g.tü sıkışan devlet büyüklerinin durumu kurtarmak amacıyla, vaat-kılıf-örtü-gard olarak kullandığı 7 harflik bir kelimedir. gerçek hayatta yoktur. varsa da en azından bizim için ütopyadır.
laik olan bir ülkede ne mi olur ? o devletin bütün vatandaşları her yönden eşit sayılır.tam bir eşitlik söz konusudur.oysa iranda arabistanda böyle bir durum sözkonusu değildir.zira irandaki bir kişi müslüman değilse ikinci sınıf vatandaş muamelesi görür.yani din ile yönetilen devletlerde eşitlik yoktur.
gerekli ve önemli bir ilkedir. lakin bizdeki "laikçiler" laikliğin ne olduğunu kavrayamamış ve bunun sonucunda kişilerin laik olması gerektiğini dikte etmeye başlayarak "laiklik" adında yeni bir din icat etmişlerdir.
kişi değil devlet laiktir. hadi bakalım ayır ayaırabiliyorsan ruhundan ve aklından din ile kendini. Bunu başarıyorsan ya dine inanmayan bir vatandaşsındır ya da dine inanan bir vatandaş. ikisinin arasındayım diyorsan ona da münafıklık yapan vatandaş denir.
aslında laiklik devletin dini kurallara göre yönetilmemesidir.
peki yönetiliyor mu?
hayır?
peki onca tantana neden?
çünkü asıl dert bu değil şu:
dinden bir sebepten rahatsız olan bünyelerin dini her hangi bir öğeyi yakınlarında yörelerinde görmeye tahammül edememeleri.
en bariz örneğini başörtüsünde görüyoruz.
keyfi bir yasak altında da komik bir neden:
ya beni de kapanmaya zorlarsa
1.zorlayınca hemen kapancan mı? bu kadar iradesiz misin?
2.sizinki de şuan zorbalık.kim önce kaparsa anlayışı.
3.açıkla kapalının yanyana geldiği yer sadece okullar değil.
4.ya benim kızım oğlum da sana özenirse diye seni de yasaklasam bir gün bunu hiç düşündün mü?
diğer sorun şu: dini tanımlayamamak.
allah'la kul arasında zırvalığı.
dinler özellikle islam inanç ibadet ahlaktan oluşur.
sadece inanç kişinin kalbindedir.diğer ikisi görünür,
görünmek zorundadır.
dürüst olmak,rüşvet almamak gibi namaz da hac da görünür şeyler.
dinin her görüntüsünü insanların hayatlarından koparmaya çıkarmaya çalışmaktır bizim ülkemizde laiklik maalesef.
kendisinin müslümanlığını devletin müslüman olması şartına bağlayan, dinini devlete göre belirleyen acizlerin anlayamayacağı düzen. devlet hristiyanına, yahudisine ve müslümanına eşit haklar verse, hatta insanları dinlerine göre değil de insanlıklarına göre değerlendirse, kimseyi kimseden üstün görmese senin müslümanlığına zeval mi gelecek diye sormak isterim kendilerine.
dinsizliktir direkt kelime anlamı. boşuna kendinizi avutmayın din işleriyle devlet işlerinin birbirinden ayrılması diye. bu da yine bizim kurucularımızın götlerinden uydurduğu birşeydir.
bazılarına göre dinsizlik bazılarına göre yaşama tarzıdır.
ilk olarak bizlerin öğrenemediği bir şey var, islam veya herhangi bir din bir yönetim biçimi olarak değil, insanlığı aydınlatmak için gönderilmiştir.
insanın iç dünyasında yaşaması gereken dini, daha da genişleterek bir baskı unsuru yaratıp, yönetim anlayışı olarak sunulduğundan itibaren sekülarizm ya da laiklik kavramları ortaya çıkmıştır. yani sorun dinsizlik veya dincilik değil, dinin anlayış kısmıdır.
din yönetim şekli olsun diye gönderilmemiştir. onun için laiklik aslında devleti dinden korumak gibi lase edilse de dini devlet işlerinin pisliğinden korumak için çıkartılmıştır.
bazılarının ''ben laik bir insanım'' söylemiyle insalara asıl anlamının ne olduğunu unutturan kavram. atatürkün ilkelerinden birisi olan laikliğin tanımı: din ile devlet işleirinin biribirinden ayrılmasıdır.
ki bu tanım devletin bir niteliğini belirtir. kişinin laik olması gibi bir saçmalık olmaz olamaz. oh be söyledim sonunda.
edit: eksi oylayanlara çok teşekkürler önermememin doğruluğunu kanıtlıyorlar.
rahatça insan öldürmek, kanunsuz yaşamak, adaletsiz kazanç sağlamak isteyenlerin sığındıkları terimdir. laikliğin evrensel anlamı tartışılabilir ama türkiye'deki anlamı "dinsizlik"tir.
ülkemde anadolu tipi Hanefiliğin prezentasyonlarının üzerinde hangi burjuva meşrebinin pseudo soylularının tekel sahibi olacağını belirleyebilen gelenekler toplamıdır. böyle olduğu için de ne kemalistlerin ne de neo-liberal islami ayetullahın/abdulhamistlerin hiçbirisinin işine gelmez laikliğin tasfiye edilmesi.
bu konuda yapılan en gerizekalı yorum da, kendisini laik olarak tanımlayan insanlara "insan laik olmaz, devlet laik olur, ahaha nasıl soktum lafı şimdi sus tamam mı" şeklinde olandır.
kendisini laik olarak tanımlayan insan laikliğin ne olduğunu senden daha iyi biliyordur muhtemelen, sen hiç kafanı yorma. recep'den duyduğun lafları, onu "tıpkı peygamber gibi" kabul edip kesinlikle doğru söylüyor diye düşünüp öne sürme.
kişinin değil, devletin benimsediği görüş. hala bunu anlamayıp laik insan, laik kız vb. söylevlerde bulunan kişilerin ilkokul tanımını öğrenmesi gerekir.
din üzerinden tüccarlığa soyunanların, manevi tüm duygular üzerinden insanları sömürenlerin önünde koca bir settir laiklik. kemalizmcilik oynayan bazı muhteremler ne kadar tahrip etse de, ya müslümansındır ya laik diyerek laikliğin öz anlamını saptırıp laikliği ortadan kaldırmaya yeminli dincilere karşı her daim varolması gereken bir duvardır laiklik.
batıda din baskısından kurtulmak için uygulamaya geçilen laiklik bizde de aynı amaç için uygulanmaktadır.sorun o tarafta dinin(hıristiyanlık) yapısından dolayı yararlı olurken bu taraftaki dinin(islam) yapısından dolayı içinden çıkılmaz bir hal almakta. islam içinde batılı barındırmayan bir dindir eğilip bükülemez.
aydınlanma çağında özellikle de reform haraketi başlamadan önce daha rönesansla beraber sekülarizm başlamış ve toplumu çok yönlü etkilemiştir.
sanat,toplum yapısı ve siyaseti etkileyen bu feslefede, din adamlarının kendilerine ayrıcalıklı bir sınıf olusturmasını engellemek tek amac değildir. hümanist bir şekilde, inancın insanın kendi sorumluluğunda olmasını ve kimsenin inancından dolayı farklı muameleye maruz kalmasını istemeden yaşayan bir toplumu hedefler.
yoksa din adamlarını serbest bırakınca ortaçağ avrupasında nasıl ayrıcalıklı bri sınıf yarattıkları örneği açıkça ortadadır.
Yine de ülkemizde, devlet dine karşıymış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Buna uğraşanlar elbette ki kendilerine ayrıcalık tanımak için yapmaktadırlar. Eğer serbest bırakılırlarsa cahil toplumu çok rahat sömürebilme ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.
genel tanımın aksine "din işlerinin devlet işlerinden ayrılması." değildir.laiklik devletin -fransa örneği gibi- dini kontrol altına almasıdır. bu yüzden imamlar, müftülük falan devlet çalışanı ve devletten izin alınmadan ne klise ne camii ne de sinagog yapılabilir. devletin dine karışmaması/ilgilenmemesi sekülarizmde vardır. sekülarizm'in uygulandığı örnek ülke ise abd dir.