sik sik gundeme gelen mevzudur turkiye'de. eski cumhurbaskanimiz a. necdet sezer'de cok kullanbirdi bu ifadeyi. en son ak partiye acilan kapatma davasinda, bassavcinin iddianamesinde yer aldi ifade. bassavcinin ifadesine gore bu yasam bicimi "uygar bir yasam bicimi" olarak sunuluyor ama net bir tanim getirmiyor. gerci laikligin tanimini yapiyor ama o tanimda bir tanim olmaktan cok hukuki bir kavramin topluma dayatilmasi gibi bir durum iceriyor. bu tanim aynen soyle: "toplumların duşunsel ve orgutsel evrimlerinin en son asamasi; ulusal egemenlige, demokrasiye, ozgurluge ve bilime dayanan siyasal, sosyal ve kulturel yasamın cagdas düzenleyicisidir".
(c maddesi: LAiKLigE AYKiRi EYLEMLERiN ODAgi OLMAK DURUMUNDA SiYASi PARTi KAPATMA NEDENLERiNiN iRDELENMESi)
bundan sonrada laikligin erdemleri anlatiliyor ama asil puf nokta burasi. cunku bu laiklik tanimi hukuki bir terim olmaktan cok kisilerin yani bireyin yasam sekline dair bir tarif iceriyor. ama o icerigin ne oldugu belli degil. yani hangi tavir cagdastir hangisi degildir belli degil, sadece tarife bakinca felsefi bir inancin anlatimi gibi duruyor. ustelik bu belli olmayan yasam bicimi bir mecburiyet olarak sunuluyor yani topluma boyle olunmasi emrediliyor. yani boyle olmadigimiz durumda vatandas olarakta "laiklik karsiti eylemlerin odagi" olma ihtimalimiz var.
basit bir misal verelim: mesela ahmet efendi'nin namazini kilmasi bu laik yasam bicimine gore dogru mudur degil midir? sorunun cevabi bence yanlistir. cunku toplumlarin dusunsel ve orgutsel evrimlerinin son asamasi,... ozgurluge ve bilime dayanan..." ifadelerine uymuyor.
sanki bassavci akp'ye degil de bana dava acmis gibi gorunuyor!
