şu saatte, beni sesiyle bir bebek gibi saran adamdır. ölen yüzlerce yıldızın içinde, parlamayan küçücük bir yıldızdı o. ancak onun hayranları bilebilir bu mükemmel sesin, gerçekteki tek yıldız olduğunu. o bir melektir şimdi, sesiyle diğer dünyayı mükemmelleştiriyordur.
hem sesiyle, hem yazdığı şarkı sözleriyle insanın içini titreten mükemmellik.
hayatımda duyup duyabileceğim en iyi vokallerden biri. keşke ölmeseydi, bizi sesinden, asi şarkılarından mahrum bırakmasaydı dediğim kişilik. onu çok geç tanıdım malesef, daha erken tanımayı isterdim.
mtv unplugged konserine gözlükleri ile çıkar. *
aslında sesinde hiç bir problem yoktur.
nutshell ile giriş yaparlar konsere. dediğim gibi sesi hala sağlamdır.
ancak dişler ve gözleri için aynısı söylenemez.
bünyesinin yorgunluğu ve müziği yaparken acı çekiyor gibi gözükmesi de cabası.
sanki hiç eğlenmiyor, sadece orada olması gerektiği için duruyor.
hele "rooster" parçasının diklerinde çatallaşan sesi her şeyi açıklıyor.
neyin yardımı ile öldüğü önemli değil.
dünyaya ender gelen seslerden.
sonsuza kadar dinlenilecek birisi.
dinleyelim, dinlettirelim.
34 yaşında vefat etmiştir ve öldüğünde hakettiği ilgiyi görmemiştir, görmemektedir. özellikle bugün tüm gazetelerde amy winehouse'un manşet olduğunu düşünürsek...
aynı zamanda 5 nisan'da yani kurt cobain ile aynı günde ölmüştür...
cobain'le beraber cennetinizden bize bakıyorsunuz, acınacak hallerde ki yüzleri görüyorsunuz. 9 sene önce bugün* cobain'in yanına gitme düşüncesini veren neydi sana? şarkılarını bize imanet edecek kadar mı güveniyordun bize? bilmiyorum ama iyiki gitmişsin. ben yine bugün bir yanıma nutshell, diğer yanıma sappy alıp gökyüzüne balonumu bırakacağım.
babası tarafından uyuşturucuya alıştırılmış, davulcu iken harika solistlik yeteneği keşfedilmiş, rock dünyasının görebileceği en iyi solistlerden biridir. (bkz: angry chair), (bkz: nutshell), (bkz: man in the box), (bkz: down in a hole) şarkıları; çektiği ızdırapları en iyi anlatan şarkılardan bir kaçıdır.
sözlerdeki samimiyet, duygu yoğunluğu, alaycı ifadeler itibari ile grunge jenerasyonu her zaman bunalımlı çocuklar olarak görünse de; grunge aslında bir baş kaldırıdır.
ve ne yazık ki kendi başına bir oda da ölü bulunmuştur. overdose mudur? değil midir? tartışmalar elbette olacaktır magazinsel basının içinde, ama aslında ölen bir insan ya da bir grup solisti değildir; en azından sistemi eleştirmeyi denemiş bir neslin (belki milyonların) sesi ölmüştür. işin bu tarafından bakılmalıdır, hayatı incelenmelidir, ders çıkarmak, yada 'aman bana ne ya' demek kişinin kendi seçimidir.
22 ağustos 1967, washington doğumlu, alice in chains vokali.
19 nisan 2002'de kimliği hala belirlenememiş bir kişi tarafından 911'e layne'den iki haftadır haber alamadığına dair gelen bir ihbar üzerine harekete geçen polis, aynı gün layne'i evinde ölü buldu. cesedi'nin yanında bulunan çeşitli uyuşturuculardan dolayı ölüm nedenini kestirmek çok da zor değildi. otopsi raporunda eroin ve kokain'i karıştırdığı ve speedball'dan öldüğü tespit edildi, ve ölüm tarihi 5 nisan olarak kayıtlara geçti. yani hayatı boyunca karşılaştırıldığı kurt cobain'in ölümüden 8 yıl sonra, aynı gün ölmüştü.
her ne kadar karşılaştırılsa da, tartışılsa da, layne'in müziğe kattığı ruh apayrıydı; depresyondan da sorunlardan da çok öte bir şeydi.
kendisi sözlügümüze de ugramis ve üye olmustur.
müzik bilgilerini bizimle paylasarak, müzik dinlerken ne dinledigimizi daha iyi bilmemizi saglayacak olan yazarlardan birisi olacaga benziyor.
hosgelmis, gelirken bi koltuga iki karpuz sigdirmaya calismis yari basarmis olan caylaktir. yazar olunca iki karpuzu serce parmagiyla bir hamlede dilimlere bölecek yüce bir güce sahip olacaktir.
nasıl olur bilinmez fakat güzel sesli ve yetenekli rock müzisyenlerinin uyuşturucu yüzünden boku bokuna ölmesi yasaklansın artık! 34 yaşında yapacak çok güzel albümleri olan gencecik bir adam kayıp gitmiş bu pislikler yüzünden. çok ama çok yazık..
