinen bant yerine yara bandı vermesi ve ısrarla ikisinin de yapıştırıcı özelliği olduğunu söylemesi, diş macunu yerine, o da tüpte olduğu için gibbs adında bir erkek traş köpüğü vermesi ve benim onunla diş fırçalamaya çalışmam ile kuduz gibi ağzımın köpürmesi şeklinde sonuçlanan vakalar ile 80'lerin laz bakkalı ekolü bizim mahallemizde yaşıyordu. tuvalet kağıdı isteyenlere zımpara kağıdı verdiğine tanık olmadık ama son derece enteresan bir adamdı, yaşıyorsa selametler, öldüyse rahmetler.
bakkalın karısı samsunlu yani laz diye bakkal da laz oluyor amk. nasıl işse. ayrıca mahallenin büyük kısmı bu bakkala gider. kısacası her bakkal bir laz bakkal olmayı hayal eder ileride.