Fragmanını görünce her ne kadar kaliteli bulsam ve Show artık acunun evlatlığı gibi 7 günü de acunla doldurmaktan farklı bir şeyler de yapabilecek desem de fragmanda Emina nın üst dudağını görünce keşke estetik yaptırmasaymış dediğim dizidir.
adını dönemde heryere lale dikilmesinden almıştır osmanlı'nın en şaşalı dönemlerindemdir hep o gördüğümüz büyük saraylar hamamlar bu dönede yapılmıştır.
birde bu dönemde şöyle bir olay cereyan etmiştir iran seferinde kalelerin iranlılara parayla satıldığı söylentisi üzerine halkın huzursuzlanması nedeniyle 3. ahmet göstermelik bir sefer alayı düzenleyip uğurlandıktan sonra akşam saraya kayıklarla geri dönmüştür bundan sonra patrona halil isyanı başlamış 3.ahmet tahttan indirilmiştir.
Lale Devri denilen bu devrede, büyük masraflarla inşa edilen Kağıthanedeki Sadâbâd Köşkünde, Üsküdardaki Şerefâbâdda, Beylerbeyindeki Bağı Ferah Bahçesinde, Çırağan Bahçesinde, ibrahim Paşanın Beşiktaş Mevlevihanesine bitişik özel Yalısında ve benzeri çok sayıda saray ve bahçelerde, Padişahın da ara sıra katıldığı helva sohbetleri ve Lâle eğlencelerinin yapıldığı doğrudur. Hatta bu eğlencelerin bazılarına meşru dairede kalmak şartıyla, sazendeler de davet edilmiştir. Lale eğlenceleri sebebiyle laleye düşkünlük artmış ve hatta lalenin 234 çeşidi yetiştirilmiştir. Padişahın buna özel önem verip ferman yayınladığı da doğrudur.
Ancak bu ziyafetleri anlatan tarih kitapları tetkik edilirse, helva sohbetleri, lale eğlenceleri ve diğer tertip edilen ziyafetlere, başta Şeyhülislâm olmak üzere, o devrin ilim, fikir ve edebiyat adamları da mutlaka katılmıştır. Şeyhülislâmın da içinde yer aldığı ziyafet ve eğlencelerin, gayri meşru olduğu düşünülemez ve zaten tarih kitapları bu eğlence ve ziyafetlerde neler yapıldığını bütün ayrıntılarıyla anlatmaktadırlar. Bu ayrıntıların içinde haram olan bir şey göze çarpmamaktadır. Yani bu tablolarda resmedilen açık saçık kadınlar kendinden geçen askerler filen yoktur herşey usulune uygun şekildedir.
bir kaç güne kadar sahibinin sesinden dinlenecek olan şarkı..sezen söylerken yine acıtıyor, durduramıyoruz.
çok geç kalmışız canım
vakit bu vakit değil
eski radyolar gibi
çatıya saklanmış aşk
öyle sanmışız canım
artık ölümsüz değil
leylayla mecnun gibi
çoktan masal olmuş aşk
lale devri çocuklarıyız biz
zamanımız geçmiş
aşk şarabından kimbilir en son
hangi şanslı içmiş
ben derim utanma iftahar et
sevmeyenler utansın
aşksızlığa mahkum edildiyse
bu dünya yansın...
şair nedim'in lale devrine karşı çıkarılan isyanda baskın yiyince çatıdan çatıya atlaya atlaya kaçmak istemesi ve maalesef bu atlamalar sırasında ayağı kayarak yere düşmesi ve ölmesi gibi traji komik bir olaya tanıklık eden bir devirdir.
ne olur istanbul'u böyle ağlatmayın
biraz sevindirin şu sokakları, ya da
gelin benimle bir akşam, kumkapı'da
balıkçı meyhanelerinde sabahlayın
her sabah güneşi doğarken seyredelim
gelin yaşayalım uykular şöyle dursun
yeter ki canım efendim gönlünüz olsun
bugün emirgan'a, yarın göksu'ya gidelim
kaptırın kendinizi bir çılgınlıklara
elbet böylesine yaşamak daha iyi
bir gün ölüp yem olmaktansa balıklara
bilene aslında her devir lale devri
aklınız varsa nedim gibi yaşayın
orhan veli misali dinleyin şu şehri
Lâle Devri, Osmanlı Devleti'nde, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil isyanı ile sona eren dönemdir. Bu dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat ibrahim Paşa'dır. Zevk ve sefâ devri olarak bilinir. Adını, o dönemde istanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden alır.
Osmanlı Devleti ilk defa bu devirde batıdan bazı yenilikleri almaya başladı.
Nedim, Lâle Devri'nin günlük hayatını ve istanbul'un tasvirini aşağıdaki unutulmaz mısralarla yapmıştır:
Bu sehri Stanbul kî, bî misl ü behâdir;
Bir sengine yekpare Acem mülki fedadir.
Bazari hüner madeni ilm ü ulemadir.
Devrin özellikleri;
Bu dönemde Avrupa ile savaş yaşanmamış, barış içinde yaşamak fikri ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti Avrupa'yı daha iyi tanıyabilmek için Paris, Londra gibi şehirlere elçiler göndermiştir. Bu devirdeki diğer yenilikler ve ıslahatlar şunlardır:
Sait Efendi ve ibrahim Müteferrika tarafından 1727'de istanbul'da ilk matbaa kuruldu.
Yeniçerilerden bir itfaiye bölüğü oluşturuldu.
Yalova'da kâğıt, istanbul'da kumaş ve çini fabrikaları kuruldu.
Yeni kütüphaneler açıldı; Doğu ve Batı eserleri tercüme edildi.
Çiçek aşısı yaygınlık kazandı.
Lağımcı ve Humbaracı ocaklarında ıslahatlar yapıldı.
Mimarlık, resim ve minyatür sanatları gelişti.
Avrupa'yı daha iyi tanıyabilmek ve Avrupa'daki gelişmeleri yakından takip edebilmek için Paris, Londra ve Viyana gibi şehirlere elçiler gönderildi.
Mimarî
"Lâle Devri'nde istanbul" isimli tabloince ve hassas bir ruha sahip olan Sultan III. Ahmet, sadrazam Damat ibrahim Paşa ile uyum içerisinde çalışmış, bu sırada yaşanan Lâle Devri'nde sanata, edebiyata ve toplumsal hayata özgün bir anlayış getirilmişti. Sultan III. Ahmet, Topkapı Sarayı ile Yeni Câmii'de birer kütüphane, Ayasofya'da Bâb-ı Humâyun'un karşısında Türk sanat şaheserlerinden sayılan Sultan Üçüncü Ahmet Çeşmesi ve istanbul'un su ihtiyacını karşılamak amacıyla da Deryayi Sim adlı bir su bendi inşa ettirmiştir.
Bunlardan başka Üsküdar Yeni Vâlide Câmii, Çorlulu Ali Paşa Medresesi, Damat ibrahim Paşa Camii ve Külliyesi, istanbul'da Yeni Postane arkasında Daarül Hadis ve Sebil, Ortaköy Camii önündeki çeşme, Üsküdar Şemsi Paşa'da Hüsrev Ağa Camii önündeki çeşme ve Çubuklu Camii yanındaki Mesire Çeşmesi gibi eserler yine bu dönemde yapılmıştır.
Dönemin belki de en gözde eseri olan Sâdâbâd, maalesef günümüze kadar gelememiş, bize yıkıntıdan fazla bir şey kalmamıştır. *
patrona halil isyanı ve şair nedim i hatırlatan devir. bu dönem öyle devirdir ki, zevk-ü sefa devridir denir tüm osmanlı mensuplarının en çok o dönemde kebap yediği söylenir.
* Batılılaşma çabalarının ilk evresini oluşturur.
* Avrupa düşünce ve tekniği ilk kez bu dönemde Osmanlı sınırlarından içeri girebilmiştir.
* ilk devlet matbaası, kağıt imalathanesi kuruldu.
* Avrupa'ya ilk elçileri gönderildi (sürekli değildir).
* Doğu klasik eserleri tercüme edildi.
* ilk itfaiye örgütü kuruldu.
* ilk çiçek aşısı uygulaması yapıldı.
* Çini imalathaneleri açıldı.
* Kütüphaneler ve köşkler yapıldı.
1730'da yeniçerilerin çıkardığı Patrona Halil isyanı ile son buldu.
* Dönemin padişahı III. Ahmet, Sadrazam Nevşehirli Damat ibrahim Paşa'dır.
tüm bilinenleri tepetaklak eden devir. ösym'nin sınavzedelere gönderme yaptığı soruda yeralmıştır.. biz bunu sezen şarkısı olarak biliyorduk, bir de zevk-i sefa devri olarak. kısacası çalışılmayan yerden gelmiş, çok pis darbe indirilmiştir. *
yalnız cevaplarda hayyam olsaydı kesin işaretlencekti fakat ösym koymayı unutmuş. biz de diğerleriyle idare ettik ne yapalım.
osmanlının sefa dönemini anlatan bu dönemde, bahçelerdeki kaplumbağların üzerilerine mum dikildiği ve bu hayvancıklar yürüdükçe ortalığın adeta ışıklı bir şölene dönüştüğünü duyduğumda ne hoş bi fikirmiş die düşündüğüm devir.
ilk başlarda pek beğenmesemde, hiç evlenmemiş 45 yaşlarındaki bir abimizin ''hayatımın istiklal marşı'' olarak adlandırdığı; alıcı gözüyle dinleyince benimde pek bir hoşuma giden sibel can şarkısı.