la vie est un roman

entry1 galeri0
    ?.
  1. 1983 yapımı bir drama-müzikal-zihin kıpraştırırıcı film; yeni dalgacı ve dalgacı * Alain Resnais yönetmenliğinde... güzide dilimize "hayat bir romandır" çevirisi uygun görülmüştür,fransızca bilmeye gerek yok ,küçük bir mantıksal çıkarımla doğru bir çeviri olduğu aşikar,o yüzden kaşımıyorum fazla.

    film;1.dünya savaşı yıllarında bir mutluluk tapınağı yaptırarak insanları gerçek mutluluk vaadiyle ilaçla uyutup onları yeniden doğuran (ki kont'un deyişiyle bu doğum; acıların ve mutsuzlukların ana kaynağı olan ilk doğumdan çok daha farklı bir doğumdur) bir kont'un oluşturduğu fantastik bir dünyayı ve aynı şato içerisinde modern çağda kurulan holberg kolejinde düzenlenen felsefe sempozyumundaki belletmenlerin düşüncelere dair düşünceler dünyasını ve yine fantastikliğe de sığınarak anlatır...stanley kubrick'in a clockwork orange'ını anımsatan bir çok sahne vardı..resnais'in kurduğu dünya; dekoru,şekilleri,sembolleri,dili ve klasik müziği ile bir paralellik teşkil etti nazarımda.kubrick'in olayı daha uçucu,zihin-semaya-fırlatıcıydı;o ayrı...

    filmin en çarpıcı yanı, bir sürü baba baba aforizma barındırması,şunu akılda tutayım,şunu da unutmayım , şunu not almam lazım derken doğamdaki aç gözlülüğümün farkına vardım bu sayede...

    mutluluk tapınağını yaptıran kont forbek'e göre -doğasında mutsuzluk,kötülük,kaybolan hayaller,doyumsuzluk ve ihanet barındıran insan- fantastik metoduyla uyutulup yeniden doğunca muhteşem uyum o zaman gerçekleşecek...forbek der ki:

    "dünya bir orkestradır,insanlarsa müzisyen, bugüne kadar hep başkalarının notalarını çaldılar.akorsuz ve bozuk seslerle kirlendi bir çok şey.artık bu bitecek.muhteşem bir senfoni çalacak ve bu mutluluğun sesi olacak.ancak mutlu insanlar böyle muhteşem bir armoniyi yakalayabilir"

    felsefe konuşmaları ise gelecek nesillerin ,ancak özgün olmalarına fırsat verilebilecek bir yaratıcılık anlayışıyla geleceği şekillendirebileceklerinden dem vurdu,daha da bir çok şeye el atarken.hayalgücü hakkında şu söz mühimdi:

    "çalışması için hayalgücünün mekana ihitiyacı yoktur,başyapıtlar en çok bodrumlarda yaratılmıştır."

    ciddiyet içerisinde tartışırken ya da seks minvalinde -kırmızı- hususlardan bahsederken birden şarkı söylemeye başlayan insanlar... hiçbir yerde bulunmayan -insan re-organize- edici otlar,ordan oraya zıplayan şımarık veletler,sonbaharın tüm hakim renkleri,iç mekan renk cümbüşü,otoriter olmak zorunda hisseden yöneticiler, görünüş olarak cazibeden en ufak dem vurmasa da entelektüelliğiyle -evet sırf bu yüzden- bir şehvet abidesi olan çirkin kadınlar...vs vs vs.

    gerçekle fantazyaların iç içe geçtiği kurmaca bir dünya..hepsi bu bulmaca filmde...

    " napolyon'un dediği: gibi hayat bir roman'dır "....

    ....

    " babamın dediği gibi: hayat bir roman değildir "

    fin...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük