bir önceki tbbm başkanı bülent arınç 'ın ''laiklik yeniden tanımlanmasıgereken bir kavramdır'' sözleri gündemi uzunca bir süre gündemi meşgul etti.
şüphesiz bülent arınç'ın geçmişteki çizgisi bu sözün gündeme oturmasındakien büyük etkendi.
şimdi gelin türkiye cumhuriyeti devleti'ndeki işleyişi analiz etmeye çalışalım.
anayasamıza göre türkiye cumhuriyeti, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.nedir bu laiklik? önce ona bir göz atalım. genel tanım olarak din işlerinin devletişlerinden ayrlması, devletin dininin olmaması, devlet organlarının bütün dinlere,hatta inançsız vatandaşlarına eşit mesafede olmasıdır. evet sanırım bu kadarı laikliğin özünü anlatmaya yeter.
peki ülkemizde işleyiş böyle midir? hani klasik bir söylem var''efendim laik yapı değiştirilmek isteniyor.'' gerçekten yapı laik mi yoksa türkiye devleti'nin kendine özgü bir laiklik anlayışı mı var?
benim fikrim kesinlikle türkiye'nin zaten kendine özgü bir laiklik algılaması var. şöyle ki;hangi laik ülkede görülmüş din adamlarının devlet tarafından maaşlandırıldığı, hangi laikülkede görülmüş diyanet işleri başkanlığı gibi bir kurum, hangi laik ülkede görülmüş zorunlu din dersi. devlet bırakın bütün dinlere eşit olmayı islam dinindeki mezheplere bile eşit olamıyor.alevilere mum söndücüler deniyor, ibadetlerine gulu gulu dansı deniyor, ibadet ettikleri mekanacümbüş evi denerek dalga geçiliyor. ülkemizde ramazan ve kurban bayramları'nda resmi tatil ilan ediliyor.madem devlet yapısı laik hristiyan bir vatandaşımız da paskalya bayramı dolayısıyla resmi tatil istese haklıdır. imam hatip liseleri apayrı bir konu. din adamı yetiştiren okullar devlete bağlı ve bu devlet işlevsel anlamda bütün dinlere aynı mesafede...
diyanet işleri başkanlığı bizzat atatürk tarafından kurdurulmuştur. atatürk'ün laik yapıyı savunmadığını
mı iddia ediyorum? hayır... buradan şuraya varmak istiyorum. laiklik kavramı ülkemizin sosyal ve kültürel
dokusu göz önünde tutularak zaten esnetilmiştir. ama bu yapıdan bile rahatsız olan insanlar var. cuma günü
tatil olsun diyenler var. bu insanların kafalarındaki oluşum başka. başka bir düzenin özlemi içinde yanıp
tutuşuyorlar. beyinlerindeki bu ideolojik şehvet travmaları yüzünden islamcı bir histeri nöbetine tutuluyorlar.
tekrar ediyorum laikliğin cılkı çıkmış, yeterince esnemiş, sünmüş durumda yeniden tanımlanması gerekiyor
demek de ne oluyor? laikliğin s.kilecek anası mı kalmış? bu boktan laiklik bile rahatsız etmeye yetiyor ideolojik hastalıklara yakalanmış beyinleri.
işin içinde bülent arınç var ise??? xxx. laiklik kaldırılsın, faşizm gelsindir.
faşizm: musevilik, hristiyanlık, islamiyet gibi inançlar ki hepsi boş. evet, dinlerin kendisi sayısız insanın hayatını sonlandıran bir numaralı kozdur.
laikliğin yeniden tanımlanması isteği kayıtsız-şartsız şeriattır. dalga geçmeyin, hastir lan! diyen iran'lılar 1978'de karanlığa teslim oldular. ve şu an abd saldırsa da kurtulsak diye bekliyorlar.
tatlı su koministlerine özenerek tatlı su islamiyeti, daha doğrusu islam ın vatikanlaşmış bir hali ile kendi siyasi kimlikleri çerçevesinde oluşturulmuş bir din anlayışına öncelik istemi.
aynen ingilizlerin vahhabiliği gibi amerikalıların ılımlı islam modeline ayrıcalık tanınarak devlet çatısında özerklik isteme.
örn; abd de "inancımızı yaşayamıyoruz" diye ağlayan siyasetçiler-din bezirganlarının söylemi.
bu analizi kimseden duymadınız, değil mi?
hadi, eksileyin.