daha osmanlı'da, osmanlı'nın sonlarına yaklaşılırken, "ruhban" ve "la ruhban" şeklinde bir ayrımla çözüm çaresi olarak düşünülen fakat ancak atatürk devrimleri ile uygulamaya geçebilen düzenleyici düşünce.
yunan mitolojisinde achilleusun topuğu ne ise, ülkemizde de aynı durumdadır. en hassas noktamızdır ve birileri kaşıdıkça sorunlar, olaylar kaşınılmazdır.
bu ilkeye sataşan genç nesil bilmemektedir ki 1960 müdahalesinin sebeplerinden birisi, 80 ihtilaline giden süreçte sol-sağ ayrımının halkın gözünde dindar-dinsiz ayrımı olduğudur.
insanlar arasındaki inanç farklılığını dengeye oturtan, insanların birlikte yaşamasını kolaylaştıran ilkedir. Türkiye'nin temel direğidir. Dinsel sömürü unsurları ve inancı bağnazlık noktasında algılayanların diğer insanların haklarına müdahale etmesini engeller.
şeriatçıların sekülerlikle karıştırdığı, sıçıp batırdığı kavram.ama işin enteresanı şu ki bizim laikler de kendini seküler sanmaya ve öyle davranmaya başladı. allah sonumuzu hayır etsin.
(kelime kelime olmasa da anlatılmak istenen ismet berkan dan alıntıdır)
ülkemizde laiklik ''din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması'' boyutundan çıkarılıp bir din haline dönüştürülmektedir ve bu laiklik dini cumhuriyetimiz için islamiyet dininden daha büyük bir tehdittir.
türk anayasasının değişmez maddesi olup, demokrasinin merkezinde yer alandır. türk anayasasından asla çıkarılamayacak maddelerden biridir.
laiklik, dini yanlış yorumlayıp skolastik düşünceyi devlet yönetimine sokmak isteyen zihniyeti engelleyen gerekli bir olgudur.
--spoiler--
türkiye cumhuriyeti dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
--spoiler--
bir kurallar bütünüdür. dinin alternatifi değildir. inancını hürce yaşa ama bunu resmi kurumlarda bir işaret olarak taşıma, ayrım yapma demektir.
bu kadar basittir.
çarpıtılan kavramlardan biridir. bazı beyinsizler tarafından din düşmanlığı olarak gösterilir. ancak asıl görevi din ve vicdan hürriyetini koruma altına almaktır.
rejim karşıtı insanların ilk saldırdığı ilke olmasıyla dikkatleri üzerine çeker.
ülkede tamamen dar anlamda bakılan ve ona göre eleştirilen kavram. laiklik sadece başörtüsü sorunumudur. yani o çözülse türkiye laik mi olacaktır. hayır. türkiye hiçbir zaman laik olmamıştır, olamamıştır. dinin devletten ayrılması söz konusu bile değildir. devlet dini kontrol etmektedir ve diyanet işleri bunun için vardır. müslüman olmayanlardan ya da farklı mezheplere sahip müslümanlardan alınan vergilerin sadece sünni islama yönelik yatırımlarda kullanılması hangi laikliğin göstergesidir ki bugün biz bu ülkede laikliği tartışalım. laik ülkede din görevlileri devlet memuru olur mu? nerede görülmüştür bu? başörtüsü sorunu laiklikle ilgili değildir, o kişisel bir tercihtir, ve sırf sözde laik görünmek için bu sorunu ortaya atmak cahilliktir, önce gerçek anlamda laikliği oluşturun sonra laikcilik oynayın.
Son zamanlarda elimizden yavaş yavaş kayıp giden Atatürk ilkelerinden biridir. Uzun bir süreçte kazanılabilen bir durumdur. Ancak göründüğü gibi çok kolay elimizden gidebilir.
son zamanlarda dinci kesimin laiklik kavramını bir ilahi dinmiş gibi gösterme cabaları küçük beyinlerimizi mest etmiş gibi görünmekte. ben artık müslüman değilim laik oldum, ya da laiklikten müslümanlığa geçtim gibi söylemler çıkarsa karşımıza şaşırmamak gerekmekte. diğer bir ayırd edici özellik ise türbanlıların müslüman olması, başı açıkların laik olmasıdır. bütün laikler cehennemliktir aynı zamanda bu düşünce sistemine göre. okumaktan aciz, araştırmaktan bihaber, koyun misali yaşamaya öyle alıştık ki önümüze ne gelirse bir güzel kabul ediyoruz. laiklik kavramına olan inancım yüzünden aşağılanacaksam eğer o aşağılayan grubun dışında kalıp insan olma özelliklerimi kaybetmediğimi bilmek yeteri kadar mutluluk kaynağıdır benim için.
bir gün atatürkün de olduğu bir ortamda bir din adamı etrafındakilere sorar:"yahu şu laiklik nedir,hiç anlamıyorum vallahi. biri bana anlatsın" demiş. atatürk de önce bakmış, sonra "laiklik adam olmaktır efendi, adam olmaktır!" demiş.bu yediği ayardan sonra o din adamı muhtemelen brezilyaya filan kaçmıştır, buraya yazıyorum.
bazıları tarafından "anti-müslümanlık" zannedilen,* bazıları tarafından ise "ülke yönetimi ile herhangi bir dinin* kuralları içiçe olamaz" şeklinde algılanan bir atatürk ilkesidir.
din ve vicdan hürriyetinin teminatı olmasına rağmen, ülkemizde islam dini hariç tüm dinlerin teminatıdır. ülkemizde islam dinine düşman olmayan kişi laik olamaz.
ülkemizdeki laikler, özgürlükçü, demokrat, anlayışlı, insan haklarına saygılı olduklarını söylerler. müslüman olma yeter, her konuda anlayışlıdırlar. aksi durumda yasakçı zihniyetin ağababalarıdır.
tıpki diğer dinler gibi islam dininin de koruyucusu olan bir ilkedir. kimsenin özgürlüğü diğerine batmasın diye didinir durur.ama yaranabilir mi?elbette hayır.
bu gariban ilkecik isterki ; kimse dini sömürmesin , kimse bdini bir dayatma unsuru olarak göstermesin , kimse dini yaşanan rezaletin , yolsuzlukların örtüsü olarak kullanamsın , kimse dini kişisel çıkarları için ağzına sakız etmesin. böyle düşünceli bir ilkedir laiklik.
ama yok insanımız anlamr mı? elbette hayır!
illa sömüreceksin insanların dinini , önce sömürüp sonra para kazanacaksın bu din üzerinden.ne de olsa insan bir deve.
birde bu ilkecik cansız bir unsurun müslüman yapılma sebebini anlayamaz bir türlü. yani neden devlete din atamaya kalkışılır? bunun putperetslikten farkı nedir? bilemez.
laiklik ilkesi günümüz türkiyesine şöyle bir bakar ; kendisini yok etmek isteyenlerin kendinden başka hiç kimseyi düşünmeyen , özgürlüğü sadece kendi hakkı sanan , kendi siyasi zaferini ülke çıkarlarının üstünde tuttarak ülkeyi kaosa sürükleyen insanlarla dolu olduğunu görür.
kendisini sevmeyen insanların aslında türkiye cumhuriyetini sevmediğini bilir. özgürlük , demokrasi ve insanlara verilen haklar türkiye vatandaşlarına batmıştır.
laiklik ilkesi üzülür ; çünkü binbir emekle bugünlere getirildi bu ülke , dışarda düşmanlara karşı savaşırken içerde din sömürücülerine karşı savaştı.bu ilkecik bilirki en tehlikeli savaş içerde verilendir.bu sebeble mustafa kemal atatürk türkiye cumhuriyet'i bu sömürücülerin bu cumhuriyet düşmanlarının eline tekrar düşmesin diye onu bekçi kılmıştır.
ama nafile laiklik ilkesi arkasında anlayabilecek insan olmadan ayakta durmaya çalışmaktan yorulmuştur.
artık yavaş yavaş çekilir meydanlardan ve türkiye cumhuriyeti kendi yanlışları içinde kendi insanları tarafından öldürülmeye mahkum edilir.
çok konuşulan bir konuya açıklık getirmeye çalışırsak
türkiye'deki varlığı yada yokluğu yönetenlerinin türbanlıları vs okullara alıp almamasıyla değil, örneğin, 15 fizik hocasına karşılık 1500 din kültürü hocasıyla eğitim kadrosunu doldurmasıyla ölçülebilir.
türbanlılar da, sevsek de, sevmesek de, tıpkı kürtler, solcular, komünistler, hatta ülkücüler gibi bir kesimdir bu ülkede. ister kızın ister bağarın. (sosyal demokrasi dersi almak isteyenler lütfen (bkz: baskın oran) )
buna karşılık, yukarıda bahsettiğimiz irrasyonalist ve yobaz kadrolaşmayla ve devleti yöneten kadroların dini bilimden daha ileri bir değer olarak görüp bu algıyla devlet yönetmesiyle, türkiye'de malesef ki sekülerizmin veya laikliğin pek de olmadığını görebiliriz.