sertab erener'in 1994 tarihli albümü.
medcezir virali bir albümdür.
albümün değerlendirmesini yaptım. bir puan verdim. en ufak şeylerden puan kırdım.
sertab erener-lâ'l
tarih:14 ekim 1994
şarkı sayısı:10
değerlendirme
1.sevdam ağlıyor(5)
2.rüya(5)
3.mecbursun(4)
4.gel barışalım artık(4)
5.büyü de gel(5)
6.lâ'l(5)
7.masal(5)
8.dargın değilim(5)
9.erkeğim(5)
10.günahım boynuma(4)
toplam puan:47/50
değerlendirme puanı:94/100
yazar, yakın arkadaşım olduğu için kitabın yazılış süreci ve yayınlanamama süreci hakkında bilgi sahibiyim.
bir yayın evi ile anlaşamadığı için şu an için wattpad adlı site üzerinden ilk 2 bölümü yayınlanıyor.
kitap hakkındaki nacizane yorumum için mesaj kutusunu yakınız
Lisede okudugum bir roman idi lal. Yazarı ayşe kara olmakla birlikte kitabin akici bir anlatimi var. Istanbul fatih, bosna kitapta geçen mekanlar arasında. Bana istanbulu hatırlattığı icin aklimda yer eden bir kitaptır.
çocukluğumun neredeyse büyük bütününü kapsayan, türk pop'un en iyi albümlerinden birisine ad vermiş sezen aksu parçası ve sertab erener'ın tempa foneks çıkışlı, 1994 senesinde evlerimize girmiş, ikinci stüdyo albümü. her ne kadar, kaynak veremesem de, sanki bir gazetede, özellikle bu şarkının bir yarışmada, en iyi türkçe sözlü şarkı seçildiğini anımsarım. ama, hayalimde kalan şeyler bambaşkadır bu albümle alakalı, ki o kırmızılarla kaplı kartoneti, -küçükken ne anlıyorsam- evirir çevirir okurdum, küçükken, kendileriyle birebir konuşmuşluğum ya da görüşmüşlüğüm olmayan adamların, hangi parçada hangi enstrümana hayat verdiğini okumak benim için önüne geçilemez bir hobi olmuştu sanki. (bkz: stüdyo müzisyeni)
ki içerisinde de, rüya, gel barışalım artık, mecbursun, sevdam ağlıyor gibi mükemmel örneklemeler harici, tamamiyle dolu doluya giden bir albümdür bu. yine o zamanlar walkman'le haşır neşir olmuş bünyeler için, ileri geri sararak, sevilen şarkının sevilen yerlerini dinlemek, ya da az sevilen şarkıyı atlamak, ve bu süreç zarfında pilin anasını belleyerekten, artık son raddelerine gelmiş pilin savsaklamasıyla, şarkıyı ağır modda dinlemek gibi güzelliklere erişebilmiş yegane albümlerden birisidir benim için. o yüzden dolayı da çocukluğumdur zaten.
kimim
dünya
renkleriyle
boğuştum
boğuldum
inkar düştü
kayıtlarıma
mahkum
oldum olası
kısmetim
yazıldı
günah-sevap
dosyalarıma
*
kimim
ilahi
bir nefes
aşk ile
ruhum
teslim oldu
efendim olan
sana adandım
gülizar
güldeste
ve lalezar
oluverdin gönlüme
*
kimim
yer edindin
mavi mavi
gökyüzüme
iftiharlar
sundum
lalezarlar diliyle
intiharlar
yazıldı
kalbimin
gözlerinden
kanlandı
kana kana
yüzüme
belleğime
iflas ettim
kimim ben.
abdurrahim semavi
kadıköy'de harika bir restaurant & bardır.
kargart'a gidecekken fazlaca sevdiğim bir dostumun keşfetmesiyle sürekli gidilecek yerler arasına girdi.
tabi mekanda 3 saat yapılan beyin fırtınası ve şakalarda mekanı sevdirmiş olabilir.
tüm dünyanın türk olduğunu düşünerek kurduğumuz ütopya, ruslarında karadenizli olması, tüm dünyada camiler ve ramazan telaşı, isimler vs...
ardından özcan' ın konuyu nasıl açıp sonrada benim bitiremediğim tavuğa geldi.
öyle ki ciddi bir şekilde çürümenin kitabı isimli kitaptaki bir soruyu irdelerken
teodise: ya sabit bir örnekten gittiğin için cevabın bu olduğunu sanıyorsun. mesela tavuk ve yem üzerinden ver örneğini.
özcan : yaa gözünü seveyim, tavuk düşünen bir insan mı teodise?? -2 saniye- yaa ne diyorum ben.
-kahkahalar-
sonra bu irdelediğimiz sorunun cevabında hem fikir olamadığımız için bar'ın broşürüne denklem çizdim.
hem fikir olmamızı sağladı.