ilk başta tipik bir 3 doors down şarkısı gibi gözükse de aslında diğerlerinden farklı olan bir şarkıdır. sadece bob seger düeti bile şarkının farkını ortaya koymaktadır.
insanın kanına dokunan bir şarkı. yolculuk sırasında, özelliklede sevdiğiniz kadının bulunduğu şehirden uzaklaşırken dinlediğinizde içinize bişey oturuyor.
hiç özleyecek birisi yokken dahi; bulup buluşturup birisini özlettiren şarkı. şu an için kendimden örnek vermek gerekirse; son üç aydır adını ağzıma almadığım, hafızamda kendisi için bir şey bırakmadığım eski sevgilim gelmiştir aklıma. ve daha da beteri; son bir haftadır sürekli dinliyorum. peki bu güzel bir şey mi? elbette değil. allah belasını versin. şarkının değil tabii ki. eski sevgilinin.
nasıl bir yalnızlık ve kış şarkısıdır bu böyle. karanlık bir odada battaniyenin altında yapayalnız azlığını azdırır. zararlı dinlemesi ama kaçınılmaz da.
öyle güzel öyle olgun bir beste ki insanı londrada uyanmış gibi hissettirebiliyor. sabahın 5 i havaalanındasınız, hava soğuk ve sisli falan ayrılıkmış, yarım kalmalarmış..
şebnem ferah-yağmurlar kadar içli, onu anımsatan, kendini en çok sonbaharda sevdiren zamansız şarkılardandır. bazı şehirler gibi şarkılar da cinsiyete sahipse şayet, bu şarkı kesin dişidir.