"yar deyince kalem elden düşüyor" söz öbeği ile zengin uyak oluşturan efsanevi şiir mısrası. bu sözü duyunca burnuma hep gaz yağı kokusu geliyor hatta lambanın arkasindaki parlak yüzeyde bir titreme hayal ediyorum. kötü olan tek şey ise bir şairin böyle anlamlı sözler söylemesi için gerçekten aşık olmaya gereksinim duymayışı, şair bu sözü aşık olmadan da edebilir. Ne acayip bişey.
dört kelime kullanarak oluşturulabilecek en derin anlamlı cümle nasıl olur, sorusunun cevabı olan abdürrahim karakoç dizesi. sazla birleştirilip, türküde duyulunca daha derinden etkiliyor. türküler bu kadar insafsız olmasaydı keşke.
abdurrahim karakoç'tan bir dize duyuyorum, ben de üşüyorum diye geçiriyorum içimden .
sonra aklıma ahmed arif geliyor, o da söylemiş üşümekle ilgili bir şeyler. usume sebebimi buluyorum.
daha sonra hayko cepkin geliyor aklima bir şarkısı düşüyor dilimin ucuna, sonra aksi diyorum aksi.
olmaz ki öyle, bir şarkı o.
daha sonra her dortlugunun sonu haykonun şarkısının adiyla biten abdurrahim karakocun bir siiri geliyor aklıma. hastayı gomdukten sonra mezara, ilac tabip neye yarar gene gec kaldik diye. abdurrahim karakoc deyince iste yine aklima mihriban geliyor. lambada titreyen alev üşüyor dizesi geliyor aklima.
sonra tekrar diyorum ''ben de usuyorum''
sonra tekrar tekrar tekrar.
zall beni artik kov bu sözlükten, yoksa küfür edecegim.
maraşlı aşığımızın efsane sözü, aşk bir bakışla bir de bu şarkılarla anlatılabiliyor zaten ancak. yoksa inanacak hâlimiz kalmadı bizim şu zalım aşka. *
(bkz: yar deyince kalem elden düşüyor)