karanlıkta yüz seçmeye, ses ayırt etmeye çalışmakla geçirilen film. ayrıca gemide filminden akılda kalan tüm soruları gidermiştir diyemeyiz. mınakoduğumun boksörünün niye bu adamları dövdürdüğü iki filmde de belli değil. üçüncü bir film çekselermiş keşke. *
tüm bunların yanında filmin sonunda çalan soundtrack harika lan.
karanlık sahneleri ve arada verdikleri anlık görüntülerle ilginç bir film. kesinlikle gemide kadar kaliteli değil. ama hikayeyi anlamak için izlenmek zorunda. ayrıca tipler çok gerçek.
gemide filmi ile ortak sahneleri hariç pek te alakası olmayan filmdir.
gemide tayfasının sokak ortasında daldığı hem paralarını hem de yanlarında taşıdıkları kızlık zarı sonradan dikilmiş bir işadamına kakalanmak üzere hazırlanmış sermaye kadını da aşırdıkları muhabbet tellalı tayfanın başından geçenler konu edilmiş.
gene bu filmde de cast ekibi aynı kafalar olduğundan mesela diyaloglarda ve kurguda racon tayfanın iki yüzlü triplerine, dayılanmalarına, birbirlerinin ardından çevirdiği ketenperelere zekice yer verilmiş.
gemide den daha komik veya başarılı diyemem onun yarısı bile etmez nazarımda ama buna rağmen klas bir çalışmadır.
gemide filminin paraleinde çeliken filmdir. iki filmde de senaryoların neyin kafasında yazıldığını merak ettiğim filmlerden dir. yoksa yoksa . hımm peki tamam şimdi taşlar yerine oturdu.
gemide filminin üzerine çekilen bu filmin üzerine ikisini aynı anda bağlayan olayları sonuca götürecek bir film daha çekilebilirmiş. çektiler mi la yoksa?
senaryodan oyunculuklara, müziğinden çekimlerine kadar çekildiği dönemin şartlarına uygun değerlendirildiğinde türk sinemasının en sağlam filmlerindendir. ama sevgili ile, eş ile, dost ile seyredilmez genellikle.
müziği ise tarif edlir birşey değildir. dinlenilmesi şarttır. bir dostumun deyimi ile "müziğin şiirleşmiş halidir" bu.
Yeni sinemacıların, gemide filmi ile çapraz film niteliğinde çektiği filmdir. Filmin Görüntüsü, orjinalinde de karanlık olduğundan pek bir şey anlaşılmıyor. Müzikler ve diyaloglar filmin eksilerini tamamlıyor. Mutlaka izlenmesi gerek Türk filmlerinden birisidir.
tam olarak bir türlü çözülemeyen filmdir. kafada çok fazla soru işaretleri barındırılmasına neden olur. ama istanbul da geçtiği için izlenmeye değerdir.
oyuncular da çok kalitedir. senaryo karışıktır. belki de amaçları odur. kim bilir?
--spoiler--
kaptan köskünün cereyan yapan kapisi, bos kamaralar ve son bir cigara..
--spoiler--
iste finali etkileyici\anlamli kilan bu ögeler, malesef filmin kendisinden bagimsiz. laleli'de bir azize, gemide'ye paralel ya da esdeger olmaktan ziyade sadece tek tarafli tamamlayici gibi. ayrica; filmi ben çekip söyle bir bastan sona izleseydim, üsenmez, güven kiraç ve istar gökseven'in rollerini degistir, tekrar cekerdim. aziz*, tipiyle, tavirlariyla hiç de olmasi gerektigi gibi degil sanki. doktor rolünde ise siritmayacak tek isim herhalde cengiz küçükayvaz.
kisacasi, gemide'nin tadi damaginda kalip, biraz da vakti* olanlarin izlemesi gereken film. üzerine de suluyla karistirmamak sartiyla kuru iyi gider.
azize, bir laleli hikayesi...
azize, güven kıraç yamuk'a "çok iyi şarkı abi, hastayım bu parçaya" dediğinde fonda çalan şarkı... yamuk, akabinde 100 beygir gücündeki kıllığı ve denyoluğuyla utanmadan sıkılmadan adamlık dersi de verir : "bırak lan elalemin şarkısını, sen kendi şarkına bak. şarkılar karı gibidir. ben başkasının siktiği karıyı sikmem." ve o noktada avanak doktor delikanlılığından ileri gelmesinden ziyade, safi salaklığından kondurur cevabı "git o zaman nikahlı karını sik!.."
bu laftan sonra normalde, yamuk denen o kıltoroş ,doktor denen o denyovalliyi haklamalıydı. haklamadı. ama herşeyin garip gurüp olduğu bu filmde bu aslında çok şaşılmaması gereken bir noktaydı. görünenler, gösterilenler, para, esrar, cigara, seks, bekaret, orospu, pezevenk, porno, birane, gri, karanlık, bitmeyen bilmeyen saçma bir karanlık, kötü adamlar, hıyar adamlar, iyi olmayan adamlar (sahi filmde bi tane iyi karakter var mıydı yahu, belki de fahişe... evet en iyisi ve masumu oydu galiba), gemiler, gemidekiler, "am sikmeye mi geldik, kafa mı lan?"cılar, "sizden bi sikim olmaz"cılar vb. daha da gider bu...
gemide gibi bir filmden sonra (senaryosunda paralel bağlar ihtiva ettiği ve bazı şeylerin çözüleceği öğrenildikten sonra) ister istemez istiyor insan filmi izlemeyi ve beğenmeyi. ki nihayetinde bir filmi izlemek demek adı konulmamış bir şekilde o filmi beğenmeyi arzulamanın ilk halkası demek. oturayım da şu nalet filmden bir nefret ediim, mahvetsin 2 saatimi dediğimi hatırlayamadım hiç. ama düşlerle gerçekler ayrı ayrı da yaşabiliyor bazen be sevgili sevdiceğim sözlükcan.
-anlat anlat nereye kadar- parantezine alırım filmin kötü yanlarını, yine de kara filmdir, gemide'den esintiler taşır, farklı birşeyler yapılmaya çalışılmıştır der geçer, geçerken de bulduğum en yakın taşı alır bağrıma bilemedin böğrüme basarım.
...
doktor: am sikmeye mi geldik, kafa sikmeye mi lan?
kevaşe: sana vereceğimi mi sandın lan gerizekalı?
...evet vereceğini sandım. bana beklentilerimi vereceğini sandım. ama veremedin be film. kısmet!!!
ayrıca (bkz: kara filmlerden bahsederken yaşanan ağız bozukluğunun fındık taban fiyatlarına etkisi).
film bitti bitiyorken, filmin herşeyiyle alakasız sofistike bir keman solo atar. sonra iki keman filan da yaparlar. çok alakasız ama çok da güzeldi be atam.