laik yanilgi

entry2 galeri0
    ?.
  1. haberturk yazari atilgan bayar in bugunku yazisinin basligi. yazi asagida:

    Ecevit, belki formüle edememişti ama Türk Solunun bunalımını sezmişti: Laiklik diye tarif edilen, laiklik değil, başka bir şeydi!

    Bakın, aşağıdaki alıntı, Türk basınının kendisini laik zanneden yazarı Hasan Pulurun 11 Eylül 2005 tarihli yazısından:

    BiR zamanlar "düzenle" tutturmuştuk. "Bu düzen değişmelidir!" diyenin peşine takılıp giderken, bunu söyleyenin gün gelecek Vahdettin hayranı olacağını ya da "Osmanlı Devleti'nin laisizme yakın olduğunu" söyleyeceğini hiç düşünebilir miydik?

    Yazının diğer kısımlarından alıntı yapamıyorum.

    Çünkü konum Hasan Pulur değil. Konum, Bülent Ecevitin dine bakışı, din ile ilişkileri hayatının son döneminde laisizm adına doğru tanzim etme çabaları olacak.

    Ecevitin Türk Solu açısından önemi, ulasalcılık vasfının yanı sıra din ile temastaki yüksek entelektüel kavrayışıyla birlikte yazılacak.

    Belki Ecevitten başka, Türk Solu içinde sağlıklı ilişki tesis etmeye teşebbüs etmiş bir başka entelektüel ve eylem adamını da bu vesileyle anmak gerekiyor.

    Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Nazım Hikmet kuşağının madde var, madde diye bağırdığı bir dönemde, partisinin (Vatan Partisi) Eyüpte yaptığı mitingde Eyüpün, istanbulun fethinden de önce islam olan halkı diye konuşmaya başlamasıyla tarihe geçmişti. Nitekim tescilli komünist Kıvılcımlı, bu konuşma yüzünden şeriat propagandası suçuyla hapis yatacaktır.

    Aynı Kıvılcımlı, yıllar sonra evine gelen Dev-Gençli militanları da, ayyaklabılarınızı çıkartın, burası bir Müslüman evi diye azarlayacaktı.

    Bülent Ecevite dönüyorum.

    iyi hatırlayınız, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en çok imam-Hatip okulu açan başbakanlardan biri Bülent Ecevitdir.

    Gerektiğinde Fethullah Gülene sahip çıkan da Ecevitdir. Sistem dışına düşmesine izin vermemiştir.

    Kişisel dini pratiğini yazacak değilim. Ancak, Osmanlının laisizme yakın bir sistem tesis ettiğini ilan eden de Ecevit olmuştur.

    Bütün bu özellikleri ile Bülent Ecevit, Dr. Hikmet Kıvılcımlıda ilk nüvelerini gördüğümüz, laisizmin sol tarafından doğru tarifi konularında Türk entelektüel hayatına büyük katkılarda bulunmuştur.

    Neticesinde, Türk Solu, ya dini halkın afyonu olarak tarif edegelmiş; veya laikliği dinin Allah ile kul arasında olduğu şeklinde tanımlayıp, kitleleri ikna etmeye çalışan bir yalanı terennüm edip durmuştu.

    Bu tarif ile sol, aslında bir laiklik tarifi yapmıyor, ama, adına deizm denilen, dinsiz tanrı inancı felsefesini tutundurmaya çalışan bir propaganda faaliyeti yürütüyordu.

    Benim laik yanılgı diye adlandırdığım, Türkiyenin entelektüellerinin yıllarca tartışamadığı bu sorunlu alan, Bülent Ecevitin demeçleriyle açılır ve tartışılabilir bir hal almıştı.

    Yoksa, laik yanılgının tarif ettiği gibi din allah ile kul arasında bir irtibat olsaydı, bireysel bir iş olurdu ve gündelik hayatı hiç ilgilendirmeyen; imamlara, camilere ve hatta Diyanet işleri Başkanlığına hiç mi hiç ihtiyaç duyulmayan bir özel konu halinde kalırdı.

    Oysa din, sadece inanç boyutuyla değil, inancın dünyevi hayata yansımasıyla da bir sosyal pratik ve örgütlü inançtan başka bir şey değil.

    Geçtiğimiz günlerde ilber Ortaylı hocanın din ile devlet işlerinin ayrılması imkansızdır sözü de bu kapsam içinde değerlendirmek gerekiyor.

    Bu konuda kara zihinle, yobazca, hayır efendim ayrılır, diyenlerin ise, bir an önce Diyanet işleri Başkanlığını feshetmesini beklememiz gerekir.

    Oysa ayrılırcıların hiçbirinin ise böyle bir konuya temas bile etmeyeceğini çok iyi biliyoruz.

    Demek ki, Bülent Ecevitin hem Türk Soluna hem de Türkiyeye yaptığı en büyük katkılardan biri olarak laikliğin doğru tarifinde bir aşama katettiğini burada tarihe not düşmek durumundayız.

    Yazının başına dönüyorum.

    Hasan Pulurun ayrıntılarını burada vermek içimden gelmeyen o yazısındaki gibi Bülent Ecevitin geliştirmeye çalıştığı çağdaş zihniyet devrimini anlayamayan, anlamlandıramayanların, Ecevitin oy avına çıkmış olduğunu ilan edeceklerini de biliyorum.

    Onlara yalnızca, Merve Kavakçı operasyonu gibi Siyasal islam operasyonlarına karşı Ecevitin gösterdiği sert tepkiyi hatırlatmama bilmem gerek var mı?

    Şimdi

    Bu yazının Bülent Ecevitin cenazesinin ve cenazesi etrafında gerçekleşmesi beklenen laik derlenişin, Türkiyenin yüzakı bu entelektüelin zihniyet devrimine vakıf olabilmesi için bir anahtar mahiyetinde yazıldığını belirtmek zorundayım.

    Eğer bu laik derleniş,Ecevitin deizm ile laiklik ayrımını yapabilme yeteneğini kapsayabilecek bir derleniş olursa, Türkiye için umut olacaktır.

    Yok eğer, laisizm diye deizm propagandası yapmayı sürdürecek ve aslında Bülent Ecevitin şahsında gerçekleştirdiği entelektüel zenginleşmeyi içeremeyecekse, yeniden yaşama ihtimalimiz bulunan laik yanılgı süreci, yurdumuzda Siyasal islamın kurumsallaşmasına zemin hazırlayacak demektir.

    Türk Solunun vazifesi büyüktür. Otobüs tepelerinde elbette altıok sayılsın

    Ama, Türk halkının inancın örgütlü şekli olan dini sivil olarak yaşayabileceği alanın tarifi sol entelektüellerin acil vazifelidir.

    Aksi takdirde din, sivil alanda yer bulamadıkça, o yeri Devlet içinde aramaya, üst yapıyı baskı altına almaya çalışarak, kendisine sivil alan açma gayretine devam edecektir.

    Türkiyede laikliğin tesisine rağmen, laik yanılgı dolayısıyla Siyasal islamın gelişmeye zemin bulabilmesinin ve artık kurumsallaşmaya başlamasının önemli sebeplerinden biri de budur.

    atılganbayar@haberturk.com
    1 ...
  2. ?.
  3. ilerki yıllarda ah ve iç çekmelerle yaşanılacak durumdur ama nafile iran olma yolunda ilerliyoruz
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük