Ülkemize ilk olarak 19. yy'ın ikinci yarısında Levanten (ticaretle uğraşan hristiyanları tanımlamak için kullanılan bir ifade) olan Giuseppe Turconi'nin getirmiş olduğu "laterna", içine yüklenmiş olan müzikleri kolu çevirmek kaydıyla çalan bir tür gezici müzik kutusudur. laternalar gramofonun bile olmadığı bir dönemde istanbullu Rumlar tarafından halka açık müzik yayını yaparak sokak eğlencelerinin vazgeçilmezi haline gelen müzik cihazlarıdır. laternalar; 1923 Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sonrası sayıları iyice azalır ve 6-7 Eylül olayları sonrası tarihe karışır.
Bi' dakika bi' dakika, kadroda ve tanıtım yazısında bir değişiklik mi var ne!
Uzun yıllar aynı imparatorluk topraklarında yaşayan Türkler ile Rumlar, sevinçte ve yasta aynı müzikle birbirlerini anlayabilmekteydiler. Onlar Anadolunun müziğini türü ne olursa olsun birlikte üretmişlerdi. Bu kaynaşmış toplumlar ne olduysa oldu, birgün biribirlerinden koparıldılar, ayrıştırıldılar ve mubadeleye zorlandılar. Ama her iki taraf da kin, nefret ve düş kırıklıklarına karşın, ortak ezgilerine sımısıkı sarılarak sahip çıktılar. Bu ortak ezgilerde onların geçmişleri ve benlikleri de gizliydi. Birlikte yaşanılan süreç aynı zamanda müziğin toplumsal bir eleştiriyle politikalaşmasında etkin bir rol oynadı. Ortak ezgiler her iki tarafta da modern dünyaya uyum göstermek adına çok sesli boyutlarıyla günümüze dek ulaştılar. (Berrak Taranç, iki Kıyının Müziği)
Laterna; aralarına çizilmiş yapay sınırlara inat aynı ezgilerle coşan ve aynı denizin tuzundan beslenen izmir, istanbul ve Pirenin şarkılarını sergiliyor.
Ege müziğinin geleneksel örneklerinden günümüz popüler formlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede çeşitli şarkılar (rebetiko, laika; xasapiko, çiftetelli, kalamatia, sirtaki, karsilama) sunan Laterna, müzik yolculuğuna Boğaziçi Üniversitesi yıllarında başladı. 2007den itibaren düzenli olarak istanbulun en önemli canlı müzik mekanlarında birçok konser veren grubun amacı, deneysellikten ödün vermeden, kültürlerin ve elbette ki müziğin geçirdiği/geçiriyor olduğu değişimin farkında olarak müzik piyasasında kendine alternatif bir yer edinmek, bunu yaparken de tattığı keyfi bir nebze olsun dinleyenlerinin kulaklarına çalabilmek.
Her şeye karşın müzik barış için önemlidir cümlesiyle yoluna devam eden grup üyeleri:
Burhan Hasdemir - Perküsyon
Çağatay Çoker - Gitar
Dicle Hasdemir - Klarinet
Onur Aygüneş - Perküsyon, Vokal
Seda Köksal - Keman, Vokal
Selim Koytak - Ud
Boğaziçi üniversitesinde müzik çalışmalarına başlamış, mezuniyetten sonra da Laterna adı altında rum-türk müzikleri üzerine çalışmaya devam etmiş topluluk. 15 Haziran'da Gitar Cafe-Kadıköy'de konser verecekler. Kaçırılmamalı!
"Laterna'nın repertuarında geleneksel Ege ezgilerinden günümüz Yunan müziğine kadar uzanan geniş bir yelpazede şarkılar yer almakta. iki kıyının kültür etkileşimini araştıran bu grup, üniversite yıllarında müzikle uğraşmaya başladı. Şimdi ise her biri farklı alanlarda çalışan Laterna üyeleri Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu çatısı altında icra çalışmalarına devam ediyor.
Grup Üyeleri
Burhan Hasdemir - Perküsyon
Çağatay Çoker - Gitar
Dicle Hasdemir - Klarinet
Gülben Yılmaz - Kanun
Onur Aygüneş - Perküsyon, Vokal
Seda Köksal - Keman, Vokal"
bir kol aracılığıyla dönen bir silindire çiviler çakılarak yapılan, nostaljik, sesi kulağa çok hoş gelen bir çalgıdır. günümüzdeki musicboxları andıran bir yapıya sahiptir. genelde sokak çalgıcılarının elinde görülülen hüzünlü bir çalgıdır.
bu çalgıyla ilgili; istanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Müzik ve Opera Yönetmenliğinin, Z Müzik Yapımın yöneticilerinden Nilüfer Saltık ile hayata geçirdiği Eski Sokak Eğlencesi istanbul Laternası şenliği geçtiğimiz ay istanbul da düzenlenmiştir.
ilk olarak çocukken çok sevdiğim çizgi film marco'da gördüğüm ve o gün bugündür pek hoşuma giden bir çalgı. peppino usta çalardı ve ortamına göre bombastik gösteri performansları sergilerdi.