Türkçe'ye "kaplumbağalar da uçar" diye çevrilmiş bir iran filmi.
Savaşın ve türevlerinin çocuklar üzerindeki etkisi güzel yansıtılmış. Gerçekler biraz içinizde sıkıntıya sebep oluyor. Samimi ve etkileyici film, tavsiye edilir.
ismini uzun bir zamandır duyduğum dün de "ee artık bir izleyeyim" deyip başına oturduğum film.
Film boyunca yönetmen bahman ghobadi'ye etmediğim beddualar kalmadı. Çocukları odak alarak bir savaş filmi çekmesini izleyiciye yapılan bir acımasızlık olarak nitelendirmiştim. Ben bu acıya "ama bu kadar da olmaz yahu" deyip katlanamıyorken reelde de aynı senaryoların yaşanıyor olması daha acı.
Neyse sözün özü sağlam bir film, tıpkı birçok iran filmi gibi.
dünya üzerinde çok az film, onun kadar incelikli olabilir. müthiş dokunaklıdır. duygu sömürüsü yapmaz. diyalogların ve komplimanlıkla kurgulanmış sahnelerin değil; doğallığın dramını yaşatır.
iran sinemasının kasveti filmde yine kendini gösteriyor.
halepçe katliamından kaçan bir erkek kardeş, bir kız kardeş ve kaçtıkları köyün bir nevi lideri "uydu" arasında geçen yaşam mücadelesi.
tecavüz, intihar, mayınlardan kolları bacakları kopmuş çocuklar, sefalet ve amerika'nın getirdiği "çılgın demokrasi" ..
askerler tarafından tecavüze uğramış bir kız çocuğunun ikilemi. gitmek mi kalmak mı? o gitmeyi tercih etti, giderken o lanet gecenin "hediyesi" bebeğini de götürdü. anne.. her yaşta anne, zorla da olsa anne. o giderken kendisi kalamadı, ikisi de gitti...
izleyin, izleyin ama yanınızda kimse yokken. göz yaşları sel oluyor zira.
insanı derin hüzünlere sokan daha doğrusu tam anlamıyla yamultan iran lı yönetmen bahman ghobadi şaheseri filmdir.
film genel itibari ile dram havasında geçmektedir. yalnız araya ufak tefek tebessüm yaratacak diyaloglar serpiştirilmiş ve filme ayrı bir hava katmıştır. özellikle uydu nun yanındaki sürekli ağlayan çocuk çok samimi ve saf bir çocuk havasını çok iyi oynamıştır.
hüngür hüngür ağlatan bir bahman ghobadi filmi. ömrüm boyunca sürekli dram türü filmler seyrettim. bunun gibisini seyretmedim... arşivlenmeli ve her insana izletilmelidir bu film.
savaştan sonra, ırak'ta çekilen ilk filmdir. çocukların oyunculukları ise pek çok yaşını başını almış oyuncuya taş çıkartır.
kim bilir ölen kaç ıraklı'nın, savaşın başladığından bile haberi yoktu ?
etkileyici bir bahman ghabudi filmi.ırak savaşının ve halepçe katliamının minik yüreklerde bıraktığı ağır izleri anlatan hatırlatan etkileyici bir yapım.yalnız yönetmenin unuttuğu bir nokta var.abd işgalinde 1 milyon insan öldü.abd huzur getirmedi o ülkeye.kan getirdi kan.
silah pazarı gördüm bu filmde, beyinlere çivi çakar o sahne. parayı basıyorsun istediğin silahı alıyorsun.
iki önemli mesele dikkatimi çekti. mayına basarak ayağının tekini kaybetmiş olan çocuklardan biri ırak-türkiye sınırında türk askerine doğru ayağıyla ateş ediyormuş gibi yapıyor, oyun oynuyor ve bunu gören türk askeri çocuklara ateş açıyor, hem de seride ateş ediyor. o sahne dikkatimi çekti. sanki türk askerini acımasız göstermeye çalışmış yönetmen.
bir de abd ırak'ı işgal etmeden önce helikopterlerden üzerinde "bu ülkeyi cennet yapacağız bize güvenin, bizimle savaşmayın" yazılı kağıtlar atıyordu bunun devamında olanlara pek girilmemiş daha doğrusu saddam'ı yerin dibine sokarken yönetmenimiz amerika'yı göklere çıkararak sonlandırıyordu filmini.
kürt filmi olduğu için ülkemizde çok tutulmayan film. oysaki bu film, bizim kurtlar vadisi ırak'ımızdan bile çok daha çarpıcı ve vurucudur. ülkemizde bile daha iyisi henüz yapılmamıştır.
Orjinal adı Turtles Can Fly - Kaplumbağalar da uçar
Saddam döneminden sonra Irak-Türkiye sınırındaki, Kürt Mülteci kampında mayın toplayarak hayatlarını sürdürmeye çalışan çocukları anlatan bir filmdir,
türü dram ve savaştır,
gerçekten etkiliyeci bir filmdir 2004-2005 yıllarında ödülleri toplamıştır. bunlardan biri de berlin uluslararası film festivalinde en iyi istikbal ve barış ödülüdür.
imdb puanı: 7.9 dur, dram severler için gerçekten izlenmesi gereken bir filmdir.
bir bahman ghobadi filmi olan "kaplumbağalar da uçar" acı bir gerçeği dramatik bir konu ile gözler önüne seriyor. halepçe katliamı ve bıraktığı acıları çocukların dünyasından anlatmaya çalışan eşsiz bir başyapıt. tecavüz sahnesi ve küçük kızın kendisini intihar etmesi unutulmaz sahnelerden bazıları.
tekrar etmeyeyim güzelce anlatılmış ama sinemada daimen realiteden yana olan beni önünde eğdirmiştir.fazla gerçek fazla acı,yürek burkan bir öykü...
hele şu kendini öldürmeye azmetmiş ve kendi askerleri tarafından tecavüze uğramış minik anne ve uydu...