özgürlüğün başörtüsü olduğunu ispatlamak isteyen iddia. birkaç kişinin eşekliği yüzünden hiç bir özgürlük engellenmez ta ki o bir kaç kişi toplumun duygularını istismar ederek yüzde otuzunu kırkını yanına çekene, hükümet olana, eğitimde, sağlıkta kadrolaşana ve emelleri doğrultusunda amerikaya yardakçılık yapana kadar.
ki zorla başları örttürülen kadınların özgürlüğü ne olacak? sorusu gelir burada akıllara.
özgürlüğe, laikliğe bak sen... din istismarının yapıldığı ülkelerin başında geldiğimizi hatırlatmamız lazım sanırım. birisinin ibadeti için diğerlerinin de kendini kısıtlaması özgürlük mü acaba?* ya da sırf bir çiftçi başbakan a bir şikayetini, derdini söyledi diye hakarete uğraması, vatandaşlık onuru hiçe sayılarak küçük düşürülmesi**???? özgürlük bunlar mı?????
benim ülkemin temelini sarsan adamı sarsmak, kendine gel kardeşim demek, gerekirse de devletin varlığını tehdit eden şeylerin sınırlandırılması anayasanın insiyatifindedir.
laiklik zaten yok ki, neden laikliğe suç atılıyor dedirten olay! sanki laik bir ülkede yaşıyoruz da! tek taraflı din eğitimi var yerli yersiz heryere mantar gibi dikilen camiler var, halktan alınan vergilerin gittiği ikinci büyük yer diyanet işeleri başkanlığı, oruç tutmayanlar sokakta, okulda dayak yer, cumaya gitmeyen ve oruç tutmayan bir çok kamu personel ya dışlanır ya kovuşturma alır, tarikatlar yasaklı olduğu halde tv programlarında ve diğer basın araçlarında insanlara fetvalar verir, başbakanlık bile ulemaya danışalım der, meb abdest suyunun yararından bahseder vs... sonra da bazı özgürlük düşkünleri de çıkar ve "laiklik diye ozgurlugu engellemek" der! arkadaşım türkiyemiz'de zaten laiklik yokki! bu arada, madem bu kadar özgürlükçülükten bahsediyorsunuz, şu maraş'ta çorum'da ve sivas'ta katledilen insanlarında özgürlüğü hakkında birşeyler desenize! yok ama "sadece türbana ve sünnilere özgürlük" yok böyle özgürlük! dünün insan kasabı dinsel faşistleri bugünün özgürlük savaşçıları olmuş öyle mi?
herkesin endişesi buydu en başlarda.laiklik elden gidiyor.ama gitmedi.başörtü konusunda ısrarcı olmadı(sayısal üstünlüğü olmasına ve muhafazakar bir yapıdan gelmesine rağmen).yada en azından diger hukumetler gibi zam yapıp ardından katilleri hırsızları serbest bırakmadılar.
lutfen birazda olumlu bakmaya çalışalım.türkiyenin daha buyuk sorunları var ama yıllardır hep aynı konu gündemde.kurtulalım artık bu handikaptan.
sanat, kültür, eğitim giderlerinden kısıp istanbul belediye başkanlığı döneminde cahil halka süt dağıtarak eşşeğini sağlam kazığa bağlayıp bugünlere gelen bir başbakanın öyküsüne bakmamız bile yeterlidir yanlışı nerde aramamız gerektiğini anlamak için. okullarda zorunlu din dersi uygulaması olan bir ülkede laiklikten söz edilemez ama varolan azıcık bir parçasını da korumak gerekir zannımca. en azından aydın kesimin ağzına bir parmak bal çalmak için..
ayrıca; özgürlük ve demokrasi gibi kavramların arkasına saklanarak türkiye cumhuriyetine sopa atmak isteyenlerin ardına sığıdığı birçok laftan sadece biri!
"hangi özgürlük?" diye sorulması gereken hadise. eğer türban demokrasiyse böyle demokrasi olmaz olsun. sıkmabaşın demokrasi olduğu ne zaman görülmüştür, ey efendiler! türbanın serbest bırakılması özgürlük değildir, düpedüz özgürlük karşıtıdır, demokrasiyi hiçe saymaktır. kadının 2.sınıf vatandaş olarak görüldüğü, haklarının kısıtlandığı, dünyayı kapalı perdeler arkasından seyrettiği yerde özgürlükte, demokrasi de olmaz. boşuna uğraşamayalım beyler, kendimizi kandırmayalım türbanı serbest bırakmayı istemek demokrasi savunuculuğu değildir, şeriat özlemdir. bu entry bir hezeyan değildir, gerçektir. türbanı savunmak asla özgürlük olmadı, olmayacaktır. çünkü burası şeyhlerin, şıhların yeri değildir.
insanların inançlarına eşit mesafede durması gereken devletin* durmayıp, okullarda zorunlu din dersi koyması gibi olmayan durumdur. liboşların ve şeriatçıların savunduğu durumdur fakat bunlardır asıl özgürlüğü istemeyenler. bir yandan emperyalizme boyun eğip, bir yandan özgürlük derler. bir yandan kadının aşağılanması olan sıkmabaşı savunup, diğer yandan "özgürlük" diye bağırırlar. halbuki gizledikleri tek hedef vardır; o da ne kadar çok sömürü o kadar çok güç! insanların dini inançları ile oynayıp bundan rant elde etmeye çalışırlar. kimi zaman sivas katliamını yapıp, kimi zaman amerikanın 3 kuruşluk yardımına gülümserler. eğer bu demokrasi savunuculuğu ise varsın olmasın demokrasi, özgürlük.
"hiç bir zaman camiye gitmedi diye sana asla gavur demem" diyenlerin ilk gördüğü ateiste "seni gidi gavur, köpek, geber" diyeceğini artık hepimiz biliyoruz. sıkmabaş denilen şeyin de iran özlemi ile yanıp tutuşan islamcıların simgesi olduğunu ve pek demokrat emperyalizm kuyrukçusu liberallerin buna destek olduğunuda. kimse kimseye namaz kılıyor diye yobaz dememektedir, düşünmemektedir fakat kendince öyle zannedip sözlük ortamlarında sanal ayarlar vermektedir bu tarz kişiler. tabi bu tür kişiler "7 nokta 4 yetmedi mi" diye pankart açıp demokrasi(!) savunuculuğu soyunmaktadırlar. pek sevgili özgürlük savaşçılarımızın ise sonu irandaki gibi kelleri olacaktır benden hatırlatması.
laiklik bilinenin aksine dini kısıtlamaz. sadece dinin; kişinin allah ile arasında kalması gereken bir şey olduğunu ve herkesin din seçimi konusunda özgür olduğunu vurgular. dolayısıyla özgürlüğü kısıtayıcı bir özelliği olmayıp aksine laikliğin özgürlüğü kamçılayan bir yanı olduğunu savunabiliriz.
gelgelelim türban olayına;
türban fransızların başına şapka diye taktğı bir aksesuardır aslen. ve günümüz koşullarında kullanılan o nesneyle uzaktan yakından alakası yoktur.
başörtüsü ise babaannelerimizin anaannelerimizin ya da doğudaki kadınların başında bulunan hiç bir siyasi simgesi olmayan bir çeşit tülbenttir.
günümüzde türban ya da başörtüsü diye şirin gösterilmeye çalışılan siyasi simge niteliğindeki o nesnenin adı sıkmabaştır efendim. ve bu, dini sömürmek adına kullanan siyasetçiler tarfından uydurulmuştur. allah'a inançlarına saygı duyabilirim insanların ama bunu siyasette bir sömürü amacıyla kullanmak ne derece doğrudur!? laiklik özgürlüğü bu doğrultuda kısıtlıyor diyenlerin ellerini vicdanına koyup kendilerine sormalarını istiyorum:
hangi akla hizmet kulaktan dolma bilgilerle birilerinin size aşıladığı allah inancına bu derece körü körüne bağlı olabiliyorsunuz?
insanların koltuk sevdası adına sizin inancınızı kullandığının ya da o başınızı örtmek için kullandığınız şeyin aslında beyninizi örtmek amacıyla var olduğunu nasıl oluyor da tahmin edemiyorsunuz!?
bu doğrultuda düşündüğünüzde laiklik aslında bizim özgürlüğümüzü temsil eder.
laiklik özgürlüğü kısıtlamaz. çünkü laiklik özgürlük için vardır!
vaybe denilesi durum. kişinin yeri gelince geyiğin dozunu ayarlayıp birazda etrafta ne olup bitiyor diye düşünmesi gerekir. ben bir fikri savunuyorum ama neden diye düşünmelidir kişi. biyerlere modern, çağdaş görünmem lazım o yuzden savunduğum fikrin çokda önemi yok yeterki fikir şirin olsun, şirin görünsün, bak bu da bizden denilsin diye bir fikir beyan edilmez. kişiler 1 dk için hayatının akışı başörtü yuzunden değişen insanların yerine koymalıdırlar kendilerini. evet bu yasak ne beni ne de onları hayatları boyunca etkilemiycektir, o yuzden bol keseden eleştri yapabilirler, ne gerek var takmayıversinler, asıl özgürlük zaten başörtü takmamaktır diyebilirler, ama unutulmamalıdır ki kişinin 10 sene boyunca öğrencilik yapması vardır, 10 senelik emek vardır ortada, ve bu emeğin sonunda bu kişide universiteye girmek istemektedir öss illetinide aşarak, ama birileri gelir ve sen o hödö hödö yü çıkar sonra alalım seni der. ayrıca başörtülü kişi universiteye gitmesin, hiç bi işte çalışamasın diyen zihniyet, fransızların "ermeni soykırımı yoktur diyeni içeri atarım" tezini eleştirme hakkına sahip değillerdir kanımca. çünkü her ikiside birbirinden saçma iki yaptırımdır. kişi başkasını rahatsız etmediği ölçüde nası rahat yaşayabiliyorsa o şekilde yaşayabilmelidir, şunu tak ya da şunu takma denmemelidir. düşündüğüm her şey her eleştri kızına zorla başörtü taktıran zihniyet içinde geçerlidir. ayrıca her hangi bir konuda beyan edilen fikir o kişinin siyasi düşüncesini falanda yansıtmaz, o ayrıdır bu ayrıdır.
özgürlük anlayışının kendi işine geldiği kısmını savunan, elinden gelse kendisi dışında başkalarının bir takım özgürlüklerini bırakın engellemeyi, tamamen ortadan kaldıracak kişi ve kuruluşların ortaya ettığı düşünce şekli.
merve kavakci yı hatırlar mısınız? hani istanbul halkının meclise temsilci diye gönderdiği bir kişi. hani ilk girdiği anda yaka paça dışarı atılan biri. bu olay bu başlığa mükemmel uymuyor mu? seçilmesinde bir sakınca görülmemiş ki seçime giriyor ama seçilince meclise giremez. niye? beyefendiler sıkma baş görmek istemiyor. makyajlı, etekli hatun görmek istiyor. ey efendiler, siz her ne kadar bize saygı göstermeseniz de ben size gösteriyorum.çünkü yaradılanı severim yaradandan ötürü. sen bana namaz kılıyorum diye yobaz diyorsan o senin ayıbındır ama ben sen hiç camiye gitmedin diye sana gavur ya da dinsiz demem. aramızdaki fark ta budur zaten.size benzememek için elimden geleni yapacağım.hep böyle kendinizi hatırlatın ki ben ve benim gibi düşünenler de her daim örnek alsın.
