lale devri döneminde istanbul' un heryerinde görülebilendir. sadrazam nevşehirli ibrahim paşa tarafından getirilen lale tohumlarının değerlendiği alanların her biridir.
bitmeyen nargile isimli nargile yapmaya başlayan kafedir. saatlerce de içseniz bana mısın demez o nargile. gitmişken süleymaniye'de o güzel kuru fasulyeden de yemek gerekir; üstüne çayı lale bahçesinde içersiniz.
süleymaniye külliyesinin içindeki hoş mekan.
harika elma çayının yanında nargile içmezseniz, ''türk kahvesi sigarasız giderse imansız gidermiş'' lafına bir yenisini de siz eklemiş olursunuz.
çay içip bir çift muhabbet için çok uygun ve hoş bir mekan. fakat bir sıkıntısı var ki bugün bunu gördüm. evet işletmecilerinin sağ görüşlü insanlar olduğunu biliyordum ama en azından daha dolu insanlar olduklarını düşünürken hayal kırıklığına uğradım. şöyle ki; erkan oğur'lu, kazancı bedih'li, sanat müzikli gayet hoş bir cd takılıyken bir anda grup yorumdan kızıldere çalmaya başladı. bu beklenmedik durumla şok oldum ve nasıl olur diye tartışmaya tutulduk ve heralde araya karışmış dedik. sonuna kadar kimse bir harekete girişmedi; fakat en sonda "sanma faşist olandan bir gün hesap sorulmaz" kısmı gelince görevli koşar adım gitti ve müziği kapattı, cd'yi çıkardı ve ilahi ve mehter karışımından oluşan bir cd taktı bilgisayara. sesi açtı ve mağrur bir şekilde yerine döndü ve diğerlerini azarlamaya başladı. iki durum var ortada: birincisi şarkının tümünde bahsedilen kızıldere'den hiç mi haberin olmadı bugüne kadar senin güzel kardeşim, madem ilgilisin bu konularla. sonunda o kelimeyi duymasaydın, ya da faşist yerine zalim gibi bir kelime kullanılsaydı kapatmayacaktın yani o şarkıyı, o derece bihabersin bundan. ikincisi de katlanamamazlık ve misilleme. nedir bu hırs anlamadım. keşke yapmasaydın bunu sevgili görevli, keşke yapmasaydın.