1930 yılına kadar milli marş olarak Ali Rıfat Bey'in bestesinin çalındığını, "bugün bizim bildiğimiz" Zeki Bey'in bestesinin ancak 1930 yılında onun yerine geçtiğini biliyor muydunuz?
bilmiyordunuz!
Peki, bugünkü milli marşımızın orkestrasyonunu Edgar Manas adında bir Ermeni'nin yaptığını biliyor muydunuz?
Bilmiyordunuz. Anlı şanlı cumhuriyetimizde size ne öğretildi ki bunlar öğretilsin!
Ah keşke bir de "prozodisi" düzgün olsaydı... Hani şu, "larda yüzen al sancak", "mun üstünde", "cak o be", "nim milletimin" gibi falsoları bulunmasaydı...
Halkımız milli marşımızı doğru dürüst söyleyemediğinden (hem halkta "kulak" ve ses yok hem de marşın "prozodisi" bozuk), marş, organizasyonlarda dış destekle yayınlanmakta, yalnızca müziği çalınmakla kalmamakta, gerektiğinde bir de koro tarafından söylenmektedir, seyirciye "ayar verilmektedir", yani sonuçta bu iş de halka bırakılmamaktadır, ne olur ne olmaz...
bence birileri kasıtlı bir şekilde böyle okunmasını sağlamış. eğer öyle değilse bu devasa şiirin bu derecede anlamsız hece ayrımlarıyla okunmasının açıklaması ne?
marşın ilk bestecisi (bkz: ali rıfat çağatay) ın bestesinde de benzer okunuş vardır. istiklal marşı'nın bestesi de güftesi de dalga geçilemeyecek kadar güzeldir. Okumayı beceremeyenler ağızlarını kıpırdatmakla yetinebilirler.
marşımız da batı marşı gibi olsun diye istiklal şairi *mehmet akif in güzelim şiirinin ne hale geldiğinin en güzel göstergesidir. istiklal marşı nın şiir olarak okunduğunda ne kadar etkili olduğu düşünüldüğünde bestesinin başarısızlığı açıkça görülür.
ortaokulda hatırlarım inatla şafaktan lardaya geçişte nefes alma diye direten bir müzik hocam vardı. anlayamadım hiç neden böyle yaptığını bana. sevmiyormuydu acaba beni?