lars von trier

entry83 galeri4
    83.
  1. sinemanın dahi ve büyük rahatsızlarından.
    0 ...
  2. 82.
  3. Danimarkalı yönetmen ve senarist. Amerikadan hoşlanmadığı hatta nefret ettiği söylenir. Mizantropiye yönlendirici filmleri olsa da ben bu filmleri izlemeyi çok severim. Dogville favorimdir.
    0 ...
  4. 81.
  5. 80.
  6. Nemfomanyak filmi ile beni kendisine çekmiş olan insancağızdır.
    Sonra dizilerini de izledim tabii... Çok ayrı bir psikolojiye, ayrı dünyalara sürüklüyor. Ailecek seviyoruz.
    0 ...
  7. 78.
  8. sağlam yönetmendir. dogville gibi filmleri uzun olsa da kendini izletiyor. en azından ben izleyebiliyorum.
    1 ...
  9. 78.
  10. Sabah sabah psikolojimi bozmuş yönetmen. Ben anasını sikim onun. Çekeceğin filmi sikim orospu çocu madem sorunlusun siktirgit aq.
    0 ...
  11. 77.
  12. hastalıklı psikolojiye sahip değil, bir tımarhanede tedavi görmüş olan akıl hastası yönetmen biçimidir. normalin bayaa üstünde bir sinematografik yetenek ile ağır kadın düşmanlığının bir araya gelmesi sonucu ortaya neler çıkacağını bize gösteren bir kişi olmuştur. bunun dışında, iddia ettiğinin aksine, sinemaya öyle pek de yeni bir şey katmamış yönetmen biçimi ise bu başlığın konusudur.
    1 ...
  13. 76.
  14. 5 engeli ve dogville i izleyip hala buna sinemacı diyen bizden değildir.
    2 ...
  15. 75.
  16. --spoiler--
    "Tarkovski neden muhteşemdir, açıklamak çok zor; ama benim için filmlerini izlemek vahiy gelmesi gibi bir şeydir."
    --spoiler--
    0 ...
  17. 74.
  18. dogma 95 akımının öncülerinden ve kanımca filmlerinde cinsellik ön planda gösteriliyor. belki de bir çok filmde cinsel içeriklerin çok ön planda olmamasından kaynaklı böyle düşündüğüm olayı cinselliği ön planda tutmasıdır.
    1 ...
  19. 73.
  20. Filmleri izleme esnasında adeta insanı boğar, daraltır, insanın içini sıkar. Bittikten sonra ise sarsılır insan, Lars Bon Trier filmlerine bu etkiyi veren şey bence lars'ın görmezden gelinen gerçekleri gözümüze sokması, filmlerinde bizi cevaplamaktan kaçındığımız sorularla karşı karşıya getirmesidir ki onun filmlerinin bu kadar değerli olmasının sebebi de budur bence.
    3 ...
  21. 72.
  22. yaptığı filmler aile temalıdır ama ilginçtir ki aile ile izlenecek filmler değildir.
    2 ...
  23. 71.
  24. charlotte gainsbourg'u seks kölesi gibi kullanan dahi.

    Kadında memnun gerci.
    4 ...
  25. 70.
  26. hitler hayranı olmayan yönetmen. kendisi bunu ironik bi şekilde açıklamış sonrasında pes etmiştir medya maymunlarının hala anlamayıp bu konuyu tekrar tekrar sordukları için.
    0 ...
  27. 69.
  28. 68.
  29. kalite manasında breaking the waves ve dogville filmlerinin hemen hemen aynı kalibre de başyapıt'lar olduğunu düşündüğüm, Dancer in the Dark'ını ise bir tık geride konumlandırdığım yönetmen. melancholia filmi ise berbattır. sözlük takip ediyormuş üstat, (yüksek egosuna binaen) berbat dedik diye hıncını alırmış falan...
    0 ...
  30. 67.
  31. adamımdır. melankolia'da doğanın o sikici gerçekliğine çok güzel değinir. dogville'de insanın en naif bildiği ''iyilik'' kavramını sorgulamayı bilir. nymphomaniac (doğru mu yazdım bilmiyorum) kesinlikle porno değildir. bildiğimiz ama reddettiğimiz konuları gözümüze sokar.
    1 ...
  32. 66.
  33. 65.
  34. yüksek egosundan örnekler sergilediği iki hadiseyi unutamadığım yönetmen. 1991'de istediği ödülü alamayınca bir başka ifadeyle jüri özel ödülüyle yetinmek zorunda kalınca kendisinden sadece 5 cm kısa olan jüri üyesi roman polanski'ye cüce demesi. bir diğeri 2009 yapımı deccal'in basın toplantısındaki olumsuz film eleştirilerine 'dünyanın en iyi yönetmeni benim' yanıtını vermesi.

    bir de yönetmenliği mastürbasyon olarak görmesi var ama o mesele değil.
    1 ...
  35. 64.
  36. insanda psikoloji diye bir şey bırakmayan adam. buna rağmen eserleri, ard arda, film boyunca peşinizi bırakmayan bir merakla ve şaşkınlıkla izlenir, sevilir. kendisini izleyiniz, seviniz. -soundtrack olayında da aşmış bir abimizdir.-
    *
    0 ...
  37. 63.
  38. 62.
  39. özet geç diyenler için;

    * Trier’in annesi, oğlu sanatçı genlere sahip olsun diye Trier’i, kocasından değil, kocasının patronu olan ve aynı zamanda Danimarka’nın en ünlü bestecilerinden Johan Peter Emilius Hartmann ve Niels Viggo Bentzon’un ailesinden gelen Fritz Michael Hartmann’dan yapmaya karar vermiş.

    * Trier, Die Zeit’e verdiği röportajda nüdist ve komünist anne babası sayesinde her şeyi yapmaya hakkı olduğunu söylemiş ve eklemişti: “Okula mı gittim, sarhoş olup sızdım mı, umurlarında değildi.”

    * 1995’te Lars von Trier’in ölüm döşeğindeki annesi, oğluna babasının gerçek babası olmadığının bilgisini vermiş.

    * Trier’in aylarca izini sürdüğü 90 yaşındaki gerçek babası, Trier’le gerçekleştirdiği birkaç rahatsız edici görüşmenin ardından “Bundan sonra benimle avukatım üzerinden konuş” demiş.

    * Trier’in aileyle derdi yetişkinliğinde de sürdü. Karısını hamileyken terk edip, genç ve güzel bebek bakıcısıyla birlikte olmaya başlaması örneğin...

    * 1991’de Europa’yı izleyen Speilberg, Trier’e Amerika’daki stüdyosunda çekmesi için bir senaryo gönderdi ve Trier tarafından reddedildi.

    * Yaratıcıları arasında bulunduğu Dogme 95 akımının ilk örneklerinden bazılarını çeken Trier, bu örneklerde de akımın manifestosunda da yer alan “Muhakkak bu kurallardan birini boz” maddesine uygun şekilde akımın kurallarını ihlal etti.

    * Uçak korkusu nedeniyle hemen her yere kendi karavanı ya da bir başka araçla hareket etti. Bu nedenle Altın Palmiye kazandığı Cannes Film Festivali’ni de (2000) son anda kaçırma tehlikesi yaşamıştı.

    * 1999’da Dancer in the Dark’ın çekimleri sırasında sürekli kavga ettiği başrol oyuncusu Björk nedeniyle set sık sık durmak zorunda kaldı. Filmin çekimlerinin bitmesine yakın çıkan bir kavga sonrası film iptal oldu ve iki taraf da birkaç ay sonrasında sakinleşince yarım kalan film tamamlandı.

    * Dancer in the Dark ile Cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanan Björk, o dönemde verdiği bir röportajda Lars von Trier’in kadınları kıskandığını ve onlardan nefret ettiğini söyleyip, filmlerini de bu duyguyla çektikten sonra kanıtları ortadan kaldırmakla suçladı.

    * 2003’te Dogville’in çekimleri sırasında Nicole Kidman’la sık sık gerilimler yaşayan Trier, o dönemde sette öldürülen bir hayvan iddiasıyla da gündeme gelmişti. Kidman, henüz Dogville’in çekimleri sürerken, üçlemenin merkezinde yer alan Grace karakterini diğer iki filmde canlandırmayacağını kesin olarak bildirdi.

    * 2009’da çektiği ve Tarkovsky’e adadığı Antichrist, Cannes tarihinin kapanış jeneriği sırasında en uzun süre yuhalanan filmlerinden biri oldu. Trier yaklaşık bir yıl sonra filmi yaptığı dönemde çok ağır bir depresyon yaşadığını söyledi ve film için özür diledi.

    * Trier’in şimdiye dek hiç gitmediği Amerika’nın ahlak anlayışını masaya yatırdığı üçlemesi, Dogville ve Manderlay’in ardından Alabama’yla (bazı kaynaklarda Wasington olarak da geçer) devam edecekti ama Trier bu filmi hiçbir zaman çekmeyerek üçlemenin kapısını açık bıraktı.

    * 2011’de Melancholia ile yarıştığı Cannes Film Festivali’ndeki olaylı basın toplantısındaki meşhur “Hitler’i anlıyorum” çıkışı ile “Persona Nan Grata” (istenmeyen adam) ilan edildi ve festival yönetimi tarafından bir daha festivale davet edilmeyeceği açıklandı.

    * Geçtiğimiz aylarda yeni filmi Nymphomaniac’ın Berlin Film Festivali’ndeki basın toplantısına, üzerinde Cannes’ın Altın Palmiye simgesi ve içinde “Persona Nan Grata” yazan tişörtüyle katıldı.

    Melikşah Altuntaş
    2 ...
  40. 61.
  41. 60.
  42. 59.
  43. cinsellik ve şiddete dayalı tuhaf bir dil kullanan yönetmen. filmleri kendisini kilometrelerce öteden belli eder.
    melancholia filmini Andrei Tarkovski'ye ithaf etmiştir ki el attıkları meseleler birbirine yakındır. izlemek için çoğu zaman sağlam bir mide gerekir fakat anlatmak istediklerini kanla, sikiş sokuşla, tuhaf şiddet eylemleriyle yoğurarak birer balyoz haline getirip kafamıza kafamıza indirir beyzademiz.
    izlenesi adamdır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük