Atatürk, Türk milletine, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi, hatta bu düzeyi aşmayı amaç olarak göstermiştir. Çünkü o, Türk toplumunda çağdaşlaşmayı, her şeyden önce bir "yaşam davası", bir "var olma mücadelesi" kabul ediyordu. Atatürk, "Büyük davamız en uygar ve en refaha kavuşmuş millet olarak varlığımızı yükseltmektir" diyor ve bu hususu "Türk milletinin dinamik ideali" olarak gösteriyordu. Onun içindir ki Büyük Önder’in, hemen bütün konuşmalarında uygarlık ve çağdaşlaşma üzerinde önemle ve ısrarla durduğu görülür.
Çağdaş uygarlık kavramı, çağa göre modern yaşamaktır. Çağın gerektirdiği gibi yaşamak, çağın kültürüne ve medeniyet algısına uymak demektir. Sosyal ve kültürel olarak çağa uygun bir hale girmektir.
Bilim ve teknik açısından, bilimsel gelişmelerin ve teknik ilerlemenin doğrultusunda insana, insani değerlere, insana layık olanlara ve başta şehirlere yön vermektir. Bilim ve tekniği ilerlemenin ve yükselmenin yolu görmektir.
Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak, çağın bilim, teknik, sanayi, sanat, edebiyat, sosyal ve kültürel değerlerini benimsemek demektir. Ancak o zaman ilerleme ve yükselme kaydedilebilir.
Çağın gerekliliklerine göre yaşamak, çağdaşlıktır. Çağın gerekliliklerine göre pozisyon almak, çağdaşlıktır. Çağdaş olmak, aynı zaman diliminde aynı değer ve olguları paylaşmak demektir.
alfabemiz Latin esasından alınan Türk Alfabesidir. Latin alfabesin de ğ-ç-ş-ı yoktur.
Arap alfabesini milli alfabe olarak kabul etmekle eşdeğer. Mukayese yaparsak birebir aynı da denebilir. Mis gibi kullan orhununu 1500 yıldır miss olurdu ne kastın durmadan milletin alfabesini alıp kullanmaya