bugün

En güzel aşk şarkılarından biri.cay Stevens in yumuşak ,naif sesiyle hayat bulan efsane şarkı.
(bkz: muhteşem)
Yıllar sonra akıla gelendir, Dinlenilesi eserdir.
guzel parcadir. cat stevens , nami diger yusuf islam eseridir.
dinlediğim ilk yabancı şarkılardan biri olmakla beni en çok etkileyen yabancı şarkıdır.
cat stevens yorumu mükemmeldir ama birde dalida'dan dinlenmelidir. https://www.youtube.com/watch?v=Pt4XE2V4q14
muhteşem bir cat stevens şarkısıdır. eskiden böyleydi şarkılar.

kimin için yazıldığı hususunda on yıllardır her türlü goy goy yapılmıştır. yıllar önce ilk dinlediğimden beri de umursamadım.

bu şarkının kimin için yazıldığı önemli değildir. bu şarkı dünyanın dibinde hisseden bir adam tarafından yazılmış, ölesiye hüzünlü bir şarkıdır. pazartesi sabahına yakışır. dinleyin.
Geçmiş dönemde bir kız arkadaşım vardı. Ciddi hastalanmıştı ve tam o dönemde bu şarkıyı tanımıştım. Hissettiklerimi anlatamam.

https://m.youtube.com/watch?v=sgqf7wEEg4U

Dipnot:kimse ölmedi
Takildigim bir cocuk vardi. Birlikte calar soylerdik. Ne guzeldi genclik.

Muhtesem sarki.
lisede ingilizce hocamız bu şarkıyla listening sınavı yapmıştı öyle keşfetmiştim. çok güzel, sakin bir şarkı gerçekten. gerçi o sınavdan 43 almıştım ama hala arada dinliyorum *
ilk gördüğüm yerde yanaklarından makas alacağım sözlük yazarı.

Sen kaşındın sıpa. (bkz: swh)
çok sevdiğim cat stevens (bkz: yusuf islam) şarkısıdır. olabildiğine sakin, kabullenmiş ama bir yandan anlamazdan gelen ve umut eden bir yanı vardır.
dalida versiyonu da fena değildir.

spoiler
i’ll wake you tomorrow
and you will be my fill, yes, you will be my fill
spoiler

dipsos: bir de kullanıcı adımdır ehehehe.
Şarkı halen hayatta olan Patti D'arbenville için yazılmıştır.

ilk önce şehir efsanesi olan şu versiyor var. Patti D'arbenville -Adından da anlaşılacağı üzere- Fransız bir asilzadenin kızıdır, haliyle zengindir de. Ne var ki gönlünü o sıralar yoksul bir müzisyen olan Cat Stevens'a kaptırır. Birbirlerini çok severler. ilişkilerine şiddetle karşı çıkan Dük baba kızıyla şiddetli tartışmalar yaşamaktadır. Nihayetinde gençler kaçarlar ama tüm bu olaylar Patti'yi çok ama çok yıpratmıştır ve narin bedeni güçsüz düşmüştir ve vereme yakalanır. Cat Stevens iyileşmesi için çırpınsa da elinden bir şey gelmemektedir. Bir sabah uyandığında yanında yatan Patti'nin bedeninin taş gibi hareketsiz olduğunu fark eder. Biricik aşkı gece uyurken ruhunu teslim etmiştir. Bu büyük acıyla hemen gitarına sarılır ve "Lady D'arbenville şarkısı kendiliğinden gitarın tellerinden dökülüverir. Aradan aylar geçer ancak Cat'in acısını hafifletmek bir yana içindeki hicran günden güne büyümektedir. Bu sebepten müslümanlığı seçer ve gökyüzüne doğrı ellerini açarak dua etmeye başlar. Ruhu ancak o zaman biraz huzur bulur.

internetin olmadığı yıllarda pek çok nesil safça bu öyküye inandılar. Oysa şarkının yazıldığı sıralarda Patti D'arbenville bırakın kara toprakta yatmayı, Los Angeles'ta gününü gün etmekteydi.

Patti D'arbenville 1951 yılında New York şehrinde doğar. Annesi bir sanatçı, babası ise barmendir. Aile asil olmadığı gibi zengin de değildir. Soyadı, baba tarafından çok uzun zaman önce Fransa'dan göç eden atalarından mirastır sadece.

Patti'nin sanat yaşamı çok erken başlar ve 9 yaşındayken bir üniversite öğrencisinin yaptığı, bir kız çocuğu ve kedisi hakkındaki "Tuesday ve Blue Silk" filminde başrol alır. Evlerinin karşısındaki bir kafede yetişkinlerle satranç oynarken, gençliği ve güzelliği ile, tesadüfen aynı kafeye uğrayan Andy Warhol'ün dikkatini çeker. Andy Warhol, annesinden izin alması şartı ile onu bir filminde oynatmak istediğini söyler. Patti annesinin haberi olmadan "The Factory" ye gider ve "Flesh" filminde küçük bir rol alır. O sıralar Andy Warhol'ün ünlü sanat atölyesi sanat çevrelerinden pek çok ismin uğrak yeridir. Patti filmden sonra modellik yapmaya başlayarak Roma, Paris ve Londra gibi şehirler arasında yaşamaya başlar. 1968 yılında dönemin bir çok ünlü müzisyeninin olduğu bir partide Cat Stevens ile tanışır. Cat Stevens o sıralarda bir yıllık bir iyileşme dönemini yeni tamamlamaktadır. 1967 yılında çıkardığı iki albümün ("Matthew and Son" ve "New Masters") sonunda vereme yakalanmış ve bir yılı evde dinlenerek ve yaklaşık 40 beste yaparak geçirmek zorunda kalmıştır. Yani hikayede bir veremli vardır ama bu Patti değil, Cat Stevens'tır. O akşam birbirlerinden çok etkilenirler ve ilişkileri başlar. Patti, çekim ve podyum çalışmalarından dolayı çok sık seyahat etmek zorunda kalsa da Londra'ya her gelişinde Cat Stevens'da kalmaktadır. Gayet mutlu bir şekilde yürüyen ilişkileri araya bir kara kedinin girmesiyle bozulur, bu kara kedinin adı Mick Jagger'dır. Daha önceden de tanışan ikili, müdavimi oldukları The Factory'de yakınlaşırlar ve Patti, Cat Stevens'i Mick Jagger için terkeder. (Zaten o yıllarda müzik ya da moda dünyasındaki ünlü kadınlar ikiye ayrılmaktadır: Mick Jagger'la sevgili olmuş olanlar ve Mick Jagger'la henüz sevgili olmamış olanlar.
edelim. Cat Stevens "Lady D’Arbanville"i terkedilmenin acısıyla besteler. Şarkının sözlerinde Patti D'Arbanville'i sanki ölmüş gibi resmeder. Burada verilen "benim için öldün" mesajı açıktır ancak sonraki albümde ( "Tea for the Tillerman") yer alan "Wild World"ün de Patti'yi –bu kez daha iyi
dileklerle ve öğüt verircesine- anlattığını düşünürsek Cat Stevens'ın bu ayrılığın etkisinden kurtulması biraz zaman almışa benzer. Patti ise bu ayrılık hikayesini farklı anlatıyor: "Steven [Steven Demetre Georgiou gerçek adıdır] bu şarkıyı ben York'a gittiğimde yazdı. Bir ay
için gitmiştim. Bir ay nedir ki, değil mi? Ama o "Lady D'Arbanville, neden bu kadar hareketsiz uyuyorsun' diye yazdı, sanki ölmüşüm gibi. Demek ki ben New York'ta iken onun için tabutta yatan bir ölüydüm. Bunu yazdı çünkü beni özlemişti, üzgündü. Bu çok üzücü bir şarkı. ilk duyduğumda ağladım, çünkü tamamen bitmiş olduğunu ilk o zaman anladım".

Patti'nin anlattıkları doğru ise, bubir ilişkiyi şarkıyla bitirmenin ilk örneği olmalı; düşünsenize sabah kalktınız, kahvaltı yapıyorsunuz, sonra birden radyoda şarkıcı sevgilinizin yeni bir şarkısını duyuyorsunuz ve şarkıda sevgiliniz ilişkinizin bittiğini duyuruyor tüm dinleyicilere. Tabii ki bu eylemin alkışlanacak bir yanı yok ama çok yaratıcı olduğu konusunda hakkını teslim etmek gerek.

Jagger'la ilişkisi kısa süren Patti modellik ve sinema oyunculuğu kariyerine devam eder, aktör Don Johnson ile uzun süreli beraberliğinden bir oğlu olur. Sonraki yıllarda daha çok TV dizilerinde yer alır [Bunlar arasında en tanınanları "The Sopranos" ve daha yakın zamanlı "The Sinner" dizileri]. Başından birkaç evlilik daha geçen Patti D'arbanville 2011'de New York'u terkeder ve Kuzey Carolina'daki Tyron kasabasına yerleşir. O zamandan bu yana Tyron'daki Güzel Sanatlar ve El Sanatları Okulu'nda eğitmenlik yapmakta ve takı tasarımı ile uğraşmaktadır [Şimdiki yaşantısına göz atmak isterseniz: https://www.instagram.com/pattidarbs].

Cat Stevens'ın Müslüman olması çok daha sonrasının olayı ve Patti D'Arbanville ile bir ilgisi yok^

(Oğuz Pancar, Gazete Pencere, 16.08.2020)