Bende de üniversite yıllarında başlamıştı. Laktozsuz süt ve az da olsa yoğurt, peynir çeşitleri var artık, bunlardan tüketmek lazım. ayrıca laktoz içeren bir şey yenildiği taktirde laktaz enzimi kullanmakta fayda var… yiyecek içeceği geçtim de kullandığımız bazı ilaçlarda da laktoz bulunuyor, bazen fark etmiyoruz bile ve sonra rahatsızlanıyoruz… doktorların böyle içerikler yönünden biraz daha bilinçlenmesi lazım.
annanemlerin yıllar önce ineği vardı. onun da verdiği extra bir alışkanlıkla özellikle ayranı ihmal etmeyen bir insandım onyıllardır. bir taraftan da pyrobiotik yönü var diyordum vs. bir entepli olarak yediğim her etin yanında kola mola değil direkt ayran söylerdim.
ancak son bir, bilemedin iki yıldır... ki evde ayranı hiç ama hiç etmedim... ulan baktım ayran içtikten 15-20 dakika içinde tuvalete gidiyorum. ishal veya yarı ishal. bir değil iki değil, acaba mı lan falan derken emin oldum içtiğim ayrandan kaynaklandığına.
alışkanlık değiştirmek biraz zor oldu ama ayranı bıraktım ta yıllar sonra. yakın zamanda denemek için bir iki defa laktozsuz yoğurt alıp denedim baktım ishal etmiyor. ona da artık ulan bunu yemesem de olur noktasındayım. ucuzken kaşarı çok tüketen biriydim o alışkanlığım da değişti.
bu arada good luck ın burun tıkanıklığı ifadesi gözüme çarptı. dün yediğim normal yoğurt sonrası burnum aktı ama onla ilişkisi olacağı aklıma bile gelmezdi. dur bakayım başka zaman bunu bir gözlemleyeceğim kendimde.
yani diyeceğim o ki... bu tür şeylerde kendinizi gözlemleyin. diyelim ki yani bundan dolayı ishal oluyorsanız, sebebi bilmediğiniz için o ishali vs gidermek için ne bileyim gidip ilaç kullanmayın, yanlış teşhislerde bulunmayın kendinize.
neyse süt ve süt ürünleri yemeden de hayat devam edebiliyor.
ancak bir gözlemim daha... son bir yıldır özellikle süt ürünleri fiyatları daha da yukarı çekmemek için bir şeylerin ayarını bozdular onu biliyorum.
gidin bakın artık hemen tüm yoğurtlar "yağsız"! ve bunu da sanki yağlı kaymaklı kaymaklı yoğurt kötüymüş de sizin için aha bak yağsızını satıyoruz havasında yazıyorlar. o kaymağı yağı başka şekilde kullanıp maliyet değiştiriyorlar çünkü.
en yaygın karbonhidrat sindirim bozukluğu. genetik bir rahatsızlıktır otozomal resesif kalıtılır. süt alınmasıyla gastrointestinal sistem şikayetleri ortaya çıkar. bu semptomların nedeni sindirilemeyen laktozun kolonda bağırsak bakterileri tarafından laktik aside fermantasyonuyla oluşan metan ve hidrojen gazlarıdır. abdominal kramplarla varlığını belli ettirir. ayrıca mevcut laktoz lümene su çekerek diareye(ishal) neden olur.
Süt cikolata ile birlikte tüketildiginde laktoz daha iyi sindirilebiliyormus, Kakao misal laktoz intoleransina ramen herhangi bir rahatsizliga sebep olmuyor.
Bu sebeple dondurma yemek istenildiginde muklaka cikolatali tercih edilmeli.
ne hikmetse genelde akp nin okullarda dağıttığı sütü içen yavrucaklarda ortaya çıkmış hastalıktır. o kadar evinde barkında süt içen bebe var kaçı acil servise kaldırıldı ulan. ya da mustafa bozbey aziz kocaoğlu okullarda yıllardır dağıtır hangisinde böyle bir skandal yaşandı.
tbbt de leonardın sahip olduğu hastalık. şaka maka iyi düşünmüşler karakterin fiziğine cuk oturmuş. süt yok, yoğurt yok peynir yok, dondurma yok ne var lan it? böyle küçücük kalırsın işte.öyle ottan boktan alerji olursan böyle olur. entel hastalığıdır. aynı zamanda bozuk süt içip bakteri makteri kapmaktansa kısa boylu küçük kemikli olurum demiş de olabilir kendisi. saygı duyarız.
bu balyoz, ergenekon yalanları ilk pörtlediğinde televizyonlarda rasim ozan, şamil tayyare,mehmet metiner gibi cahil köylülerin habire sıçtığı işkembeden sallamasyon teorilerine inanan var mı diye sorardım kendine. daha sonra farkettimki halkın büyük kısmı bunlara hocam diyecek naiflikte insanlar aslında. dolayısı ile bizde referanssız bilgi atmasyon, sallamasyon bu ülkede çok rahat yutuluyor.
öyle geri zekalılar var ki istisnai bir defekti epidemik bir araz gibi algılayıp onun üzerinden ağalarının pabuçlarını mutlu finolar gibi yalıyorlar. sorgulamak yok, düşünmek yok...
hiç beynin olmasa da bir düşünürsün normalde...
"ulan bu bok her yüz kişiden 30-40'ında görülüyorsa her gün milyon tane insanın hastaneye kaldırılması gerek mez mi?" diye.
"izmir belediyesi 2005'den beri süt dağıtıyormuş neden arıza çıkmamış acaba?" diye sormaz mı normal zekalı bir birey?
"evinde süt içen on binlerce çocuk neden hastalanmıyor?" diye de sormak lazım...
sonra sağı solu araştırıp bunun hedef risk kitlesinin bile yüzbinler/x oranları taşıdığını öğrenmek de zor değil...
boşuna demiyoruz;
insan akp'li olduğu için gerizekalı olmaz, gerizekalı olduğu için akp'li, cemaatçi falan olur...
zehirlenme vakalarının tüm ülkede meydana gelmemesi ve 9 ilde yoğunlaşması nedeniyle, istatistiksel olarak mümkün olmayan olaydır. laktoz intoleransı olgusunun kabul edilmesi için, her okuldan bir-iki çocuğun zehirlenmesi gerekirdi. oysa ki, durum böyle değildir. yapılacak iş, hikayeler uydurarak izahat yapmak olmayıp, sütler üzerinde laboratuvar tetkikleri yapmaktir.
tabii, iktidarın koyu baskısı altında kalınmadan, bağımsız kuruluşlarca bu yapılmalıdır.
laktoz isimli şekeri sindiren laktaz isimli enzimin, bağırsak isimli organımızda bulunmamasının adıdır. Bu güzel tanımdan sonra biraz konuyu irdeleyelim.
aslında bir hastalık değil genetik bir çeşittir. genlerimiz bebekken bu sütte bulunan şeker türünü sindirmemize izin verirken büyüdükçe bu yeteneğimizi kaybettirir bize. bu enzim (laktaz) eksildikçe küçülüp, bagirsaktan emilme sansi olmadigi icin laktoz bagirsak içinde kalacaktır. Kalın barsaklara gelindiginde bakteriler laktozun 2-3 karbonlu metabolitlerini ortaya cikartiyor. bunların su tutucu özelligi var ve osmotik diyareye yol aciyor. dünyadaki eriskinlerin yarisindan fazlasinda laktoz intoleransi vardır. ama evrimsel süreçte az güneş gören kuzey avrupa ülkelerinde bu oran %4-5 lere düşmektedir. böylece bu ülkelerde süt bir ömür tüketilebiliyor. güneşten sağlayamadıkları kemik sağlamlığını (d vitamini) süt içerek sağlıyorlar.
süt ve süt ürünleri tüketildiginde karın agrısı ile başlayan şiddetli ishal görülür. laktoz'u tolere edemeyen bünye rahatsızlığıdır. Laktozsuz süt önerilir.
laktozu parçalayan enzim olan laktaz (B-galaktozidaz)'ın ince barsak mukozasında azalması sonucu oluşan hastalık. 3 tipi vardır. konjenital, primer erişkin tip ve sekonder laktoz intoleransı. konjenital laktoz intoleransı: çok nadirdir. doğumdan itibaren başlayan şiddetli ishal mevcuttur. ince barsak histolojisi normaldir, zamanla bozulabilir. anne sütü kesilmemelidir. anne sütüne ek olarak laktozsuz mamalar verilirse tolere edilebilir. primer laktoz intoleransı (erişkin tip): 8-15 yaşlar arasında başlar. laktoz alındıktan sonra 8 saat içinde gelişen kramp şeklinde karın ağrısı, ishal ve gaz bulguları mevcuttur. sekonder laktoz intoleransı: en sık görülen tipidir. ince barsak mukozasındaki villusların ucunda bulunan laktaz enzimi, viral gastroenterit gibi barsak mukozasında enflamasyon ve atrofi oluşturan bir sebepten dolayı kısmı olarak eksik kalır. laktoz içermeyen gıdalarla tedavi edilir. 4-6 haftada mukoza düzelir.
tanı:
- dışkı ph'sı düşük (<5.3) ve indirgeyici madde (+)
- hidrojen nefes testi (+)
- laktoz tolerans testi (+)
tedavi:
diyetten laktozun çıkarılması veya azaltılması.