uydu lakaplı çocuğun göle dalmadan nce söylediği bir şey vardır ki;
bütün aşk şiirlerini, bütün aşk şarkılarını, aşk'a dair ne kadar yazı var ise çöpe atınız!
-sana bi şey söyleyeceğim ama sakın yanlış anlama, kızma.
+tamam.
-aslında hep senin gibi birinin bu köye gelmesini bekledim biliyor musun. evet, hep seni.
izlerken insanın boğazının düğümlenmesine gözlerinin yaşarmasına sebebiyet veren bir bahman ghobadi yapıtı.savaşın ağır yıkımı ve arada kalan çocuklar...
Bahman Ghabadi'nin ironi ve trarjedilerle dolu filmi. bir mülteci kampının portresi diyebiliriz. orijinal ötesi bir film bence. oyuncular bambaşka. agrin, satelitte, şerko ve diğerleri. agrin, işgal sırasında tecavüze uğrayan küçük bir kızdır. yanında kardeşi ve çocuğuyla beraber bu kampa gelirler. böylece filmin öyküsü başlar. kanımca bu filmi profesyonel kılan ve bahman ghobadi'yi gerçek yönetmen sıfatına eriştiren bir sürü özellik var. yönetmenimiz filmin çekimlerine başlamadan önce köy köy dolaşıp filme uygun çocuk oyuncular bulmaya çalışıyor. çocukları bulduktan sonra onlarla beraber 6 ay kalıyor, birbirlerine uyum sağlıyorlar. anlayacağınız gayet samimi bir serüven oluyor. ayrıca agrin'in çocuğu rolünü oynayan çocuk gerçekte de kördür, ve film bittikten sonra Bahman Ghobadi filmden elde edilen gelirin bir kısmıyla çocuğun sağlam gözlere kavuşması için ameliyat masrafını karşılıyor.
tekrar etmeyeyim güzelce anlatılmış ama sinemada daimen realiteden yana olan beni önünde eğdirmiştir.fazla gerçek fazla acı,yürek burkan bir öykü...
hele şu kendini öldürmeye azmetmiş ve kendi askerleri tarafından tecavüze uğramış minik anne ve uydu...
bir bahman ghobadi filmi olan "kaplumbağalar da uçar" acı bir gerçeği dramatik bir konu ile gözler önüne seriyor. halepçe katliamı ve bıraktığı acıları çocukların dünyasından anlatmaya çalışan eşsiz bir başyapıt. tecavüz sahnesi ve küçük kızın kendisini intihar etmesi unutulmaz sahnelerden bazıları.
Orjinal adı Turtles Can Fly - Kaplumbağalar da uçar
Saddam döneminden sonra Irak-Türkiye sınırındaki, Kürt Mülteci kampında mayın toplayarak hayatlarını sürdürmeye çalışan çocukları anlatan bir filmdir,
türü dram ve savaştır,
gerçekten etkiliyeci bir filmdir 2004-2005 yıllarında ödülleri toplamıştır. bunlardan biri de berlin uluslararası film festivalinde en iyi istikbal ve barış ödülüdür.
imdb puanı: 7.9 dur, dram severler için gerçekten izlenmesi gereken bir filmdir.
kürt filmi olduğu için ülkemizde çok tutulmayan film. oysaki bu film, bizim kurtlar vadisi ırak'ımızdan bile çok daha çarpıcı ve vurucudur. ülkemizde bile daha iyisi henüz yapılmamıştır.
silah pazarı gördüm bu filmde, beyinlere çivi çakar o sahne. parayı basıyorsun istediğin silahı alıyorsun.
iki önemli mesele dikkatimi çekti. mayına basarak ayağının tekini kaybetmiş olan çocuklardan biri ırak-türkiye sınırında türk askerine doğru ayağıyla ateş ediyormuş gibi yapıyor, oyun oynuyor ve bunu gören türk askeri çocuklara ateş açıyor, hem de seride ateş ediyor. o sahne dikkatimi çekti. sanki türk askerini acımasız göstermeye çalışmış yönetmen.
bir de abd ırak'ı işgal etmeden önce helikopterlerden üzerinde "bu ülkeyi cennet yapacağız bize güvenin, bizimle savaşmayın" yazılı kağıtlar atıyordu bunun devamında olanlara pek girilmemiş daha doğrusu saddam'ı yerin dibine sokarken yönetmenimiz amerika'yı göklere çıkararak sonlandırıyordu filmini.
etkileyici bir bahman ghabudi filmi.ırak savaşının ve halepçe katliamının minik yüreklerde bıraktığı ağır izleri anlatan hatırlatan etkileyici bir yapım.yalnız yönetmenin unuttuğu bir nokta var.abd işgalinde 1 milyon insan öldü.abd huzur getirmedi o ülkeye.kan getirdi kan.
savaştan sonra, ırak'ta çekilen ilk filmdir. çocukların oyunculukları ise pek çok yaşını başını almış oyuncuya taş çıkartır.
kim bilir ölen kaç ıraklı'nın, savaşın başladığından bile haberi yoktu ?
hüngür hüngür ağlatan bir bahman ghobadi filmi. ömrüm boyunca sürekli dram türü filmler seyrettim. bunun gibisini seyretmedim... arşivlenmeli ve her insana izletilmelidir bu film.
insanı derin hüzünlere sokan daha doğrusu tam anlamıyla yamultan iran lı yönetmen bahman ghobadi şaheseri filmdir.
film genel itibari ile dram havasında geçmektedir. yalnız araya ufak tefek tebessüm yaratacak diyaloglar serpiştirilmiş ve filme ayrı bir hava katmıştır. özellikle uydu nun yanındaki sürekli ağlayan çocuk çok samimi ve saf bir çocuk havasını çok iyi oynamıştır.
iran sinemasının kasveti filmde yine kendini gösteriyor.
halepçe katliamından kaçan bir erkek kardeş, bir kız kardeş ve kaçtıkları köyün bir nevi lideri "uydu" arasında geçen yaşam mücadelesi.
tecavüz, intihar, mayınlardan kolları bacakları kopmuş çocuklar, sefalet ve amerika'nın getirdiği "çılgın demokrasi" ..
askerler tarafından tecavüze uğramış bir kız çocuğunun ikilemi. gitmek mi kalmak mı? o gitmeyi tercih etti, giderken o lanet gecenin "hediyesi" bebeğini de götürdü. anne.. her yaşta anne, zorla da olsa anne. o giderken kendisi kalamadı, ikisi de gitti...
izleyin, izleyin ama yanınızda kimse yokken. göz yaşları sel oluyor zira.