Efendim lakerda yapımında bir husus vardır ki çok önemlidir.
dilimlenerek tuza yatırılacak balığın * omurgasındaki omuriliği ve sinirleri alınmalıdır. Ayrıca kesinlikle kan pıhtısı da kalmamalıdır.* Aksi halde lakerda bozulur.
Tuzlama islemi de, hasir sepet içerisine iri tuz ile yapılır. Balıgın tamamen alttan ustten bolca tuz ile gömülür.
iyi bir rakı mezesi için bunlara katlanmak gerek tabi...
* tuzlu kavanozdan; bir aksam onceden çıkarılan balıklar bir gece suda bekletilir. parçalanmayacak sekilde dinlendirildikten sonra alüminyum folyoya sarılarak tost makinasında yuksek ısıda bekletilir. 5-10 dk sonra alınıp ılık ve nemli bir ortamda dinlenmeye bırakılır. ** yalnızsanız 35 lik, ** ekipseniz litrelik bir şişe tekel yeni rakı yahut tekel altınbaş rakı ile servis ediniz. afiyet olsun. **
küçükyalı sahilde afm sinemasının biraz yanında bulunan balık restaurantı... mekan hergün saat 12:00-02:00 arası açık. lakerdasıyla, balık köftesiyle, zencefilli karidesiyle ve karides güveçleriyle pek bir övünür bu mekan. balıklar ayvalık, mersin ve antalya dan gelmektedir.
bir dilimiyle bir ekmek bitirtebilecek kadar yogun bir lezzett barındırı bu balık parçası,aslı torik olup bulamazsanız palamuttan da imal edebilirsiniz lakin kalite duser,dilim dilim kesip iligini iyice temizlemek gerekir,iki gün suda bekletmek bu arada suyunu degiştirmek kan ve iliklerin iyice temizlenmesini saglar ki bundan sonra yapılacak olan bol tuzla kaplayıp tercihan kaya tuzu olmalıdır 10 gun kadar buzdolabında bekletmektir,temizleme işlemi zor geliyorsa fleto cıkarıp da tuzlanabilir
Malaga kıyılarında fakir bir Musevi balıkçı yaşamaktadır. Adı Behmuaras. Soyadını bilmiyoruz. Şimdiye dek hiç kayıtta da rastlanmadı. işte bu balıkçı her gün balığa çıkar, tuttuklarının yarısını satar, diğer yarısını da eve, ailesine götürürdü. Üç çocuğu vardı ve en küçükleri en çok ton balığını severdi. Balıkçı da onun ton balığı yemesine özellikle dikkat ederdi. Oysa bu balık her zaman yakalanamazdı, çünkü bunun için çok açılmak gerekirdi.
1326 yılının bir Şabat (cumartesi ve Museviler için kutsaldır) günü karısının tüm itirazlarına karşın, çocuğu için ton balığı avlaması gerektiğini söyleyerek yine balığa çıktı. Balıkçı o günden itibaren iki ay boyunca hiç ton balığı yakalayamadı. Bunun üzerine oturdu ve Allah'ına dua etti: "Allah'ım n'olur çocuğuma ton balığı ver. Beni de affet, Şabat'ta çalıştığım için." Ertesi kutsal Perşembe günü, sefer tora açıldığı gün , yine balığa çıktı. Bu kez büyük bir ton balığı sürüsüne rast geldi ve tam 30 balık yakaladı. Ve Allah'ına yine dua etti. Sonra "Ben" dedi , "bunları satmaktansa tuzlarım ve saklarım".
Önce balıkları temizledi, kafaları hariç altı eşit parçaya ayırdı. iliklerini çıkardı, soğuk suda bekletti. Kanını süzdürdü ve tam 25 gün tuzda sıkıca sakladı. 25 gün sonra tuzdan çıkarılan ve çok sonraları da Yunan Musevileri tarafından yapılan bu yiyecek "lakerda" idi.
Lakerda ismi ispanyolca kökenlidir ve aslı " la kerrida" dır.
"istenen/istedikten sonra " anlamında.
Bu öykü Toledo şehrinin balık halinin duvarlarında asılıdır.
sanırsam musevilerin keşfettiği bir lezzettir,antakya da bir musevi arkadaş, "lak kerida" dan geldiğinden bahsetmişti; "yanında iyi giden" manasında. elbette neyin yanında iyi gittiği aşikar.