ab de, ürettiği kalitesiz bardağın altı düşmesin maksadı ile önce sütü, sonra çayı ekleyerek sütlü çay gibi iğrenç bir içeceği ortaya çıkarmış, bunu da güya kültür olarak yaymış topluluğun öncülüğünde kurulan bir kuruluştur. onlar bir kere adam olsunlar.
pilavı bile elle yiyen ab devletleri var birazcık bak ya- elle yenince lezzet ve daha iyi olduğunu düşünen belli insan toplulukları barındırıyolar- sadece ab de de yok japonlar en çok elle yenince daha iyi olduğunu düşünüyolar- yemeğe elin değmesinin her açıdan iyi olduğunu- ne kullanılırsa kullanılsın yemeğin tadını değiştirdiğini söylüyolar- nerden biliyon diceklere ingiliççe tv belgesellerini açın az. cahâl pislikler.
almanya' da patates kızartmasını elle yiyorlar canısı. Modernlik kriterin buysa yorum yapılmaz. ayrıca wc den sonra sabunla el yıkama oranında türkiye birinci. en temiz biziz. https://jakubmarian.com/a...sh-their-hands-with-soap/
Newyork insanının pizzayı çatalla yiyenlere güldüğü tarihte lahmacunun elle yenmesini kötüleyenlerin saçma sapan zekasızca ben herşeyi bilirim diyerek dünya kültüründen nasibini almamış birisinin açtığı konudur efendim. (önyargısı olanlar içindir parantez içi: lahmacun yemiyorum)
Ab bize yıllarca bizde hep böyle magazinel olarak ele alındı. Bunun en önemli nedeni de ortalama vatandaş için ab ile uyum sürecinin toplumsal hayata ne getireceğinin somitlastirilamaya çalışilmasıydı.
Ab nin sağlık ile ilgili kendi içinde uyulması gereken belli normları vardı bugün dr var.
Kokoreç yasaklanacak ne düşünüyorsunuz diye sokakta halka mikrofon tutarak ab konusunu bir yönüyle manipule etmeye çalışanlar oldu. Ama aynı dönemde uğur dündar bir pastaneyi basip hamamböceği kovalarken ona alkış tuttuk millet olarak.
Lahmacunu ya da başka bir seyi elle yemek bir medeniyet kriteri mi noktasından bakarsak bu konu kendi içinde tartışılır.
Medeniyet dediğimiz bizim insan hayatını kolaylaştırmak için kuşaktan kuşağa aktarılan görgü kuralları ise sofrada kaşık nerede çatal nerede durur hiç öğrenmeden büyüdüm hic de ihtiyacım olmadi. Hani diplomat olma durumum olsaydi ya da genel müdür bunu ihtiyaç görür gider kursunu alır zarafet ogrenirdim. Ama ben vahşi doğada yaşıyorum ve elimle durum yapıyorum hiç de gocunmuyorum.
Lahmacunu elle yesem de 2002 den beri hukuk reformlarını bekliyorum. Şimdi ergenekon balyoz 28 şubat gibi uzun uzun yazmayayim. Sadece sunu söyleyerek bitiriyorum. Ab bizi almazsa kopenhagen kriterlerine ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz diyen 2002 ruhu nerde.