land and freedom

entry11 galeri0
    1.
  1. 1995 yapımı Ken Loach filmi. ispanya iç Savaşı'na katılan bir ingilizin gözüyle Loach faşizme ama daha çok stalinizme olan nefretini kusar. Filmin sonunda kahramanımız "we should have change the world... but nevermind" der cepheden dönerkenki bir mektubunda.
    (bkz: A fond kiss)
    (bkz: my name is joe)
    (bkz: carla's song)
    (bkz: bread and roses)
    (bkz: hidden agenda)
    (bkz: riff raff)
    (bkz: kes)
    (bkz: raining stones)
    (bkz: the navigators)
    ve sweet sixteen filmleri içinde beni en çok etkileyen Ken Loach filmidir.
    0 ...
  2. 2.
  3. bu filmde ian hart ın oyunculugu takdire sayandır. bir solcunun gozunden, donemin sol politakalarının elestirilmesi bakımından onemlidir. (bkz: ozelestiri) her ne kadar zaman zaman didaktik bir yapıya burunse de bu yonuyle sırıtmayan, cesur ve carpıcı sahneleri ile nitelikli diyalogları sayesinde izleyiciye kendini begendiren bir filmdir.
    0 ...
  4. 3.
  5. politik filmlerden hoşlanmayanlar için sıkıcı olabilir fakat konunun işlenişi ve müziklere bakıldığında önemli bir filmdir.
    0 ...
  6. 4.
  7. bir ingilizin anlattığı bir ispanyol filmidir bu film. ancak, anlatıcının * enternasyonelliği göz önüne alındığında bu milliyet kavramının çok da önemi kalmıyor tabi.
    --spoiler--
    ken loach bu filmde, politik duruşunu troçkistler üzerine kurmuş. öyle ki, filmin yarısına kadar alenen faşist cepheye karşı kusulan nefret ve kin özellikle son bölümde tamamen stalinistlerin üzerine yönelmiştir. bu elbette ki yönetmenin bilinçli bir tercihidir. tabi, bu noktada yapılan açık göndermelerin hangi amaca hizmet ettiğini de tahlil etmek gerek. nitekim, loach, stalinizm üzerinden esasında sol örgütlenmenin kendisini de eleştirmektedir. fraksiyonel ayrılıkların sol örgütlenmeyi kendi içerisinde bile ne kadar böldüğü ve nihayetinde faşizme karşı savunmasız kaldığını anlatmaktadır. hatta klişe deyişle, devrim kendi çocuklarını yemiştir bu filmde de.

    esasen, loach'un deyişi, ispanya iç savaşının kaybedilmesinin temel sebebi franco'ya hitler ya da mussolini'nin müttefiklik yapmasının değil, stalinist baskının savaşın asıl gücü olan halk milislerini kendi hakimiyet alanı içerisine çekme girişimi olduğunun altını kalın çizgilerle çizmektedir. bu elbette, kabul edilebilirliği ortada bir yaklaşımdır.

    siyasal duruşunun yanında, gelelim sinemasal değerlendirmeye. film, özellikle senaryo örgüsü bağlamında başarıyla kotarılmış. eğer bu konulara ilgi duyuyor ve politik sinemadan keyif alıyorsanız, tabir-i caizse soluksuz izlenen bir filmdir land and freedom. 104 dakika içerisinde, loach senaryodaki tüm boşlukları, izleyicinin zihninde yarattığı tüm dünyayı tek tek doldurup, şekillendiriyor. öte yandan, filmin açıkça didaktik olduğunu da belirtmek gerekir. özellikle, milislerin ele geçirdikleri kasabada yapılan halk toplantısı sahnesinde oldukça uzun ve tumturaklı tiradlar var ki, hemen hepsi de didaktik ögeler taşımakta.

    bu özelliği ile film, özel mülkiyet, sol fraksiyonlar, devrimci sloganların hafifletilmesi, ideallerin değişmesi gibi sosyalist doktrinde oldukça uzun zamandır tartışılan konuları da tartışmaya açmakta. bu özelliği ile bile film ayrı bir yere konmayı hakediyor. milislerin askeri hiyerarşi geldiği zaman devrimci ruhun kaybolacağına olan inançları, günümüz küba'sına açık bir gönderme. zira yine, troçkist & stalinist çatışması ve solun kendi içinde giriştiği savaşı da sscb'nin güzel bir ideanın kötü bir yorumlaması olduğunun bir savunması olarak kabul edebiliriz.

    ian hart'ın başarılı oyunculuğu bir yana, filmde beni en çok etkileyen performans rosana pastor'unki oldu. her aktristin altından kalkamayacağı baştan aşağı bir milis, ateşli bir devrimci ve tepeden tırnağa tutkulu bir kadın portresi çiziyor ki, takdire şayan. özellikle final sahnesi, filme damgasını vuran bir performansın nişanesidir.

    "..when she is killed you know that the revolution has died with her." *
    enternasyonal marşı ve filmin içinde yer alan diğer halk türkülerinin muazzam bir atmosfer yarattığını da belirtmeden geçemeyeceğim.

    son tahlilde, ken loach sinemasına aşina olanlar için ortalamanın üzeri bir filmdir land and freedom. sinemasal açıdan eksikleri ve hatta yanlışları bulunmakla birlikte, filmin taşıdığı içerik ve verdiği mesaj çok daha ön plandadır. bilindiği gibi, ispanyol iç savaşını franco ve faşistler kazanmıştır. no pasaran diye haykıran milislere karşı han pasado diyerek başkenti ele geçirmişlerdir. bizim aklımızday ise ken loach'un film boyu zihnimize kazıdığı ve finalde perdeye yansıttığı tek cümle kalmıştır;

    "..we could have done..we could have change the world.."

    (bkz: no pasaran)

    * *
    1 ...
  8. 5.
  9. iSpanya iç savaşının stalinistler yüzünden kaybedildiğini anlatmaya çalışmış güzel ama yanlışlarla dolu filmdir.
    0 ...
  10. 6.
  11. kktc'nin acilen kazanması gereken nitelik... 74'den beri ateşkeste olan bir ülke... artık birşeyler yoluna girmeli. kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti; önce ekonomik, sonra sosyal açıdan özgürlüğünü eline almalı. ayakları üstünde durabilmeli...
    (bkz: ütopya)
    0 ...
  12. 7.
  13. sol düşüncenin kendi içindeki çatışmasını bir araya gelememezliğini/ toplanamamazlığını masaya yatıran filmdir. ken loach 'un izlenmesi gereken yapıtlarından bu haliyle.
    başarılı sayılabilecek karelerle dolu.
    10 üzerinden 7,5!
    edit: burada derinlikli alt sınıf yok, birleşememezlik var! diğer filmlerinden farklı olarak.
    0 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. insanın sinirlerini bozan filmdir.

    pos bıyıklarına sıçtığımının stalin'i yüzünden bugün nasıl kapitalizmin çarkları arasında eriyoruz çok güzel göstermiştir bu film.

    madrid, barcelona ve zaragoza kurtarılmış, franco'nun gücü her geçen gün azalıyor, tam savaşı kazanmak üzeresiniz, kendi ülkenizi geçtim dünyada bir devrimi başlatabilecek konumdasınız ama stalin'in "tek ülke komünizmi" modeli her şeyi mahvediyor...

    izledikçe sinir oldum yemin ederim. mezarına tüküreyim stalin... kapitalizme en büyük hizmeti sen yaptın.
    1 ...
  17. 10.
  18. Staline giydiren, tek ülke politikasında olduğunu bunun militanları karşı karşıya getirdiğini gösteren bir film. kimi sahneleri oldukça etkilidir. müzikleri ise harika. ozaman ne diyoruz. no pasaran!
    1 ...
  19. 11.
  20. işçi sınıfı yönetmeni ken loach'dan eşsiz bir film. ispanya iç savaşı'nda sol cephenin stalinizm tarafından nasıl darmadağın edildiğini anlatır. yıllar önce bir dost meclisinde dünya'da solun başına gelmiş en berbat şeyin stalin olduğunu söylediğimde çok tepki görmüştüm. ne var ki, hala aynı görüşteyim.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük