"aramızda belirli uzaklıklarla eğilmiş
şarkı söylüyor olabiliriz gri sulara
aramızda kristal uzaklıklarla
göğe çekilmiş olabiliriz
ağlayan ünikornlar gibi
orion çekimi belki de yalnızca"
"sen öyle umarsız uyusan da bir köşede
işte bu yüzden, sırf bu yüzden işte
yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için
seni bu denli yıktıkları için
yaşamımın gizini vereceğim sana"
"o bana suda bir şey aramakta yardım etti. yaşamımdaki saklanmış şey bulundu. bir inci kolye dizdim. kadın olmanın anlamını düşündüm. onun için elinde çam dalı tutan bir gelin olmak isterdim. yok aşk değil,uyuşmak,anlaşmak, bütün o boktan şeyler değil. yok yok aşk değil, aşk hiç değil."
"toksinlerin kana karıştığı bu çağda, daha hafif dokular olmalı, aramızda, su gibi...
eter gibi... etera...
yitik bir saflığın hayaleti gülümsüyor mutsuzluğumuza...
yaraların iyileşmesi isteniyorsa, yaralayan yay ele geçirilmeli...
çünkü arp kırıksa, kırılmışsa, bir akor titreşir ve ağlar... "
dün gece sen uyurken ismini fısıldadım
Ve hayvanların korkunç öykülerini anlattım
Dün gece sen uyurken çiçeklere su verdim
ve insanların korkunç öykülerini anlattım onlara
dün gece sen uyurken yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
işte bu yüzden sırf bu yüzden yeni bir isim verdim sana
dün gece sen uyurken yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
işte bu yüzden sırf bu yüzden yeni bir isim verdim sana
Destina...sen öyle umarsız uyusanda bir köşede
işte bu yüzden, sırf bu yüzden işte
Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için
Seni bu denli yıktıkları için
yaşamımın gizini vereceğim sana destina...
Depresyon efendisi nedir aslında biliyor musun?
Depresyon efendisi insanı gönüllü olarak Auschwıtz kampına gönderecek kadar zalim arkadaştır. Ama bizi en yakından tanıyor, o yüzden de vazgeçemediğimiz bir arkadaş...
sözleşmediğimiz halde ortak bir dille anlaşmamızı sağlayan şair. bu başlığa gel, onun dizelerini yaz. git.
"teb şehrinde iki anıt gibi karşılıklı oturuyoruz,
taş ve insanın karşılaşması.
seni seviyorum ama aşk artık burada kışlamayacak
bir jaguarın beynini açıp bakıyoruz sonra,
rüzgar ve duman
beni seviyorsun ama bu...
senin uzaklara gitmeni engellemeyecek..."
...yok gibisin, benim yok-sevgilim
yoksa başka bir gezegenden mi geldin
benimle uyu, kanatlarımız birbirine değsin
yok istediğim başka hiçbir şey
bu esrarengiz loşlukta...
Sonra belki çay içeriz.
Şansımız varsa yağmur da yağar.
Damlalara huzur yüklemece oynarız.
Benim damlam seninkini alnından öper.
Güzel şeyler olur belki.
Sen gel bence...
şiirlerinde vermek istediği mesajları olabildiğince derinlere gömmekten hoşlanır. ister ki okuyucu, şiirlerinin her yerini didik didik etsin, araştırsın, ardını yoklamadığı tek bir sözcük bile bırakmasın. mesajı bulup çıkarmak onu sevindirsin, heyecanlandırsın, dahası tatmin etsin.
''evde öyle oturuyorum. akineton içtim. yapay bir huzur. anlamadığım bir müzik çalıyor. kafam hem iyi, hem çok kötü. her şeyi daha da acayipleştirmek için siyah gözlükler taktım. evde öyle oturuyorum.
depresyon günlerimin sabahlığını da giydim tabii: lacivert kadife ve arkasında nefis bir turkuaz kuş var. bunu giydim mi, artık iş biter. kış gelmiş, sobanın üstüne de depresyon efendisi oturmuş demektir. bir kestane pişirmediği kalır. ama kendine acı bir kahve koyar. o acı kahve depresyon kahvesidir de, ben ondan içmem.
bu depresyon dedesi geldi beni on iki yaşımda buldu. on iki yaşındayken anneme gider, "anne, canım sıkılıyor" derdim. daha o zamanlar baudelaire, spleen filan okumamıştım. tam şu anda ezan okunuyor. biraz yukarıdakini hatırlayın diyor. kimbilir belki o hepimizden daha da yalnız. onun yukarıda olduğunu bilseydik, hepimiz çok sevinirdik değil mi?
hala canım sıkılıyor. böyle zamanlarda hiçbir şey iyi gelmez bana. kitap okuyamam, yazamam, kendime çay bile yapamam. kendimi dışarı atarım, o zaman da kurtulamam. çünkü insanlarla aramda depresyon efendisi vardır. telefonla konuşamam ya da tam tersine bir telefon obsesyonu başlar. herkesi geceyarıları uykularından uyandırırım. saatin tik taklarını dinlerim bir tek. yalnızca ufo kitapları ya da mistik kitaplar okuyabilirim. çünkü çıkış yolları bir tek onlarda vardır.
onlar depresyon efendisi ni öldürürler. depresyon efendisi bohçasını alıp başka bir eve gider. geçici bir ayrılıktır ama bu. tekrar döneceğini, sobama döneceğini bilir. edgar allan poe buna başka bir şey demiş. kuzgun demiş o bu duyguya. ece ayhan görünmez köpeğim diyor. sylvia plath lale diyor.
depresyon efendisi nedir aslında size söyleyeyim mi? depresyon efendisi insanı gönüllü olarak auschwitz kampına gönderecek kadar zalim bir arkadaştır. ama bizi en yakından tanıyan, o yüzden de vazgeçemediğimiz bir arkadaş. billie holiday in dediği gibi:
günaydın kalp acısı,
oturmayacak mısın?
beni en iyi tanıyan sensin.
sonra depresyon bulaşıcı bir hastalıktır. depresifleri hemen herkes anında terk eder. hiçbir şey yapamazsın. depresyon efendisinin kahvesine mecbur kalırsın.
merhaba depresyon efendi,
kestane pişirmeyecek misin?
benim en kıskanç sevgilim sensin.''