biraz farklılık, biraz muhaliflik. o aptal iyiler takımını tutmaktansa kötüleri tutmak, kazanamayacağını bile bile kendini kaptırmak. şirinler izlerken gargamel'in bütün şirinler'i yok etmesini istemek gibi.
cüneyt arkın'lı, kemal sunal'lı filimlerde yadigar ejder'i tutmak gibi. ben hep yadigar'ı tutardım. mazluum, mazlumu getirin bana diyen adama küfür ederim hep. kemal sunal'a da bu yüzden gıcığım vardır.
"iğrenç scooby takımını tutacağıma gerçek kötüleri tutarım" durumudur. o ne yapmacıklıktır öyle... bir de batman'in mavisi gibi bir şey vardı, mavi şahin. ne kasıntıydı o öyle. yogiler iyidir ama.*
çocukken ben de scoobyleri tutardım. yogiler kazanınca da buruk bir sevinç yaşardım. ama büyüdüm, alemin hiç de o kadar iyimserliği haketmediğini düşünerekten şuan olsa gerçek kötüleri tutardım. amerikan sinema kültüründe hollywood neyse hanna barrada çizgi film için odur. klişeler, iyimserlik aşılaması ile uyutulmuşuz. ama çocukluk işte.
halen daha gün içinde bir kanalda yayınlanırken arada sırada denk geldiğim zaman içten içe yıllar sonra büründüğüm duygudur. ama unutmamak lazım ki hayatta ya yogiler kazanır ya scoobyler, kötüler hep kaybeder.
beyhude bir eylemdir zira kötüler genelde yarışmalarda birinci olamamakta, olsalar dahi hile yaptıkları belirlendiği için sürekli diskalifiye edilmektedirler.
gerçek kötülerin kazandığı bölümü izlememiş olanlar buradan izleyebilirler. http://tinyurl.com/55tmu8
ne yazık ki türkiye'yi çöl gibi resmetmişler.
insanların giyimi ise bütün kadınlar çarşaflı, bütün erkekler sarıklı cübbeli olarak resmedilmiş. halbuki o hale gelmemize daha 7-8 sene var. olmamış hanna barbera.