laiklik devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensip olarak geçerken, laiğim deyipte dinini başkasının özgürlüklerini engellemeden yaşayan insanları tersleyen veya bunun gibi şeyler yapan insana laik diyebilmek mümkün müdür? laiklik insana insan diyebilmekse neden ülkemizde herkes birbirinin ardından tanımadan konuşmadan önyargıyla konuşuyor anlayamıyorum.
içinde bulunduğu çevreden dolayı anlamak istememektir aslında.
laikliğe değil; diğer dinlere, düşüncelere karşıdır bu kişi içten içe. kabullenemediği şey "dinin elden gitmesi" değil, kendine ailesi, ortamı tarafından yıllarca empoze edilen şeyin diğer insanlar tarafından çürütülmesidir. konu din değildir. konu insanın içindeki bencillik ve bulunduğu ortam koşullarıdır.
o kişiye bunu kabul ettirmek de imkansızdır. çünkü siyaset bilimi nesnel olmadığından insanlar tarafından her yöne çekilebilir. "laiklik batı tarafından müslümanlığı parçalamak amacıyla yayılmıştır türkiye'de" der ve konuyu bu delilsiz komplo teorisiyle bitirebilir. sizin vereceğiniz cevabın da bir önemi kalmamıştır artık. zira adamın düşüncesi böyleyken bunu değiştirmek için ne kadar söz söyleseniz de zaten boşa gidecektir hepsi.
laikliğin olmadığı ülkelerdeki geri kalmışlık, insan hayatına değer verilmemesi gibi konulardan bahsedildiğinde ise "ad hominem" taktiğini uygulayacaktır bu laikliği kabul edemeyen insan. yani konuyu değiştirecektir. üstaddan bir örnek: "benim türbanlı bacımı dövdüler".
laikliği anlamamanın bir sebebi de çıkarcılıktır tabii ki. bir şirkette çalışıyorsa mesela, kişinin o şirketin çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gerekir. askerse ve suriye'yle savaşma durumu olursa mesela, her ne kadar bunu doğru bulmasa da savaşması gerekir. diplomatsa, devlet ne istiyorsa bunu yapması gerekir. işte aynı şekilde, bir sağ şeriat partisindeyse, veya bir tarikata üyeyse de o kesim neyi düşünüyorsa o da aynı söylemlerde bulunmak zorunda kalmıştır. aksi takdirde pozisyonunu, makamını, güzel bir hayat olanağını kaybedecektir.
yani laikliği anlayamamak, aslında tamamen insanın geçmişiyle olan bağından, yani ailesinden, veya bencilliğinden kaynaklanır.
yine de farklı bir noktadan da girmek istiyorum konuya o da şu ki, herkes melissu gibi rahat bir ortamda büyümüyor, aramızda rabia'lar da var ve melissu hayatı boyunca her istediğini yaparken rabia sahip olduğu her şeyi kıt kanaat geçinen ailesi sayesinde kazanmış. melissu kadar rahat bir seçme şansı olmadığı açık. bu yüzden aslında bu bencilliği de çift taraflı olarak ele almak gerekir.
bize göre bencillik, "sırf akp'ye yaranmak için atatürk'ü eleştirmek"tir.
rabia'ya göre ise, "yıllar boyunca ona bakmış ailesinin görüşlerine ihanet edip kendi yolunu çizebilmek".
yani aslında her açıdan bakıldığında birçok farklı etmeni var bu durumun. bu yüzden yargılaması da bu kadar kolay değil. sonuçta hem rabia, hem melissu olunmaz. ama rabia değiliz diye bütün suçu rabia'ya atmak, melissu değiliz diye de bütün suçu melissu'ya atmak "laikliği anlayamamak"tan daha kötü bir durum olan "insanlığı anlayamamak" kapsamına girer. ki suçlu da ne rabia'dır, ne melissu. suçlu rabia'ya seçim şansı vermeyen, melissu'ya ise rabia'yı sorgusuz dışlatan sistemdir aslında.